yıllardan beri hakaret olarak görülen kelime. aslında hakaret olan kızılbaş kelimesi değil, bu kelimeyi sıfatla kullanarak ahlak dışı olayların alevilere maledilmesidir.
orta asya'dan gelen türk'lerin arap taassubuna karşı, islamiyetle şamanlığı harmanlıyarak oluşturduğu inanç biçimi.
cem sırasında turna kuşu gibi semah dönenlere bakınca şamanlığı görürüz.
şamanlar da kötülükten turna kuşu olarak kaçılacağına inanırlardı.
acı bir hatıranın kalıntısıdır "kızılbaş" bildiğim kadarıyla ama nedense bu acı hatıraya rağmen bazıları bunu hakaretimsi bir şekilde kullanırlar. bunu hakaret olarak kullananı da hakaret algılayanı da anlayamıyorum.
kızılbaşlığın ne olduğu hakkında bilgi sahibi olmadan kuş beyinlerinin imkan sağladığı kadarıyla saçmalayanların bu gidişle anlayamayacaklarıdır. ulan bir araştır; alevilik nedir, kızılbaşlık nedir, islam nedir! lanet mal!
yönetime sesleniş: (#122905) bu hakareti önce silin. (#5395334) bu hakareti de önce silin. (#5396320) bu hakareti de silin. sonra karşıma gelin hakaretli konuşma diye!
albüme alınan tüm eserlerin kızılbaş, alevi, bektaşi kimliklerinin bir yansıması olmasına dikkat edilmiştir. albümün giriş yazısında da albümün politik bir nitelik taşıdığı özellikle belirtilmiştir. alevi kültürünün tümüne bir bakış içerisinde türkçe, kürtçe, zazaca şarkılar ayırt edilmeden seçilmiştir.
yüz yıllardır anadolu coğrafyasında yılmadan yaşayan, kültürünü sürdüren kızılbaşların seslerinden, bir ufak parçadır bu albüm. emeği geçen herkesin ellerine sağlık.
Kızılbaş * sözcüğü ilk kez Osmanlı tarihçileri tarafından kullanılmıştır. Şah ismail'in babası Şeyh Haydar anadoludan göç edip ona bağlanan alevi türkmenlerine kızıl, sarıklı külah giydirdiğinden Şeyh Haydar yandaşlarına kızılbaş denilmiştir. Ve zamanla anadoludaki bütün alevilerden bu şekilde bahsedilmiştir. Ama 16.yüzyıl metinlerine baktığımızda görmekteyiz ki iş külahın kızıllığından çıkarak bu kelimeye "ahlaki yönden bozuk" manası yüklenmiş ve bir aşağılama aracı olarak kullanılmıştır. Türkmenler için de bir dönem şaşalı laflar eden çok değerli(!)osmanlı tarih yazıcıları -ki başta Hoca Saadeddin Efendi gelir- bir zaman sonra Türkmenleri,"bi-asıl Türkmen","bi-had Türkmen","bed-fiil harami Türkmen" olarak nitelendirirler. Kızılbaşlar ise zaten çoktan yolunu yitiren sapık kavim (dall ü gümrah) olarak tarihe yazılır. Yani diyeceğim o ki bu sözcük sarıktan külahtan çıkıp taa 16.yüzyıldan bugünlere gelmiş ama yolda manasının başına çok iş getirilmiştir.
müslüman'ların kutsal savaşı sayılan uhut savaşında hz.ali müslüman ordularını tanımak ve birbirlerini korumaları için kızıl puşi bağlamalarını emretmiş. bunu gören müslüman karşıtı kuvvetler kızılbaşlar geliyor diye korkuya düşmüşler. ogünden sonra hz.ali ve taraftarları kızılbaş olarak tanınmıştır.