leyla ile mecnun dizisinin başarısı sanırım basit senaryosundan kaynaklı, bu bölüm şu şuna aşık olsun şu şunu terketsin yanlış anlasın son, barışsınlar, aynı anda diğerleri saçmalasın, hep beraber saçma bir aktiviteye girsinler, fantastik birşey olsun son.
oyuncularının oynamaktan zevk aldığı dizi. zira türkiye de hikayeden çok oyunculuğun izlendiğine şahit olduğum tek dizi. umutlandırmıştır beni. bir diğeri, (ancak bunda hikaye ve kurgu da çok güçlüdür) (bkz: behzat ç)
hep güldüren,yeri geldiğinde ağlatan mükemmel dizi.Pazartesi günlerini hiç sevmem aslında ama sırf leyla ve mecnun var diye sabırsızlıkla bekliyorum pazartesi gününü.bazıları abartı dese bile bence çok samimi,hayatın içinden,sıcacık bi dizi.
başından sonuna kadar ara vermeden başka kanala geçmeden izlemeniz gereken dizi. yoksa anlamsızlaşıyor yani bende öyle oldu. bir kaç bölümüne aralardan bakayım dedim olmadı.
eğer hakkını vererek izlerseniz espriler diyaloglar harbiden süper. bir tek leyla'nın oyunculuğu için eh diyebilirim. kalanı tartışılmaz.
iskender ve bahçedeki kadınlar arasında geçen diyalog;
-koromusunuz siz, çalıştınızmı buna?
+evet hafta sonları sahne alıyoruz
-ne türk sanat müziğimi?
+yok ama rakçıyız herkez bilsin yani
mecnun: benim hemen dedeyi bulmam lazım
ismail: ben bulurum daha önce buldumya onu
...(konuşmalar)...
erdal: ya bırakın şimdi dede bulmayı başınıza iş açıcaksınız, yukarda dede var gidin onla oynayın
mecnun: ne? oyuncakmı buu..
ortalama olarak başlayıp muhteşeme doğru yükselen bir bölümle bu hafta da pazartesi günümüzü şenlendirmiş dizidir. paranoyak yaptı bizi, hangisi gerçek hangisi rüya, kim gerçek kim yalan deli olduk.
yine gayet eğlenceli giderken son sahneleri ile hüzünlere gark eden dizi. ali atay ne diyim sana, bir duygu ekrana böyle mi yansıtılır, zaten hasta ve yalnızım şu an, iyi darmaduman ettin bizi. ilgili sahne için;