Bunların elinde neler çektiğimi bir ben bilirim bir de babam. Para ondan çıktığı için *.
Tanım: insanı parasıyla rezil eden gereksiz meslek.
Çok doluyum kendilerine. Mutsuz ayrılıyorum çoğunlukla kuaförlerden.
Adama/kadına tarif ediyorum, örnek modeller gösteriyorum. Bazı durumlarda da biraz kararsız kalıyorum. Ona soruyorum. Sen bana bırak ben istediğini yapacağım, diyor. Bir gün turuncu kafayla yolluyorlar, bir gün sarışın edip yolluyorlar. Saçımı kuyruk gibi bırakıp yolluyorlar. azıcık alın, sadece kırıklar gitsin diyorum, beni iyice dinlemeden Saçıma bir sürü kat kesiyorlar, her katın arası da çok uzun mesafeli oluyor. Üstü kabarık, altı kuyruk gibi kalıyor. Artık bir umutla gitsem de o koltuğa oturup boynumdan o örtüyü bağladıklarında yine nasıl kalkıcam kim bilir diye geriliyorum, kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyorum.
Saç boyatmaya gittim geçen yıl. Sıcak kahverengi, karamel tonu niyetine saçımı turuncu yaptılar. Hani o iğrenç bir bakır turuncusu var ya, saç açılınca o hale döner bilirsiniz, ondan işte. Ve saçta bir sürü renk eşitsizliği vardı. Bir yeri açık, bir yeri koyu, gölgeler bir garip. Onun üzerine başka bir kuaföre gidiyorum. Bunda teknik güzel, harika bir şekilde dağıtmıştı renkleri ama bu kez de yine ton istediğim gibi olmadı. Sarı renge dair bir şey ağzımdan çıkmadığı halde resmen hayatımda ilk kez sarışın oldum. Hep bir eksik, hep bir şekilde içime sinmiyor. En sonunda marketten boya aldım, evde kuzenim boyadı. Gayet güzel oldu, bir asillik geldi. Boktan sarılar, bakırlar yapıyorlar uyana, uymayana. Başta güzel duranlarda da açılınca rezil bir hal alıyor hele kişi esmerse. En son saç rengime yakın bir koyu kahverengi tonu yaptım. Kendime geldim. Ama neticede işlemlerden uçları haşat olmuş bir saçla kaldım malesef.
Bir de kişilikleri, davranışları insanı hayattan soğutuyor. Hepsinde bir alaturka, arabesk bir tarz. cinsiyetçi küfürler kullanmalar. Bir aksilik olunca ağzını bozmalar. Yurtta bir kuaförümüz var. El mahkum, yakın diye üşenince oraya gidiyorum. Kadın her seferinde "bu kızlar var ya bu kızlar erkeklere veriyorlar, bunlar erkekleri böyle şımartıyorlar" diyor. Her seferinde içinde 'vermek' geçen cümleler. Bazı erkekler zaten bunu diyebilecek kadar seviyesiz oluyorlar da sen kadınsın. Bir sorgula be kadın. 'Vermek' nedir? Kezbanın sözlük karşılığı, bu güruhun önemli bir kısmı. Yanımdaki kızla dedikodunun dibine vuruyor, kız gidince bana 'ne çok konuşuyor bu kız' diye söyleniyor, kendisi az konuşmuş gibi. Boktan ürünleri pazarlamak için telefonumu alıyor falan.
Makyaj yaptırmak istiyorsun özel günlerde. Kalitesiz ürünler kullanıyor, pis fırçaları ve süngerleri yıkamadan yüzüne sürmeye kalkıyorlar. Saçmasapan şekilde eyeliner çekip herkese dumanlı göz makyajı yapmaya kalkıyorlar. Belki benim gözlerim küçük. Koyu göz makyajı yapıp daha küçük gösteriyor bir de. Güzel yapsa dert değil ama göz kapağına dağıtmayı da bilmiyorlar. Göz kapağının katlandığı yerde birikiyor far. Herkesin yüz şekli, göz şekli, dudakları farklı. herkeste aynı model makyaj, aynı renk, aynı ruj aynı güzellikte durmayabilir. Ten ürünlerini bol miktarda kullanıp kalitesiz ürünlerle yaptıklarından sürekli 'cakey' denilen un kurabiyesi görüntüsü meydana geliyor. Istisnasız kuaförde makyaj yaptıran herkeste bu görüntüye rastlıyorum.
Yani neticede siz ne deseniz de onlar kafalarında bir model belirleyip o modeli uyarlıyorlar. Sizi dinlemiyorlar. Para yedirmemeye karar verdim artık ben bunlara. Makyaj konusunda biraz yol aldım. Zaten normal zamanlarda makyaj yaptırmıyorum kuaförlere ama düğün, balo vb. durumlarda da kendim makyajımı yaparım bundan sonra. Videolara açıp baka baka kendi saçımı kesmeyi öğrenicem gerekirse. Kaşımı kendim alıcam. Şekil vermeyi de bilmiyorlar zaten. Öyle işte hanımlar. Pişmanlık yaşamak istemiyorsanız bunların eline teslim etmeyin kendinizi.
kuaförüm metin abi benim için bir kuaförden çok çok daha fazlası. yaşam koçum, psikoloğum, sırdaşım, resmen beni şu hayatta en iyi tanıyan insanlardan biri. ne zaman bunalır gibi olsam soluğu yanında alıyorum. saçımı yaparken efsane muhabbet ediyor. verdiği tavsiyeler çalışıyor, baktığı fallar çıkıyor, saçlarımdan memnun kalmadığım da olmadı. bugün bana mezuniyetinde bihter saçı yapayım mı sana dedi. olur dedim. güldüm. yine bi dünya anlatacağım var ona.
Kapısından hiç mutlu çıkılmayan, mutsuz olunup üstüne para verilen nane. Bir de bu kulvarda en iyisi benim tavırları yok mu? insanı cincifit ederler. Elzem olmadıkça uğranmaması gerek bu yerlere.
Gür, uzun, boyasız, parlak saç düşmanı. Paranla seni rezil eden meslek.
Yemin ediyorum bazılarının gözlerinde görüyorum o saçı yok etme hırsını. Aşırı kompleksliler, hep en doğruyu yalnızca onlar bilir. Bi konuşurlar mangalda kül bırakmazlar ama icraat facia.
böyle o güzelim saçı yok etmek için bin takla atıyor, sen bana bırak ben istediğin gibi yapıcam diyor. Kadınların istediklerini dinlemiş gibi yapıp kafasında belirlediği ilginç modelleri denemek için kadınları kobay olarak kullanıyor çoğu. Sonra zavallı kadınları ağlamaklı eve yollayıp yüz küsür lirayı cebe atıyor.
Bunlarla yaşadığım iki saç boyası hezeyanından sonra saçıma boya sürmemeye karar verdim. iki yıldır saçıma boya değdirmiyorum.
Genelde egoist, hırçın ve yeteneksiz yada tek tip beceri sergileyen çalışanlara sahip mekan. Bir de mahallede tek bir kuaför var ve alternatifi 10 km uzaktaysa pek bir götü kalkık olur bunlar.
Kesinlikle sadık kalınması gereken yerlerden biri. Neden? Çünkü işinde iyi olan kuaför çok az. Kalanlarının da saçlarınızı sizin istediğiniz şekle getirmesi için çok deneme yanılma yöntemi kullanması lazım. Zaten derdinizi anladı mı ne olacak bile demez. Ben de benimkiyle orta yolu buldum bulacağım. Geçen sefer balyajı çok abarttı şimdi saçları sakinleştirmeye çalışıyoruz. Bakalım. inşallah. Hayırlısı.