ölmesi beklenen. insan diyemiyorum.
hayır bir de savunuyorlar kıl ederler adamı!
ha sahi eli kanlı katiller bu ülkenin göz bebeği değil mi?
ölünce de ağlayanı çok olur; muhsin yazıcıoğlu bize bunu öğretti.
zaten türk milleti buydu pardon. işine geleni çok çabuk unutur!
"allah kadınların saçlarının görünmesini istemeseydi onları kel yaratırdı" sözü dışında nefret ettiğim ve esefle kınadığım asker, siyasetçi, darbeci, ressam.
12 eylül döneminin tek sorumlusuymuş gibi gösterilen insan. öyle bir kaos ortamında verilen kararların ne kadar doğru olup olmadığı şimdi götümüzü yaydımız yerden tartışmak ne kolay değil mi? gebersin moruk benzeri laflar yazıp nefret saçmak ne kadar rahatlatıcı değil mi? peki bunu yapınca o eleştirip gebermesi dileklerinde bulunduğunuz adamdan sizin farkınız ne?
her ne olursa olsun bu millet için hizmette bulunmuş, cumhurbaşkanlığı makamını yıllarca temsil etmiş biri olarak saygı duyulması gereken insan.
öfkemizin merkezine oturmuş ve günah keçisi ilan edilmiş dinci-faşist-amerikancı general. halbuki kabul edelim darbe olduğunda halk sokağa çıkma cesaretini gösterememiş, hatta kendisine çoğu kesimler destek olmuştu. kenan evren kötü tamam ama onun zamanında bu denli güçlü ve popüler olmasını düşünürsek bizde halkta hiç mi kabahat yok?
Türkiye'nin 30 yıldır hevesini kursağında bırakan adam. bu sefer bari hevesimizi kursağımızda bırakma diyeceğim ama öldükten sonra birde devlet töreni yapacaklar yine hevesimiz kursağımızda kalacak. hani cellatlar için isimsiz mezarlarla dolu mezarlıklar vardır ya, kendisinin yeri orasıdır nazarımda.
zamanında hazırladığı anayasaya referandum da % 92 lik evet oyu alarak cumhurbaşkanı olmuş, an itibari ile de türk halkının % 92 sinin beddualarıyla ölümle pençeleşen şahıs.
yaklaşık 28 sene evvel referanduma oy kullanırken daha aklı başında oy kullanılsaydı, bu adam ne cumhurbaşkanı olacaktı ne de şu anda kimse bu adamın hastalığını ipliyor olacaktı, ama bugün o referandumda yanlış oy kullananlar(% 8 lik hayır oyu verenler hariç), bugün bu adamın ölüm haberinin gelmesini dört gözle bekliyorlar.
kenan evren yargıya intiharla cevap vermesin,çektirdiği acıları çeksin.yılmaz erdoğan dizilerinden uzak bir intiharı seçip,çektirdiği acıları çekmeyeceğini sanan evren paşayı yargı yoluna davet ediyoruz diyeceğim isim.
facebook'taki grupları karıştırdım biraz, bu ülkenin bazı insanlarının ne kadar unutkan, ne kadar onursuz, ne kadar abd yanlısı, ne kadar bilinçsiz olduklarını gördüm arkadaş.
bilinçsizlik, bilgisizlik... siyasetten, edebiyattan, bilimden, resimden, sanattan kitaptan uzak bir ülke... tam da kenan evren ve ekibinin istediği gibi oluşmuş bir gençlik... bu iki kavram (bilgi ve bilinç) aslında bir çok olumsuz sıfatın sebebi. bilgisiz ve bilinçsiz insanın nasıl erdemli nitelikleri olabilir?..
facebook'ta kenan evren diye bir sayfanın 140 kadar hayranı var.
--copy paste--
KENAN PAŞAM SiZ OZAMANLAR GEREKEN EN iYi VE GEREKÇELi YÖNTEMi iZLEDiNiZ ......
yaşa paşam sen herşeyin iyisini bilirsin
Kenan Evren gibi bir generale şuanda ihtiyac oldugu cok aciktir.
--copy paste--
ne kadar ironik ki sitede kenan evren'in demokrasi karşıtı sözleri de var:
Adam Geliyo bir minibüs dolusu insanı tarrrr diye Tarıyo bu nu Asmayalım da besleyelim mi?
Adalet yerini bulsun diye bir sağdan bir soldan asıyorduk. Eğer sağdan 2 asmışsak ertesi gün 2 de soldan asıyorduk.
Burunlarının ortasına bir yumruk daha istiyorlar galiba. (1983'te yaptığı bir konuşmada siyasi yasaklı parti liderlerine ilişkin söylüyor)
Bunlar tencereyi pisletmişlerdi, biz temizledik. Yeniden tencereyi verelim, yeniden pisletsinler istedikleri bu. (1981'de yaptığı bir konuşmada siyasi yasaklı parti mensupları için söylüyor)
Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı. (1983'teki bir konuşmasında siyasi yasaklı partiler için söylüyor)
Polis'te dernek olmaz.
Vatandaş mühürü eline alacak "Evet" yerine basacak ya. O mühür demirden yapılmış. Demir'i ele bas Demirel olsun, onun için el işareti aldılar. (1983'te Demirel'in kurdurduğu, veto edilmiş olan Büyük Türkiye Partisi'nin amblemine ithafen söylüyor)
Yaşı falan büyütülmedi efendim hiç böyle şey olurmu ? (Erdal Eren'in yaşının büyütülmediğini söylüyor)
idamları imzalarken ellerim hiç titremedi.
ismet inönü siyaseti okuldamı öğrendi ?
Ne demekmiş kadın kolu, gençlik kolu birde ihtiyar kolu. Böyle şey olurmu ? (siyasi partiler için diyor)
Netekim
Biz telefonları dinlemiyorduk. Santralden geçerken duyuluyordu.
Bugün olsa gene idam hükümlerini imzalardım.
2006 yılında genç bakış programında
Geri çekilirken öyle bir yumruk yerler ki nereden geldiklerinin farkına varamazlar. (1982 yılında siyasi yasaklara uymayan parti liderleri için söylüyor)
Netekim bunu ben de yaparım
ladys and centilmens...hahahah bakın ingilizcemiz de var
Meclise iki, iki buçuk parti girse yeter. (Halen mevcut olan %10 seçim barajını koyarken)
Mütemadiyen
Yapılması gereken ne varsa hepsini askıya aldık.
Biz gelmeseydik Fatsadakiler gelecekti.
kenan evren'in yargılanmasını isteyen grupların toplam üye sayısı ise yaklaşık seksen milyonluk ülkede 5000 civarında.
12 Eylül öncesi sağ sol kavgası yapan embesiller yüzünden evimizin önünde hergün biri öldürülürdü. Cepte para vardı ama sana yağ bile yoktu olursa da sıraya girip almak zorunda kalırdınız tabii alabilirseniz. bir bidon benzin almak için sabah 5te kuyruğa girip öğlen 1 de çıkardınız. tabiri caizse yiyecek ekmek bulamazdınız. hırsızlık ve gasp diz boyuydu , silah sesleri yüzünden suçsuz halk ölüm korkusundan yüzünden dışarı adım atamazdı. Evren yapması gerekeni yaptı, iyi de yaptı, devrimciyim yada ülkücüyüm vatanı kurtacağım deyip ülkenin içine sıçanlardan vatanı kurtardı. Keşke yine öyle bir adam gelse.
6 yaşındaydım, cumhurbaşkanı olarak bizim lojmana gelmişti. geldiği gün babamın elinden tutmuş lojman içindeki ordu pazarı'na doğru yürüyordum. annem, babamın eline bir alışveriş listesi tutuşturmuş, bizi evden postalamıştı. yaz sıcağında yürürken yol kenarından bir demet çiçek toplamıştım. eve dönünce anneme verecektim.
elimdeki çiçeklere bakarken, babamın sesini duydum: "bak oğlum, reis-i cumhur." kafamı kaldırdım. hemen karşıdaydı. üs komutanının konağından çıkmış siyah makam arabasına biniyordu. aynı televizyondaki gibiydi işte. karşı taraftaki karacı askerlerin binalarının balkonlarında ve yol kenarında bir kaç çocuk ona el sallıyordu. onlara el salladı. sonra arabasına bindi.
karşıdan karşıya geçecektik. babam kaldırımın kenarında durdu. makam arabası hemen önümüzden geçecekti. araba yavaş yavaş bize doğru hareket etti. oturduğu tarafın camı açıktı. uzaktan göz göze geldik. bana gülümsüyordu. araba tam bizim hizamıza gelmişti ki, o sırada nedendir bilmem, elimdeki çiçekleri arabanın üzerine savuruverdim. oturduğu yerden bana bakıp hala unutamadığım gevrek bir kahkaha attı ve bana el salladı. ben de karşılık verdim. o yaşta nereden bileyim lan dayılarıma cezaevinde işkence edildiğini, idam cezası verildiğini. benim için kendisi hergün televizyona çıkan cumhurbaşkanıydı. ona bir değil, binlerce demet çiçek feda olsundu.
babamın ne tepki verdiğini görmek üzere sırıtarak ona baktım. suratında hiç bir ifade yoktu ve bana bakıyordu. anlam verememişti adamcağız. bir müddet öylece bakıştık. sonra bir kahkaha patlattı. "annene söyleyecem lan. sana topladığı çiçekleri gitti kenan evren'e verdi diyecem" dedi. "niye? kızar mı ki?" dediğimi hatırlıyorum. omuzlarını silkti, "bilmem" dedi.
"hadi gidelim" dedikten sonra, tekrar ordu pazarı'na doğru yolumuza devam ettik.
o günden sonra çok uzun bir süre, kendisi benim için hep o gün attığı gevrek kahkahası ve sevecen tavırlarıyla kaldı aklımda. sonradan kendimi, hannibal filminin sonunda hannibal lecter'la uçakta yanyana oturup muhabbet kuran, onun ikram ettiği insan etini yiyen çocuk gibi hissettim.