testosteron kokulu sohbet ve gruplarınızdan dışlanmak çok daha iyidir. kendinizce ergenlik kokularınızda boğuluyorsunuz hocam.. sözlük artık bu hali aldı.
tanım girildiğinde, kafanıza göre takılın.
girilmediğinde, tanım girin..
bu nasıl bir serbestlik? whatsapp grubuna çevirdiler burayı.
[Sizin için söz meclisten dışarı -eğer kendinizi o grubun içerisinde görmüyorsanız-]
"Nesebi gayri sahih sözlerin saltanatı, soysuzluğa mahkûm etti yaşadığımız hayatı. Felçli birer kalebent ve kolsuz forsalarız artık.."
(- sebep olanlara "rahmet" okuyacak değiliz?)
thusneldaa, boydan boya günâh-ı kebâirle dolu entrylerin, hala daha susmuyor nefsin.
şeyh nâzım kıbrisi hakkında en ufak bilgiye sâhib değilsin câhil zırva.
"(israiloğulları): "Biz, dediler, sen bize (peygamber olarak) gelmezden evvel de, bize geldiğinden sonra da işkenceye duçar edildik". (Musa şöyle) dedi: "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helak edecek, sizi bu yerde hükümdar yapacak da sizin nasıl hareket edeceğinize bakacakdır".
sûre-i arâf, 129. sûre-i celile.
nasrânilerden dâhi beter ve câhil olan deist-teist-ateist zâdların (lânetûllâh!)
-hâşâ- allâhü zülcelâl var ise afrikâ'daki çocuklar neden aç? argümanına cevâben.
yunûs emre'den bir beyit ile:
"Sabreyle âşık sabreyle Bütün işlerin hayrola Sabır ile seyret eteği Derviş olasın yâre"
hülâsâ, "hiç gören ile görmeyen [mü'min ve kâfir] bir olur mu?"
üstâd-ı âlem bediüzzamân'ın bir kâfir ile münazârasından.
"iman hakikati öyle bir çekirdektir ki eğer tecessüm etse bir cennet-i hususiye ondan çıkar, o çekirdeğin şecere-i tûbası olur dedim.
O muannid döndü dedi: ”Hiç olmazsa hayvan gibi hayatımızı keyif ve lezzetle geçirmek için sefahet ve eğlencelerle bu ince şeyleri düşünmeyerek yaşayacağız.”
Cevaben dedim: ”Hayvan gibi olamazsın. Çünkü hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Hâlık’ına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, bir şey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek, en büyük bir rahmet, bir şefkat-i ilahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir. Fakat ey insan, senin mazi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîlikten çıkmasıyla setr-i gaybdan hayvana gelen istirahatten tamamen mahrumsun. Geçmişten çıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler; senin cüz’î lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar, at; hayvan ol, kurtul veya aklını imanla başına al, Kur’an’ı dinle. Yüz derece hayvandan ziyade bu fâni dünyada dahi safi lezzetleri kazan!” diyerek onu ilzam ettim.
Yine o mütemerrid şahıs döndü dedi: ”Hiç olmazsa ecnebi dinsizleri gibi yaşarız.”
Cevaben dedim: ”Ecnebi dinsizleri gibi de olamazsın. Çünkü onlar bir peygamberi inkâr etse diğerlerine inanabilirler. Peygamberleri bilmese de Allah’a inanabilir. Bunu da bilmezse kemalâta medar bazı seciyeleri bulunabilir. Fakat bir Müslüman, en âhir ve en büyük ve dini ve daveti umumî olan Âhir Zaman Peygamberi aleyhissalâtü vesselâmı inkâr etse ve zincirinden çıksa daha hiçbir peygamberi, hattâ Allah’ı kabul etmez. Çünkü bütün peygamberleri ve Allah’ı ve kemalâtı onunla bilmiş. Onlar onsuz kalbinde kalmaz. Bunun içindir ki eskiden beri her dinden islâmiyet’e giriyorlar. Ve hiçbir Müslüman, hakiki Yahudi veya Mecusi veya Nasrani olmaz. Belki dinsiz olur, seciyeleri bozulur; vatana, millete muzır bir halete girer.” ispat ettim. O muannid ve mütemerrid şahsın daha tutunacak bir yeri kalmadı. Kayboldu, cehenneme gitti. "