2011 yılında halen bu (aslında olmayan) düşünce akımına körü körüne inanan insanların olması beni çok ama çok derinden endişelendiriyor ülkem adına.
onca obejektif kaynak dururken insanların okul yıllarında öğrendikleri palavralara körü körüne bağlanması sosyolojik bir vaka aslında. bilmiyorum belki işlerine gelen bu, bozmak istemiyorlar o yalan dünyalarını.
malesef ki ülkemizde kurulan statükonun dini ve insanlara dayattığı ideolojidir. din'i kullanmayın içinizde yaşayın der bu dine tapanlar ama laiklik olduğu zaman konu kesinlikle dayatma yapar.
1938'den sonra tüm gücünü inönizm'e kaptıran, cumhuriyetçi ama antidemokratik siyasi akım. bugünün kemalistleri aslında çok koyu birer inönist'dir ama bunu dillendirmezler. tıpkı masonlar gibi. hiç bir mason da "ben masonum" demez, aydınlıkçıyım der. bunlar da öyle. "inönist'im demez kemalistim" der.
1948'de abd başkanlığında toplanan birleşmiş milletler genel kurulunda, abd, fransa, ingiltere ve rusya tarafından kemalizm (yani inönizm) nazi, falanjist ve faşist partilerinin bir türevi olarak görüldü ve 1950 yılında bu siyasi akım türkiye'de iktidardan uzaklaştırıldı. yerine yeni dünya düzenine uygun amerikancı demokrat parti iktidara getirildi, fakat abd bunu da beğenmedi ve 1960 yılında kısa bir süreliğine belki akıllanmıştır diye inönü'yü iktidara getirip bir tadına baktı. baktı ki inönü aynı tas aynı hamam bu kez adalet partisi adı altında çoban sülüyü başımıza musallat edip kemalizm'e farklı bir ayar çekti. 28 şubattan sonrasında ise kemalizm tamamen israil güdümüne girmiş siyasi bir akım haline gelmiştir. bugün halan israil güdümündedir. nerden mi biliyoruz buyurun:
kemalizm atatürk'ün ortaya attığı ve ürettiği bir ideoloji değildir. kemalizm içerisinde bizzat atatürk'e ait hiçbir şey bulunmayan yapay bir ideolojidir ve sistemi elinde tutmak isteyenler tarafından türk demokrasisinin üzerinde demoklesin kılıcı gibi bir görüntü vermiştir.
faşizmi felsefe edinen, militarist bürokratik ve oligarşik bir yapılanmayı benimseyen, jakoben laisist, pozitivizmle beslenen, yarı devletçi karma ekonomik modeli benimsemesine rağmen yer yer liberal yer yer devletçi davranan ekonomik bir reflekse sahip ama özünde rant ve seçkincilik yatan, eklektik ve eli sopalı sistem. hasılı ne olduğu belli değil ama eli sopalı. bunca yıl baskın ideoloji olmasının sebebi sadece eli sopalı olmasıdır. zira ideolojinin devamını sağlayan elit dışında kimseye beş kuruş faydası yoktur.
faşist ve totaliter bir idare şeklini hayata geçirmek için uydurulmuştur.
komünist deyip içeri atacaksın, ülkücü diye içeri atacaksın, dinci diye içeri atacaksın, kürt diye içeri atacaksın, alevi diye içeri atacaksın; sonra da demokrasiden ve özgürlüklerden bahsedeceğiz. bu ülkede sistem yani kemalizm kendi gibi düşünmeyeni her zaman çok ağır bir biçimde cezalandırmıştır.
dış mihraklar ve onların finanse ettikleri kalemler tarafından sürekli olarak acımasızca eleştirilen fakat aslında türk ulusunun şu sıralarda en çok muhtaç olduğu ideolojidir.
temelini atatürk'ün bize göstermiş olduğu 6 ok oluşturur. kemalizm öğretileri olarak mustafa kemal atatürk'ün söylemiş olduğu tüm özdeyişler ve nutuk kaynak alınabilir.
--spoiler--
Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir. ilim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır.
Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.
Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir kütleye, medeni bir bir millet nazariyle bakılabilir mi?
Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. isteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.
ilkel insanların, tabiatın her şeyinden, gökgürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirinden korktuklarını biliyoruz. ilkel insan kümelerinde ata korkusu ve büyük kabilelerde onun yerine geçen Allah korkusu insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız yasaklar yarattı. Yasaklar ve hurafeler üstüne kurulu birçok adet ve ananeler, insanları düşünce ve harekette çok bağladı. O kadar ki, bireysel düşünce ve hareket özgürlüğü gibi bir hak anlayışı asla uygulanmadı. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati Allah adına idare ederdi. Bireyin hakkı, hürriyeti söz konusu değildi. insanlığın fikri gelişimi artıp tabiatın her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı. Bundan sonra bireyle hükümdar ve devlet arasında hak davası ve hak mücadelesi başladı.
inkılâbın temellerini her gün derinleştirmek, desteklemek lâzımdır. Birbirimizi aldatmayalım. Medenî dünya çok ilerdedir. Buna yetişmek, o medeniyet dairesine dahil olmak mecburiyetindeyiz. Medenî olmayan insanlar, medenî olanların ayakları altında kalmaya maruzdurlar.
Medeniyet yolunda muvaffakiyet yenileşmeğe bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadî hayatta, ilim ve fen sahasında muvaffak olmak için yegâne olgunlaşma ve ilerleme yolu budur. Hayat ve yaşayışa hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme, gelişme ve yenileşmesi zaruridir. Medeniyetin ihtirasları, fennin harikaları, cihanı değişiklikten değişikliğe sürüklediği bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle, maziye düşkünlükle mevcudiyetin muhafazası mümkün değildir.
Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. ilim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fenin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.
~ Mustafa Kemal Atatürk
--spoiler--
atatürk'ün bu sözleri bazı kemalizm'i katı ve dogmatik olarak gören sözde entelektüel(!) kişilere ders niteliği taşır. atatürk ne demiş ilim ve fenin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir. ve bununla beraber iki bin yıl önceki ilimin kuralları iki bin yıl sonra aynen uygulamaya kalkışılmaz. bu demektir ki kemalizm dogmatik ve yeniliklere kapalı bir ideoloji değildir nasıl ki islamiyet'i öğrenmek isteyen bir kişi gidip said nursi yerine kuran okumalıysa kemalizm ideolojisini anlamak isteyene atatürk'ün tüm vecizeleri yeter zaten atatürk bu konuda açık kapı bırakmamıştır zira değinmediği konu yoktur o zamanın konjönktürüne göre.
oryantalizme inmiş en büyük darbedir.oryantalist kaynaklarda; eşcinsel halifelerden, peygamber mezarını koruyan hadımlardan, legal çocuk pornocularına kadar fantastik motifler işlenirken, kemalist tarih öğretmenleri en fazla hain vahdettin'i anlatır.
dayandığı altı temelin iki tanesi totaliter rejimlerin vazgeçilmez ilkeleridir: laiklik ve devletçilik.
modern çağ siyasi akımlarının vazgeçilmez ilkesi olan demokrasi, kemalizm'de yoktur. bu sebeple çağdışı kalmıştır, totaliterdir ve gericidir. özellikle mussolini italya'sına heveslenenlerin benimsediği bir siyasi akımdır. atatürkçü'lüğün bilimsel adı diyen gerzeklere de sormak gerekir atatürkçülük nedir birader? "ne mutlu türküm diyene" deyip türkçe müziği yasaklamak mıdır, yoksa "muasır medeniyetler seviyesine ulaşma azmindeyiz" deyip devletçilik ilkesine sarılmak mıdır? veya ne bileyim "vay sen devrimlere karşı çıkıyorsun üzerine gaz bombaları atayım da gör gününü" demek midir? halkçılığı savunup halkın sandıkdaki seçimine aptallık demek midir?
çelişkilerle dolu fikirlerinizi ingizlizceye çevirip bütün dünyaya siyasi komedi diye okutmak lazım. belki biraz utanırsınız.
