bu entry'e yazmak için;
1- kız olmak lazım,
2- kadın olmamak lazım.
kız olmadığım için yada kadın olup hormonlarımızdan ilham alamayacağımdan, yazacağım her şey sallamasizyon olur ki, doğru bir söz edersem birisi ''acaba bu gay'mi duygularımıza tercuman olmuş'' diye kendi kendine sorup, güzel başındaki güzel beynini yorar.
bunun için bir nedene ihtiyaçları yoktur. biz kadın milleti biraz dalgınızdır, böyle bir dalgınlık halinde herhangi bir erkeğe aşık olabiliriz. sonra akıl başa geldiğinde.
na yaparız? bak bunu bilemedim.
bir erkeğe aşık olma nedeni; onun yakışıklı olmasından kaynaklanan durumdur. yani, evet ilk görüşte beğenirsin, sonra tanışmazsın falan ama git gide bağlanırsın bu insana, "aşık" olursun zamanla. sonra, gün gelir; ortam oluşur ve sen bu "aşık" olduğun insanla tanışırsın. fakat o da ne? çocuk, ters mi ters, düşünceleriniz çok zıt ve en önemlisi hiç sevemedin. n'oldu sonra? pööff uçtu hepsi ve siz de çocuktan soğudunuz. işte, aşk böyledir. *
o yüzden, "sevgi" dediğimiz kavram daha üst mevkidedir. çünkü birini, bir anda sevemezsiniz. yavaş yavaş seversiniz. onu tanıdıkça, sevmeye başlarsınız. ve sevdiğiniz insan, hayatınızdan çıkmak durumunda kaldığında bir anda çıkartamazsınız. her zaman yüreğinizde bir yerlerde izi kalır.
yani özetle; "kim sevmişse, ilk görüşte aşık olmamıştır."
En büyük neden düşünceleri yada davranışları olabilir. Ancak aşk denilen şeyi mantık sınırlarını zorladığından dolayı belli bir nedeni yoktur da diyebiliriz.
hiç kimse kimseye aşık olmaz. insanlar sadece kendilerine aşık olurlar. evrenin efendisi zannederler kendilerini... çıkarlarına uyarsa bi kişiyi severler ancak uymazsa silerler...!
kimi zaman insanın hayal gücü sınırlarını zorlamasına rağmen bulamadığı nedenlerdir. hani bir kalıp var "gelin güzel oğlan maymun", işte bu tür birlikteliklerle karşılaşınca nasıl bir neden bulacaksınız? ne yani gelin maymunlardan, kıllılardan veyahutta kolları ayaklarından uzun olan yaratıklardan mı hoşlanıyor. Tabiki hayır efendim, şimdi sizlere durumu özetleyen bir başka sözü sunacağım, "gönül bu ota da konar boka da".
bir kız bir erkeğe zayıf noktaları nedeniyle tutulur. mesela bugüne kadar erkek çocuğu gibi yetiştirilmiş, sabaha karşı eve dönmesine gık denmemiş kızcağızımız sahiplenilmeye muhtaçtır aslında ve bu sahiplenmeyi yürekten gerçekleştiren erkeğe aşık olacaktır muhtemelen. ve ya çok monoton bir yaşamı, baskıcı bir ailesi varsa dışarı çıkabildiği sınırlı zaman içinde erkek arkadaşı onun sıkıntısını almayı, sosyalleşmesini sağlamışsa, kalabalığa karışmayı öğretmişse kız onu sihirli bir değnek olarak görebilir.
herkesin nedensiz diye cevapladığı, ancak temelde acayip olayları barındıran nedenlerdir. özellikle pembe dizi kıvamında türk dizilerimizi izleyince içimi kıyılmasına neden olan, her dizide aşkın işlenmesine karşın, asıl nedeni hiçir dizide açıklamayan yönetmenleri düşününce libidomu yükseltip yükseltip alçaltan hadiseler bütünüdür.
olayın aslı çok basit: cinsellik! yahu bildiğin sevişme işte!
ne bu saklayış, ne bu öpücükle hamile kaldım muhabbetleri, sanki senin anan baban el ele tutuşunca, ananın parmağında siğil çıktı da o büyüdü büyüdü sen oldun!
"niye saklanır anlamıyorum ki?" aşamasına gelince de,
hemen onun adı gelir: "Rütük rütük rütük!"
(bkz: rütük ölsün istiyorum)
(bkz: kafana taş düşsün behlül)
(bkz: koca kafalı behlül!)