eğitim sistemindeki "şu kitabı okuyun gelin haftaya" mantığıyla mecburiyetten kitap okunduğunu sanmak. daha doğrusu kendi istediği kitapları değil de başkasının istediği kitapları okuması.
kitap okumak, her ne kadar güzel olsa da, kitap okumaya başlamakta, o kadar zordur. insanlar, kitap okumadıkça, bilmez ondan alacağı keyfi, kaç arkadaşıma okuma alışkanlığı kazandırdıysam, hepsi kaç kere teşekkür etti, sayamadım. okuyun emin olun ki pişman olmazsınız. hatta, (bkz: suç ve ceza) ile başlayın okumaya.
anlamadığım durumdur. kitap okumak bir insana nasıl zor gelebilir ki? bir arkadaşım demişti okuyamıyorum zor geliyor diye ilişkiyi kessem mi kesmesem mi 3 saat düşündüm.
tembelliktir. vakti olmayan insan vakit yaratır bir şekilde. sözlükte günde 1 saat az takılsa 1 haftada orta hacimli bir kitap bitirebilir bir insan. o da olmaz derseniz alın kitabınızı otobüste, dolmuşta okuyun. vakit yok demek, bir bahanedir. kitapların pahalı olmasına gelince, tamam pahalı ama kütüphanelerde binlerce okunabilecek kitap var. yarım kitap parası bile etmeyecek bir meblağ karşılığında üye olup istediğiniz kitabı okuyabilirsiniz. o da olmaz derseniz; e-kitap var, kitapların pdf leri var. indirin onları okuyun. hem pahalı kitabın çözümünü de bir şekilde bulmuş insanlar var. bir paket sigara ya da 2 bira parasına kitap alabilirsiniz. hiç olmadı arkadaşınızdan ödünç isteyin. o da mı zor?
uzun lafın kısası; tembelliktir efendim tüm bunların nedeni. yoksa insan bahane aradıktan sonra tonla bahane bulur.
sevmediğim konuda ki kitapları okumak bana çok zor geliyor.
mesela macera romanlarını kafam pek kaldırmaz. hele agatha christie falan mümkün değil.
ama ilgi alanıma dair kitaplar okumayı severim.
mesela islam ve peygamber tarihi kitaplarından çok büyük keyif alıyorum. sonra murat menteş romanları süper.