Çok güzel hareketler de bir senaryo vardı. Ersin diyordu bitlis de beş minare kız oha kıro falan. Sonra oda bidılıss beş minare falan filan kızı düşürüyordu. Senaryo olarak kalsaydı da günümüze gelmeseydi.
kültürlü gözükmeye çalışan insan aslında ilk etapta sizin tabirinizle "mallıklar" yapmış olabilir ancak bir şeyin rolünü yaparken ister istemez az da olsa rolünü yaptığımız şeyden etkilenir ve bir şeyler kazanırız. en başlarda kültürlü gözükmek için birtakım anlamını bilmeden kullandığı kelimeleri sırf kültürlü gözükmek için yapsa da biryerden sonra öğrenecek ve belkide gerçek hali ve karakteri rol yaptığı hale dönüşecek ve bu kişi gerçekten de kültürlü olacaktır.
tabi şöyle bir soru çıkacaktır ortaya, kültürlü olmak için rol yapmak mı, yoksa doğal olup kültürsüz olmak mı? veya buna benzer...
bu kadar savunmamdan da anlayacağınız gibi benimde böyle mallıklarım olmuştur, o yüzden yukarıda bu kadar çabalayıp zemini hazırladım zaten.
bir ara çok kültürlü insanların bulunduğu bir ortama girmiştim, konuşurlarken öyle kelimeler kullanıyorlardı ki yarısını hiç duymamıştım ve anlamını bile bilmiyordum ama olsun, bende onlar gibi görünmek adına bu kelimelerden en akılda kalan ve kolay söylenilebilenlerini seçip kendi arkadaş ve aile ortamlarımda kullanmalıydım. uzun bir süre bu kelimeleri kullanabilmek için fırsat kolladım ve bu arada boş kalmadım tabii, internetten bu kelimelerin anlamlarını vs de araştırdım. daha sonra beklediğim fırsat geldi ve bu kelimeleri tanıştığım bir kızla yaptığım konuşmada kullandım. kız o kadar etkilendi ki bana "resmen bir kitap gibi konuşuyorsun" dedi. tabi bunu duymak bana inanılmaz bir haz vermişti ve öyle bir gaza gelmiştim ki, durur muyum hiç? anlamını bile bilmediğim ama ordan burdan duyduğum kelimeleri kullanmaya başladım, sırf ne kadar dolu dolu ve bilgi küpü olduğumu görsün, benim farklı olduğumu düşünüp etkilensin diye ama öyle olmadı tabi. kim bilir neleri ne anlamlarda kullandım da gitti. şimdi hatırladıkça hem utanıp kendime kızıyorum hemde gülüyorum.
bu mallığı bi ara tur kafasıyla gittiği, üç gün gezebildiği avrupa şehirleriyle yapanlar vardı. paris'e ayak bastığı gibi fransız soylusuna dönüşüyordu hepsi. neyse ki evro beş lira oldu.