Büyük bir hükümdar düşünün, acaba sigara gibi küçük bir alışkanlığı, büyük bir gayretle, küçük bir topluluktan ne kadar bir zamanda kaldırabilir?
Herhalde bu soruya cevabınız şu olurdu: “Yıllarca değil, asırlarca çalışsa yine de tam başaramaz, herkese sigarayı bıraktıramaz.”
Hâlbuki hükümdar olmamakla ve gayet zayıf olmakla beraber, tek başına bir insan, Hz. Muhammed (S.a.v), elinde ilahî bir ferman: Kur’an-ı Hâkim.
Ve işte o ilahî kitabın âlemde yaptığı eşsiz inkılâp;
Sigara gibi küçük bir âdeti değil, kan ve damarlara karışan çok büyük adetleri ve inançları, hem de öyle küçük bir topluluk içinde değil, gayet büyük ve kalabalık ve aynı zamanda adetlerine son derece bağlı ve inatçı bir topluluk içinde, cebir ve zorlama olmaksızın, az bir kuvvetle ve gayretle, az bir zamanda tüm bu adetleri kaldırıp, yerlerine en güzel ahlakı tesis etmesi ancak Kur’an güneşinin gönüllerde ki aksindendir.
işte Kur’an, bu dünya da öyle nuranî, saadetli ve hakikatli inkılâplar yapmış ve beşerin sosyal ve toplum hayatını öyle değiştirmiştir ki, bunun emsali yoktur.
matematikte, kimyada, fizikte formüller varsa belki kainatta da formüller vardır. belki kuran ayetleri objeleri uçurup, ışınlayıp, hareket felan ettirebilir.
Kur’an okuyan kişilerin ona olan saygı ve hürmetlerinin bir göstergesi olarak abdestli olmaları gerekir. Allah, bunu Kur’an’da şöyle emretmiştir: “Ona ancak tertemiz olanlar dokunabilir” (Vakıa suresi, 79. ayet.) Ayrıca Kur’an’ı güzel okuma kuralları demek olan “Tecvid Kaidelerine” uygun bir şekilde, yavaş yavaş ve mümkünse manalarını da anlamaya çalışarak okumak iyi bir davranış olur. Kur’an’ı özenle okumaya işaret eden bir ayet-i kerimede Allahü Teala şöyle buyurmuştur: “…Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.” (Müzzemmil suresi, 4. ayet.)
(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. iffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. insanlardan arsızca (bir şey) istemezler.
Arapları uyarmak ve organize etmek için yazılmış kafiyeli sözler içerir...
Bu sözlerin bilimsel bilgiye ait kısımlarında bugün yanlışlığı ispatlanmış ifadeler vardır...
insan kadının göğüs kafesiyle omurga kemiği aradından gelen bir sıvı ike erkeğin bel kemiği arasından gelen bir sıvının birleşiminden ürer... (bkz: tarık suresi 7. Ayet)
Dünyayı tepsi gibi düz olduğunu iddia eder... çeşitli ayet ve buna bağlı hadisler...
Anne karnındaki çocuğun cinsiyetinin bilinemeyeceğini iddia eder... (bkz: lokman 34)
Adalet konusunda da fiil ve ceza arasında ölçülülük ilkesi ihmal edilmiş... (bkz: ebedi azap), (bkz: el kesmek)...
günümüz ahlak ve hukuk normları açısından sorunlar barındırır içeriğinde... henüz hayz olmamış kızların(yani ergen olmamış çocukların) boşanıp nasıl evleneceklerini izah etmeye çalışmış... (bkz: talak 4)
Sanırım Evliliğin bilişsel olgunluk ve sorumluluk gerektirdiği gerçeğiniden hiç haberdar değiller...
Güzel sözler de içeriyor... akrabaya, yetime bakmak korumak gözetmek gibi... ama bunun için aşkın bir varlıktan vahiy almaya gerek var mı bilemedim...
1. Kaçınılmaz olay gerçekleştiği zaman,
2. Onun gerçekleşmesini artık yalanlayan çıkmaz.
3. O alçaltıcıdır, yücelticidir.
4. Yerin sallanıp sarsılacağı,
5. Ve dağların paramparça edileceği zaman,
6. Artık o toz duman haline gelmiştir.
7. Sizler de üç bölüme ayrılırsınız.
8.Mutlular ne kadar da mutludurlar!
9. Mutsuzlar ne kadar da mutsuzdurlar!
10. Bir de ileri geçen öncü seçkinler vardır.
11. Onlar (Tanrı’ya) yaklaştırılanlardır.
12. Nimet bahçelerinde…
13. Onların büyük bir kısmı önceki nesillerden,
14. Küçük bir kısmı da sonraki nesillerdendir.
15. Lüks mobilyalar üzerinde,
16. Karşılıklı yaslanmışlardır.
Bir müslümanın günlük yaşamında ihtiyaç duyduğu bilgilere yer vermeyen, mesela nasıl namaz kılınacağını bile yazmayan ama muhammed öldükten sonra karılarıyla evlenmenin haram olduğu gibi gereksiz bilgileri içeren overrated kitap. Muhammed tarafından uydurularak allahtan vahiy geldi diye yutturulmuştur. Bir müslümanln günlük yaşamında ihtiyaç duyduğu bilgileri değil de muhammedin kiminle evlenmesi, muhammedin evine misafir gelenlerin misafirliği kısa kesmesinin gerektiği gibi muhammedin ihtiyaç duyduğu şeyleri içermesi de bunun kanıtlarından biri.
Yukarıdaki arkadaşa benim cehenneme gitmenin kendisine ne çeşit bir zevk vereceğini sormak istiyorum.
Ben senin ananı mı düzdüm?
Hayatında bir defa bile muhatap olmamış olduğun sana zerre zararı dokunmamış birinin sonsuza kadar ateşte yanmasına gülmekten sevinmekten daha zalimce bir şey olabilir mi?
Ayrıca alenen yalan söyleyen bir kitaba inanmıyorum diye yanacaksam yanayım ne yapabilirim ki.
Elimden gelen bir şey mi var burada? Yalan yalandır.
bu kitabın Anbean tenkid edilmesinin sebebi şeytanı yol gösterici edinen kâfirlerin hak bir kitap olmasından mütevellit kısa aklıyla anlayamaması, kudurması ve korkmasıdır. eğer Korkmasalar idi bu kitap hakkında asla böyle uzun yazılar yazmaya teşebbüs edemezlerdi zaten. Yazık. Cehennem de haktır. Haşa Allah boşuna yaratmayacak orayı. Sizin için bakar körlere layık bir muamele var orada. Hahah
Herhangi bir meseleyle alakalı verdiği bir hükmü sonrasında değiştiren ama allah'ın indirdiğinde hükmünde değişiklik bulamazsınız diyen kitap.
Başka bir ayetteyse allah bir hükmü diğeriyle değiştirirse daha iyisini indirir diyor.
Mesela önceleri içki içmekte hayır da vardır ama içmeseniz daha iyi olur diyor. Sonrasında ise şeytan işi pis bir şeydir deyip yasaklıyor.
Savaşta kazanılan bütün ganimetin allah ve resulune ait olduğu ayeti iniyor. Sonrasındaysa ganimetin sadece beşte biri allah ve resulunündür ayeti iniyor.
Peygambere sadaka vermeden soru sormayın ayeti iniyor. Sonrasındaysa sadaka vermeseniz de olur ayeti iniyor.
Yani üzerine söz söylenmeye gerek var mı bilmiyorum.
internet icat olduktan sonra ha bu muymuş aslında dedirtti kendisi için.
Konu hakkında bilgisi düşüncesi olan arkadaşlar bana yazarsa sevinirim. Kur'an'a göre bir insan kur'an'ın Allah katından olup olmadığını nasıl anlar? Buna nasıl emin olur? Okuduklarımdan çıkardığım sonuca göre kafirler önce bunun Allah kelamı olduğunu anlıyorlar ve sonra işlerine gelmediği için bunu reddediyorlar, görmezden geliyorlar ve bu şekilde kafir(gerçeğin üstünü örten) oluyorlar.
Bir de şu durum var: bir insan herhangi bir şeyden nasıl emin olabilir? Bu başlı başına cevaplanması gereken bir soru. Beynimiz bize oyun edemez mi? Bir sorgulama silsilesi nasıl son bulacak? Kur'an'da bu konuyla ilgili;
"Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de 'Herhalde gözlerimiz perdelendi, hatta bize büyü yapılmış olmalı' derler" diyor. Ben de düşündüğümde evet böyle bir şey diyebilirdim diyorum. Yaptığım yanlış ne bu durumda. Gerçekten de bir illüzyon olduğunu söyleyebilir bir insan. Bu durumda nasıl kafir oluyor?
"işte kitap; onda asla şüphe yoktur. o, günahtan sakınanlar için bir rehberdir." bakara-2
"kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık, yok mu öğüt alan” (54/17)
"elif lâm râ. bu kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık kılınmış), sonra da allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (de ki:) “şüphesiz ben size o’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” "hûd suresi-1,2
"(ey muhammed!) her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik." nahl-89
"... de ki: “o, inananlar için bir hidayet ve şifâdır..." fussilet-44