" Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde... Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir? "
" Bakın Sayın Savcı, ben bir dünya yurttaşıyım. Benim, dünyanın şu ya da bu noktasında, üstelik kendi seçimim dışında doğmuş olmam, dünyanın diğer noktalarını yok saymamı, orada yaşayan ve benim gibi kendi istenci dışında orada doğmuş olan insanları küçümsememi, onlara üstünlük taslamamı gerektirir mi? "
sen çok güzel adamdın ya. çok severdim seni. sonra bir gün bir anda bana her düşüncemde, her eleştirdiğim yazarda ters gitmeye başladın. hatası olan bir yazarı da koruyunca bıkıp o zaman donuza ekledim seni. kalbimi kırdın. üzdün. senden beklemezdim. olmadı be koala.
eskiden tanıdığım versiyonu kaybolmuş yazar. çok üzülüyorum.
" gökyüzünü öpmek isterdim, gözlerimle değil dudaklarımla. yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. delilik mi dedin? kim bilir... belki de yerde sürünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? kim ne diyebilir ki? "
" Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine. Bütün öksüzlerin kederiyle baktım yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem. Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim. Bütün hapislerin penceresi yaptım seni. Sonra tuttum kenar mahallelerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla. Söze inandım, gövdene ondan çok... "
kalbimi çatır çatır kırmış ve insanlara olan güvenimi ciddi biçimde sorgulamama sebep olmuş olsa da sözlükte iyi vakit geçirmesini dilediğim yazar. saygılarımı sunarım.
"Kimselerin vakit ayırmadığı biriyim
Biliyorum.
Sıradan bir alışkanlık, körleşmiş
Bir küçücük ayrıntıyım
Biliyorum.
(Bir sigaranın tutuluşu örneğin
içilişi ve sonra atılışı)
Öfkem biraz da bu benim
Ya siz biliyor musunuz?
Saygısızsam, saldırgansam, acımasız
ilgisizlik besliyor kötü yanlarımı..."
‘’bir zamanlar kendimi
bulunmaz hint kumaşı sanmıştım.
kaç metredir benim yokluğum?
benden daha çok var sanmıştım.
benim yokluğumdan dünyaya
bir elbise çıkar sanmıştım.
dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan
sonunda ben de alıştım.
ah...dedim sonra,
ah!’’
“Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendime bir yer edinemiyorum, kendime bir yer… Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplattım, ölü ben’im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayrı yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.”