ruslardan korkan türkiye nin abd ye yalakalık yapıp nato ya girmek ve ruslara karşı yanına çekmek için bir tümen asker göndergiği bi nevi komunist-kapitalist savaşı.
"sırf nato'ya yaranmak için", "boku bokuna", "boş yere" vs. gibi bilgi fakiri yorumlara maruz kalan savaş. türk askerinin ülkesinden binlerce km uzakta savaşmasını neden ısrarla anlamıyorsunuz? bir ordu sadece vatan toprağının müdafasıyla mı görevlidir?
bir ordu ülkesinin ulusal çıkarları için savaşır bunda anlaşılmayacak bir şey yok. abd askeri petrol için ölüyorsa, türk askeri de ülkesinin nufüz kazanması ve gelecekte şiddetlenecek soğuk savaşta güçlü bir müttefikin yanında olması için savaştı yine savaşır.
yahu birinci dünya savaşında osmanlı ordusu müttefiklerine yardım için galiçya ve makedonya'da savaşmadı mı? 1402'de timur'a karşı osmanlı ordusu ile birlikte sırp askerleri savaşmadı mı? çanakkale'de almanlarla omuz omuza savaşmadık mı? bu ve benzer yüzlerce örnek bulunabilir. neden bilmiyorum kamuoyunda hep kore'ye asker göndermemizin gereksiz olduğu tartışılır durur. bu birazda uluslararası siyaset, tarih ve askerlikle ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor galiba.
dünyanın abd ve sovyetler birliği etrafında kutuplaştığı bir dönemde türkiye seçimini batıdan yana kullandı ve bence iyi de yaptı. soğuk savaşta tarafsız kalma gibi bir lüksümüz yoktu, ya sovyetlerin uydu devletlerinden biri olacaktık ya da abd'nin ileri karakollarından biri. bu nedenle kore'de batılı güçlerle birlikte savaştık, işte bu sayede nato'ya kabul edildik.
neden abd'nin yanında olmakla iyi yaptık diye sorarsanız bu konuda en güzel örnek yine kore'dir. bugün abd'nin müttefiki olan güney kore ile sovyetlerin uydusu ve soğuk savaştan sonra bile komünizme inatla sarılan kuzey kore'yi bir kıyaslayın. her yönden güney kore kuzey'i geride bırakmıştır.
şehitlerin-gazilerin suçu neydi diye sorabilir bazıları, onlara uzun uzun anlatmayacağım askerliğin, savaşın ne olduğunu bilmeyen kişiler bunu asla anlayamaz. kore'ye giden türk askerlerine tek tek sorulsaydı emin olun yüzde 99'u gönüllü de olurdu.
bu savaşta şehit düşenler kesinlikle boşuna ölmediler, gaziler o madalyaları boşuna takmıyorlar. ordumuzla gurur duyabileceğimiz önemli tarihi olaylardan biridir kore savaşı.
Babamin katildigi savastir. Zevkle ve defalarca dinlenecek anilarla doludur. Yaptigi basardigi onca sey yetmezmis gibi bir de bununla gurur duymamizi saglar. Ömrün uzun olsun agam.
Asker gönderip boşu boşuna şehitler verdiğimiz savaştır. Zaten sürekli olan bir durumdur. Nerede bizi ilgilendirmeyen bir savaş olsa bizden asker göndermemiz ya da üs açmamız istenir. Bize ne arkadaş uzak diyarlardan? Biz kendi işimize baksak daha faydalı olacak.
17 ekim 1950 tarihinde kore ye ayak basan 5000 askerlik türk tugayının 1953 yılı kore savaşı bitimine kadar olan kayıpları;
717 şehit
5247 yaralı
229 esir
167 kayıp.
kore savaşında tugayımıza tahsin yazıcı paşa komuta etmiştir.
kore savaşına katılma kararı tbmm ye danışılmaksızın birinci menderes hükümeti tarafından alınmıştır.
anyasa ihlali tartışmaları arasında yola çıkarılan tugayımız bir oldu bitti ile kore savaşına müdahil olmuştur.
abd den yıllar sonra beklemediği şekilde tokat yiyen adnan menderes ise abd ye verdiği kayıtsız şartsız desteği eminimki çok hayıflanarak hatırlamıştır.
100'lerce türk askerinin abd uğruna feda edildiği savaştır.100'lerce askeri kore'ye ölüme gönderen menderes-bayar ikilisinin ve kore savaşı'na türk askerinin katılmasını destekleyenlerin vicdanı sızlamışmıdır bilinmez.
kore savaşı hakkında bilgi sahibi olmadan konuşulmaması gereken ancak nato girmek için kullanılmış doğru bir hamledir.
özellikle Sovyetler Birliği ile Lenin zamanında imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması, Moskova Antlaşması ve Kars Antlaşması'na rağmen, 2. Dünya Savaşı sırasında Stalin'in önce 1939'da Molotov kanalıyla Ribbentrop ve Hitler'den, daha sonra da 1945'te Truman ve Churchill'den Türkiye sınırları ile ilgili talepleri dolayısıyla Türkiye nin bu konuda bir girişimde bulunması çok doğaldı. süreci kısaltmak için bu hamle riskli olsa da gerekliydi. sonucunda kısa aralıklarla çıkan bunca savaşın sonrasında bu türlü bir garanti son derece akıllıcaydı. ayrıca aynı durum yunanistan için geçerlidir.
kuzey kore güney kore ayrımı ise zaten bu savaştan önce de varolan bir durumdu. bir benzeri için (bkz: kktc)
dönemim türkiye hükümeti'nin nato'ya katılmak için meclisi bilgilendirmeden bakanlar kurulu kararıyla katıldığı ve şehit verdiğimiz savaş.
ayrıca ne yazık ki türkiye'de "kuzey kore kötüdür, güney kore iyidir" algısı yaratmıştır. bir tarafta monarşi-diktatörlük, diğer tarafta emperyalist uşaklığı, ikiye bölünen bir halk, ve bunun üzerinden sol ideoloji düşmanlığını(konuyla alakası olmayan) tatmin etmeye çalışan bir garip türk insanı. böyle de bir savaştır.
alenen unuttuğumuz savaştır. ulan tugay yolladık oraya biz. ne bir belge görüntüsü ne bir bok. hiçbir şey yok ortada bizle ilgili. allah terete'den razı olsun zamanında çekmişler. bazen terete belgesel kanalında yayınlıyorlar. ama kimse bu savaştaki türk rolünü bilmiyor. attila ilhan'ın yaraya tuz basmak adlı kitabı, kurmaca olarak harikuladenin ötesindedir, bu savaşla ilgili.
1950-1953 yıllarında gerçekleşmiş, görünürde ırkdaş iki toplumun savaşıyken perde arkasında ise komünist rusya ile özgür dünyanın bayraktarı (!) abd'nin dünya üzerindeki konumlanma mücadelesiydi. savaş'ın ne görünürdeki ne de perde arkasındaki güç olmamamıza rağmen komünizm korkusuyla nato'ya girmek çabasıyla ülkemizin de dahil olduğu savaştır.
türkiye'de kore'ye asker gönderilmesi kararı edilmesinden hemen sonra miilis toplanması için dernek kurulmuş, iddia o ki bu derneğe ilk gün savaşmak için gönüllü olarak 3.000 kişi başvurmuştur. işin enteresan tarafı ise savaşın asıl tarafı abd'de bile bizde olduğu kadar gönüllü başvurusu olmamıştı. bununla birlikte türk kamuoyu da bu savaşta hükümetin kore'ye asker gönderme kararına destek olmuş, diyanet işleri başkanlığı bu savaşın komünizm ile yapılmasından hareketle bu savaşı cihad olarak yorumlamış, sadece türk barışsever cemiyeti bu kararı protesto etmiş ve protesto edenler de hapis cezasıyla cezalandırılmışlardır.
adı üstünde buda bir savaştır tıpkı kurtuluş savaşı ve çanakkale savaşında olduğu gibi bundada şehitler vermiştir türk ırkı çanakkale geçilmez diye atalarıyla övünüyorsa yada kurtuluş savaşında yunanlıları denize döktük diye övünüyorsa doğru yada yanlış oraya giden askerlerinde hakkını vermesi gerektiği savaştır.nedense bazı zihniyetler ısrarla bunu reddeder.oraya gidilmesi belki yanlıştır belki doğrudur ancak orada türk askerleri şehit olmuştur ve hiç tanımadığı topraklarda görevini en iyi yerine getirmek için şehit olmuştur ve bunu birinin çıkıp söylemeside bazı kişilere batmaması gerekmektedir.
hala daha bir amerikan subayının ağzıyla; "türkler şöyle böyle yaptı" diye övünenleri gördüğümüz savaş!
edit: bazı organizmalara duyulur ki; orada hayatını kaybeden askerlerin şehit olmadıklarını söylemeyen yok, orada gazi olan askerlerin gazi olmadıklarını söylemeyen yok ama orada bariz bir yalakalığın zavallı kurbanları olan askerler var. bırakın artık şehit edebiyatıyla puan toplama yöntemlerini ey naylon milliyetçiler! ne için savaşılmış orada, kimin çıkarları için, biraz araştır bunu da, sonra bir us army officerin sözleriyle gururlan!
savaşta türk askerleri belkide gereksiz yere ölmüşlerdir evet belkide ön saflara sürülmüşlerdir ancak bu ne kadar cesur savaşıp öldüklerini anlatmamıza engel olunucak bir şey değildir.
uzun ama okuyun emin olunki okuduğunuza deyicektir.
kore savaşı ile ilgili Emekli Yarbay Anthony Herbert, amerika'nın en tanınmış savaş kahramanlarından birisidir ayrıca türk askerlerinin nasıl savaştığını şu anısıyla çok güzel ortaya koymaktadır.
Türkler bir bölük kadardılar. Bulunduğumuz tepe üzerine mevzilerimizi hazırladık ve gelecek emirleri beklemeye koyulduk. Ben Türkçe bilmiyordum ve onlardan da ingilizce konuşan kimse yoktu. Böylece sessiz ve soğuk bir gece geçirdik. Ertesi sabah kendimizi Çinliler tarafından kuşatılmış halde bulduk. Gergindim. Hiç savaş tecrübesi olmayan bir birlikle beraberdim ve onlarla konuşamıyordum. Onlar ise daha mutlu olamazlardı. Oturup piknik yaptılar. Ne tarafa baksalar, düşman vardı. Hangi tarafa ateş etseler Çinlileri öldürebilirlerdi. Onlar da, tüm sabahı Çinlileri öldürerek geçirdiler. Ben ise, bir kenarda oturmuş, buradan nasıl çıkacağımızın planlarını yapıyordum. Güneş yükseldiğinde herkesin cephanesi iyice azalmıştı ama Türkler yine de inanılmaz derecede sakindiler. Bir avcı zinciri oluşturdular, süngülerini taktılar ve sırıtarak yüzlerini kuzeye döndüler. Döndükleri yönü gördüm ve anında anladım ki, gitmek istediğim yön orası değildi. Ayağa fırladım ve yumruğumu güneye doğru savurmaya başladım. Türklerin oluşturduğu muharebe hattı güneye doğru çark etti ve birden kendimi tüm Kore Savaşı içerisinde gördüğüm en mükemmel eski usül süngü hücumunun içinde buldum. Buradan şu dersi çıkardım: Türkler asla tuzağa düşürülemez. Başı belada olan kişiler, onları kuşatanlardır. O gün, onları süngülerini kullanırken görmek ilham vericiydi. Onlar birer dervişti. Sıradışı bir teknikleri vardı ve bize Fort Benning'de(Amerikan Piyade Okulu) öğrettikleri gibi değildi. Düşmanın üzerine atlıyorlar, süngüyü düşmanın karnına sokuyorlar, etraflarında dönüyor ve tüfeğin kabzasına sol elleriyle bastırarak düşmanın bağırsaklarını deşiyorlardı. O güne dair, en canlı şekilde hatırladığım şey ise, o hücumu izlerken Tanrı'ya veya Birleşmiş Milletler'e veya Türkler'in bizim yanımızda savaşmasına sebep olan her kimse, o kişiye karşı duyduğum minnet duygusudur.
reel politik adına hiçbir şey bilmeyen insanların , kuru hamaset siyasetini , kuru hamaset edebiyatıyla birleştirerek , orada şehit ve gazi olan atalarımıza "amerika'nın köpekliğini yaptık." diyerek hakaret ettiği savaştır .
"biz oraya asker yollamayıp , amerika'nın köpekliğini yapmayıp , yerimizde dursak , o kadar insan boşuna ölmezdi." gibi saçma sapan şeyler söylenir . bu aptal tez , bir çok kez "amerika sovyetlerin türkiye'yi işgal etmesine izin verir mi sanıyorsun sen?" gibi saçma sapan şeyler söylenir . kısmen haklıdırlar , zira amerika donanmayı getirir , boğazlara çeker , bakar çorbasına . ülkenin doğu kısmı , ankara dahil , amerika'nın sikinde bile değildir . sovyetler zaten resmi açıklamalarında bile türkiye'ye karşı olası bir işgalin sinyallerini vermiştir . böyle bir durumda , kore savaşı'na gitmek nasıl bir hata olarak görülür , anlamak zor . türkiye şu an her ne kadar nato'dan zarar görse de , zamanında gayet güzel ekmeğini yemiştir . şu bir gerçektir ki türkiye şu an , rusya gibi büyük bir devletle kana kan , dişe diş savaşacak güçtedir . buna bağımlı diğer bir gerçek de şudur ki , türkiye o zaman kore savaşı'na gidip , nato'ya girme hakkını elde etmeseydi , mavzerli piyadesi muhtemelen rus t-34'ünün paletlerine zincir olacaktı .
her ne kadar yazsanız , kitaplardan , belgelerden kaynak gösterseniz , kore'den "iyi ki geldiniz , bizi komünistlerden kurtardınız." diyen insanları tanık gösterseniz bile , nafiledir . cahile laf anlatmak çok zor iştir . nazım hikmet adlı moskof uşağının şiirini okuyup , türkiye'nin koreye asker göndermesini , bunun sonucunda da komünistlerin kore'den siktir olup gitmesini kendilerine yediremeyen komprador solcu parçaları , saydıklarımın hepsini yapsanız bile "amerika'nın köpekliğini yaptık." demekten öteye gidemezler .
hiç umutlanmayın . siz ne kadar kitap okuyup , ne kadar rasyonal düşünseniz bile siz "faşist"sinizdir . faşist olmasanız bile akıllı düşünüp türkiye'nin kore'ye asker yollamasını savunuyorsanız , babasının adının dimitri olmasını isteyen kişiler tarafından "faşist" ilan edilirsiniz .
bütün bunların haricinde , türkiye kore'ye asker yolladı , türk askeri komünistlerin suratlarını ve bağırsaklarını sahip olduğu süngü ile büyük bir zevkle deşti , vatana zaferle döndü .
24 Kasım 1950 sabahı kuzeye ilerleme emrini alan tugay Kunuri'den hareket ederek Kaechon, Sinnimni, Wawon boyunca Tokchon'a doğru yola çıktı. Ancak Çin Halk Gönüllü birlikleri cephenin arkasına sızmaya başladı. Durumu farkeden Amerika ve Güney Kore birlikleri ricat etmeye başladılar. Ancak Türk tugayına ricat emri geç ulaştı. 1. Taburun etrafı kuşatılıp süngülü çatışmaya girmek zorunda kaldı. Ricat harekâtını sağlamak için sonuna kadar direnen 3. Tabur 9. Bölük imha edildi. Geri kalan Türk birlikleri ise Chongchon nehri boyunca geri çekildi.
Çinliler tarafından kuşatılan Türk Tugay'ının subayları ve erleri son ana kadar direnmiş ve Amerikan 9. kolordusunun çevrilmesini önlemişlerdir. Türk Tugay'ının bu kahramanlığı Birleşmiş Milletler'in diğer birliklerinin takdirini toplamıştır.
tarih bilgisi olan insanların "allah allah, bizim ne işimiz vardı orada ya?" diye aptal aptal sorular sormayacağı savaştır.
"ikinci dünya savaşı'nı polonya'yı işgal eden almanya başlattı, 50 milyon kişi öldü" diye viyaklayan gubidiklerin, kuzey kore'nin güney kore'yi işgal etmesiyle başlattığını ve sonucunda 4,5 milyon insanın öldüğünü unuttuğu savaştır.
komünizmin uzakdoğuya daha fazla yayılmak için yaptığı hamlelerden biridir. bm güçlerinin müdahelesiyle önlenmiştir. sözde anti-emperyalist olan komünistlerin bu emperyalist yayılmacılık girişimlerinde bm tarafından ellerine verilmesi o gün bugündür komünistlerin içine dert olmuştur. "amerika gitti, sevgi kelebeği kuzey kore'ye durduk yere saldırdı. şerefsiz işte bunlar abicim." diye söylenip durmuşlardır.
o dönem götümüzün dibindeki sscb'nin agresif dış politikasını ve türkiye'den taleplerini bilmeyen mallar, nato'nun o dönem ne kadar hayati bir önem taşıdığını anlamayacak kadar reelpolitik bilgisi kıt insanlardır.
biz de bu savaşa hem muhalefetin, hem de iktidarın fikir birliğiyle katılmışızdır. tabi fırıldak dp, nato'ya girildiğinde parsayı toplamak için bu tasarıyı meclise sunmamış, bakanlar kurulunda kabul etmiştir. chp de sırf kendilerinin de destek verdiği bu kararın kendilerine de onaylatılmamasına tepki göstermiştir. yoksa chp de kore'ye asker gönderilmesine destek vermekteydi. o zamanlar chp'nin anti-komünist çizgide olduğunu bilmeyen mallar, o dönem chp'nin bu karara karşı çıktığını zannederler.
kore'ye giden askerlerimizin tamamına yakını da zaten gönüllü gitmiştir. terhisine bir hafta kalmış askerler bile savaşa katılmak için başvurmuşlardır. (bkz: faruk pekerol) o dönem tsk'nın anti-komünist çizgisini bilmeyen mallar, o dönem askerlerin oraya istemeyerek gittiklerini zannederler. görüldüğü üzere nazım hikmet denen zangoçun laflarına itibar etmemişlerdir. esir kamplarında ölen askerimiz olmamakla birlikte, kamplarda komünist propagandaya en sıkı dayanan asker bizim askerimiz olmuş, kızılları illet etmişlerdir. avrupalı milletlere mensup ve amerikalı askerin sonradan ateşkes olunca ülkesine geri dönmeyi reddetmesi göz önüne alınırsa, askerimizin kızıl zehire karşı duyduğu nefret ve bilinç daha iyi anlaşılır.
orada savaşan kahraman askerimizi amerikan piyonu ilan etmiş kızıllar de gitsin, kendi boklarıyla oynasındır. tarih suratlarına tokat gibi çarptıkça kendi hayali tarihlerini yazmaya devam etsinlerdir.
türkiye nin milli tank projesini gerçekleştirmesi için gerekli olan teknolojiyi satan tek ülkenin, ayrıca k 9 fırtına obüslerinin yapılması için gerekli olan teknolojiyi de satan tek ülkenin var olması için meydana gelen savaştır.
3 yıl içerisinde artık türk üretimi tanklar hizmete girecekse, şu an tsk yüzde yüz yerli dünyanın en iyi obüsüne sahipse güney kore sayesindedir.
ikinci dünya savaşı sonuna doğru demokrasi yolunda ciddi adımlar atma yolunda olan türkiye abd ve batı avrupa ülkelerine yaklaşmak için mihver devletlerden olan ve almanya ve japonyaya savaş açmıştı.bunun üzerine hem çok partili hayata geçen türkiyede demokrasi güçlenmiş hem de uluslar arası barışın sağlanması için kurulan BM e davet edilmiştir. dünya siyasetindeki itibarı artan türkiyenin ortadoğudaki misyonu anlaşılmış jeopolitik önemi artmıştır.kore savaşı sırasında BM e artık üye olan türkiye diğer ülkeler gibi koreye asker göndermiştir.
(bkz: kuzey kore)
abd, turkıyenın nato uyeliği icin turkıyeden kan parası ıstemiştir, donemin yoneticileri ise kan parasını askerlerden karsılamaya karar vermişlerdir,bu yuzden bu savasın uzerine fazla dusunmeye gerek yoktur.
koreye 16 ulke katılmıs 6 ulke ise tıbbı yardımda bulunmuslardır.bu 16 ulke arasında olmasak ayıp olurdu.