" gökyüzünü öpmek isterdim, gözlerimle değil dudaklarımla. yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. delilik mi dedin? kim bilir... belki de yerde sürünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? kim ne diyebilir ki? "
sen çok güzel adamdın ya. çok severdim seni. sonra bir gün bir anda bana her düşüncemde, her eleştirdiğim yazarda ters gitmeye başladın. hatası olan bir yazarı da koruyunca bıkıp o zaman donuza ekledim seni. kalbimi kırdın. üzdün. senden beklemezdim. olmadı be koala.
eskiden tanıdığım versiyonu kaybolmuş yazar. çok üzülüyorum.
" Bakın Sayın Savcı, ben bir dünya yurttaşıyım. Benim, dünyanın şu ya da bu noktasında, üstelik kendi seçimim dışında doğmuş olmam, dünyanın diğer noktalarını yok saymamı, orada yaşayan ve benim gibi kendi istenci dışında orada doğmuş olan insanları küçümsememi, onlara üstünlük taslamamı gerektirir mi? "
" Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde... Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir? "