1, 2, 3, 4, 5, 6. Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.
7. Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.
8. Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır.
9, 10, 11. Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her halinden mutlaka haberdardır.
1. Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah'a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
2. Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.
3. O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır.
4. Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
5. Halbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. işte bu dosdoğru dindir.
6. Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah'a ortak koşanlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşindedirler. işte onlar yaratıkların en kötüsüdürler.
7. Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.
8. Rableri katında onların mükafatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. işte bu mükafat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.
bu ve buna benzer kitaplara inanmayanlar sanki her gün birine tecavüz eder, adam öldürür, hırsızlık yapar havası verilir. ne diyor kitap? iyi ol. tamam iyiyiz. kötü olma. tamam kötü de değiliz. insanlara yardım et. zaten ediyoruz. eee bunca hikaye neden var? kısaca iyi ol kötü olma deseler biz anlarız zaten. kanımca günümüz insanını doyurmamaktadır. o yüzden ateizm almış yürümüştür.
4. Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.
5, 6, 7. Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.
8, 9, 10. Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah'a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
11. Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
12. Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.
13. Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.
14. Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.
15, 16. O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.
17, 18. Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah'a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.
19, 20. O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz.(Yaptığı iyiliği) Ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).
7, 8, 9. Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
10. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.
11. Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı.
12. Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.
13. Allah'ın Resülü de onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."
14. Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helak etti ve kendilerini yerle bir etti.
mahşerde kimilerinin of keşke zamanında okuyup amel edebilseydikte şimdi hesaba çekileceğimiz bugünde ah vah etmeseydik denilecek kadar içinde şefaat gizli olan bir kitap.
"okumak isteyenin google a girip kuran yazması yeterli" sözleriyle sözlüğe taşınması eleştirilen yüce mevlamın lütfu kitap, kitabımız. e birader sözlükteki hemen hemen her şeyin yüzmilyon katı da google'da var biz tutmayalım seni buralarda o vakit.
"sağ üstten giderken ikinci, sol üstten gelirken yedinci buton"
kendi kutsal bulduguna-gordugune değer verirken diğer insanların
kutsal bulduğuna değer vermeyen dine mensup insanların kutsal kitabı.
meseleye din eksenli yaklasırsan sen adamın kutsal gorduğu dokunmadığı
ineği kesip yiyorsun.o yuzden hicbir zaman hindistan da muslumanlarla
hindular birarada yasayamaz.sen istediğin kadar laik ol.surekli catısma cıkar.
israil-filistin catısmasında cogunluk filistine destek veriyor,zayıf olanın
mazlum olanın yanında herkes.bunu bile dini propaganda malzemesi haline
getiriyorsunuz.dunyanın her yerinde katliam var.ruanda da 1 milyon insanı
kıtır kıtır kestiler,umrunuzda oldu mu?olmadı.niye?cunku onlar musluman degil.
ikiyuzlusunuz.islam evrensel bir din değildir,arabın dinidir.
kuran'ı baştan sona okumamı sağlayarak, karmakarışık duygularımı netleştirerek beni ateizme iten başlık. ayrıca dinin günümüzde sömürgeleştirildiğini, günümüz hükümetinin bu ülkenin başına daha çok dertler açacağını gözler önüne sermiştir.
anlamsız bir sekilde sozluge tasınan kutsal kitap.
okumak isteyenin google a girip kuran yazması yeterli.
herkesin kutsalı kendine,bir başkası da kendi kutsalının
propagandasını yapabilir.bunlar boş işler.
cölden bahsediyoruz,vahşi bir hayat var.cahiliye devri deyip gecemezsin.
kılıçlar çekiliyor,kol-bacak kesiliyor,kafalar kesiliyor.
insanlar taşlanarak işkencelerle öldürülüyor.yeni doğmuş kız cocukları
diri diri kuma gömülüyor.ancak güçlü olanın hayatta kalabildiği vahşi
bir hayat var çölde.hz muhammed ve onun öğretisinin ortaya cıkmasına
sebep olan bu vahşi coğrafya.islam dini çölün ve arabın dinidir.
ama birilerinin işine gelmiyor tabi gerçekler.
çünkü o birileri bugün mazlum değil,parayla ve iktidarla oynuyorlar.
elli sene once bu ülkede din bu kadar etkili değildi.
kimlerin kulaklarını çınlatmamız gerektiğinin farkında mısınız?
1, 2, 3, 4. Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke'ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
5. insanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
6. "Yığınla mal harcadım" diyor.
7. Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?
8, 9, 10. Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
11. Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.
12. Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?
13. O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir.
14, 15, 16. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
17, 18. Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.
19. Âyetlerimizi inkar edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir.
20. Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır.
1. Tan yerinin ağarmasına andolsun,
2. On geceye andolsun,
3. Çifte ve teke andolsun,
4. Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır).
5. Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.
6, 7, 8, 9, 10. (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd'un kavmi) Ad'e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu irem'e, vadide kayaları oyan (Salih'in kavmi) Semûd'a, kazıklar sahibi Firavun'a ne yaptığını görmedin mi?
11, 12. Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.
13. Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.
14. Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.
15. insan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, "Rabbim bana ikram etti" der.
16. Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, "Rabbim beni aşağıladı" der.
17. Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.
18. Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
19. Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.
20. Malı da pek çok seviyorsunuz.
21. Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman,
22, 23. Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
24. "Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım" der.
25. Artık o gün, Allah'ın edeceği azabı kimse edemez.
26. Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.
27. (Allah şöyle der:) "Ey huzur içinde olan nefis!"
28. "Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!"
29. "(iyi) kullarımın arasına gir."
30. "Cennetime gir."
1. Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?
2. O gün birtakım yüzler vardır ki zillete bürünmüşlerdir.
3. Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır.
4. Kızgın ateşe girerler.
5. Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler.
6. Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur.
7. O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.
8. O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.
9. Yaptıklarından dolayı hoşnutturlar.
10. Yüksek bir cennettedirler.
11. Orada hiçbir boş söz işitmezler.
12. Orada akan bir kaynak vardır.
13, 14, 15, 16. Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
17. Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!
18. Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir!
19. Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!
20. Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!
21. Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.
22. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.
23, 24. Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.
25. Şüphesiz onların dönüşü ancak bizedir.
26. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.
1. Yüce Rabbinin adını tespih et.
2. O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır.
3. O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir.
4, 5. O, yeşil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmış çörçöpe çevirendir.
6. Sana Kur'an'ı okutacağız ve sen onu unutmayacaksın.
7. Ancak Allah'ın dilediği başka. Şüphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de.
8. Biz seni en kolay olana kolayca ileteceğiz.
9. O halde, eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver.
10. Allah'a karşı derin saygı duyarak ondan korkan öğüt alacaktır.
11, 12. En büyük ateşe girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır.
13. Sonra orada ne ölür (kurtulur), ne de (rahat bir hayat) yaşar.
14, 15. Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.
16. Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
17. Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir.
18, 19. Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, ibrahim ve Mûsâ'nın sayfalarında da vardır.
1. Göğe ve târıka andolsun.
2. Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?
3. O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.
4. Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın.
5. Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.
6. Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı.
7. Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.
8. Şüphesiz Allah'ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter.
9. Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla!
10. (O gün) artık insan için ne bir kuvvet vardır, ne de bir yardımcı.
11. Yağmurlu göğe andolsun,
12. Yarık yarık çatlamış yere andolsun.
13. Şüphesiz o Kur'an, hak ile bâtılı ayırd eden bir sözdür.
14. O, boş bir söz değildir.
15. Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar,
16. Ben de bir tuzak kurarım.
17. Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!
1. Burçlarla dolu göğe andolsun,
2. Va'dedilmiş güne (kıyamete) andolsun,
3, 4, 5. Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lanetlenmiştir.
6, 7. O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
8, 9. Onlar mü'minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye layık Allah'a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah her şeye şahittir.
10. Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
11. iman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan, cennetler vardır. işte bu büyük başarıdır.
12. Şüphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir.
13. Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.
14. O, çok bağışlayandır, çok sevendir.
15. Arş'ın sahibidir, şanı yüce olandır.
16. Dilediğini mutlaka yapandır.
17, 18. Orduların, Firavun ve Semûd'un haberi sana geldi mi?
19. Hayır, inkar edenler, hâlâ yalanlamaktadırlar.
20. Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.
21. Hayır o (yalanlamakta oldukları kitap) şanı yüce bir Kur'an'dır.
22. O korunmuş bir levhada (Levh-i Mahfuz'da)dır.
1, 2. Gök yarıldığı ve Rabbine boyun eğdiği zaman -ki ona yaraşan budur-,
3, 4. Yer uzatılıp dümdüz edildiği ve içindekileri atıp boşaldığı zaman,
5. Rabbini dinlediği zaman -ki ona yaraşan da budur- (insan yaptıklarını karşısında bulur!)
6. Ey insan! Şüphesiz, sen Rabbine (kavuşuncaya kadar) didinip duracak ve sonunda didinmenin karşılığına kavuşacaksın.
7. Kime kitabı sağından verilirse,
8. Hesabı çok kolay bir şekilde görülecek,
9. Sevinçli olarak ailesine dönecektir.
10. Fakat kime kitabı arkasından verilirse,
11, 12. "Helâk!" diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.
13. Çünkü o, (dünyada iken) ailesi içinde sevinçli idi.
14. Çünkü o hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sanırdı.
15. Hayır! Sandığı gibi değil! Şüphesiz Rabbi onu görüyordu.
16. Yemin ederim şafağa,
17. Geceye ve içinde topladıklarına,
18. Dolunay halindeki aya ki,
19. Şüphesiz siz halden hale geçeceksiniz.
20. Böyleyken onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?
21. Onlara Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar.
22. Daha doğrusu, inkar edenler (Kur'an'ı) yalanlıyorlar.
23. Halbuki Allah, içlerinde ne sakladıklarını çok iyi bilir.
24. Öyle ise sen onlara elem dolu bir azabı müjdele!
25. Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler başka. Onlar için, bitmez tükenmez bir mükafat vardır.
1. Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline!
2. Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler.
3. Fakat, kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.
4, 5, 6. Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
7. Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak "Siccîn"dedir.
8. "Siccîn"in ne olduğunu sen ne bileceksin.
9. O, yazılmış bir kitaptır.
10, 11. O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay haline!
12. Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder.
13. Ona âyetlerimiz okununca, "Eskilerin masalları" der.
14. Hayır hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır.
15. Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.
16. Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir.
17. Sonra da onlara, "Yalanlamakta olduğunuz işte budur" denecektir.
18. Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı "illiyyûn"dadır.
19. "illiyyûn"un ne olduğunu sen ne bileceksin.
20. O yazılmış bir kitaptır.
21. Ona, Allah'a yakın olanlar şâhit olur.
22. Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler.
23. Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler.
24. Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün.
25. Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir.
26. Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır) işte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.
27. O içeceğin katkısı tesnimdir.
28. Bir pınar ki, Allah'a yakın olanlar ondan içerler.
29. Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülüyorlardı.
30. Mü'minler yanlarından geçtiğinde birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı.
31. Ailelerine dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı.
32. Mü'minleri gördükleri vakit, "Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir" diyorlardı.
33. Halbuki onlar, mü'minlerin başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi.
34. işte bugün de mü'minler kâfirlere gülerler.
35. Koltuklar üzerinde (etrafı) seyrederler.
36. Nasıl, kâfirler yapmakta olduklarının karşılığını buldular mı!?