sonuna izm getirilen şeylere antipatim vardır.
ama bu işin özü devletin kuruluş felsefesine sadık olmaktır. yani klasik her türk vatandaşının yapacağı gibi.
kapitalizmin krizlere girdiği yıllarda*, tutarlı ve sağlam bir ekonomik model sayesinde tüm dünya ekonomisi (abd'de dahil) küçülürken, türkiye'de ekonomiyi kalkındırmış ideolojidir.
kemalizme karşı kapitalizmin tutarlılığını 3 yıl önce gelmiş geçmiş en büyük ekonomik kriz geçirmesi sayesinde bir kez daha teyit etmiş olduk...
kendisinin dayanağı faşizmden kalma bir despotizm kalıntısıtır.
halkın talep etmemesine rağmen tepeden inme inkılaplarla halkı değiştirmeye çalışan bir ideolojidir. dayanak noktası akıl değil güçtür. gücüde ordunun kendisidir.
gücü zayıfladığında darbe ile toparlanmaya çalışır. türkiyeden başka yerlerde de uygulanabilir. zamanında benzeri rejim hitler dönemi Almanya'sında görülmüştü.
edit: buradan çıkan sonuç; ordu olmazsa kemalizm bir hiçtir.
yıllardır kullanılan, bir türlü mustafa kemal' le bağdaşmayan oluşum. fırtınalı yıllarda komünistlerin maskesiydi, şu anda ise din düşmanlarının maskesi.
atamın adını daha da kirletmeyin, (bkz: güldürmüyor artık)
avrupa'da yüzyıllar boyunca kanlı savaşlar dahilinde gerçekleştirilmeye çalışan modern çağı, kansız bir şekilde halka dayanarak getiren felsefenin adlarından biridir. despotizme ya da orduya dayalı bir zihniyet olsaydı bu kadar sene bu cumhuriyet ayakta kalmazdı ve en küçük sarsıntıda başımıza çökerdi.
ordu olmayan bir sovyet rusya* nasıl bir hiç olmuşsa, ordusu olmayan bir abd* nasıl ayakta duramayacaksa, kemalizm'in de en büyük dayanaklarından birisi ordudur. getirdiği yenilikleri bazı mallar, hoşuna gitmedi diye faşistlik, zorbalık, despotluk olarak yorumlar.
fransız devrimi veya sovyet rusya kurulurken dökülen kanların dökümüne bir göz atsınlar...
kemalizm hem kapitalizm, hem sosyalizmin kendine has* bir ideolojisidir. dinamik olan, yüzyıllarca emeği sömürmeye dayanan kapitalizm mi, yoksa şartlara göre şekillenen arasız devrimler süreci denilen kemalizm mi diye kendimize bir soralım...
kapitalizmin alt başlığıdır diyen ekonomistler (!) bilmezler ki, devletçilik, halkçılık, devrimcilik ilkelerinin o süper tutarlı kapitalizm veya emperyalizm ile hiçbir bağlantısı yoktur.
ama doğru ya, kapitalizm hakkında onca kitap yazılmış... o halde viva kapitalizm!
--spoiler--
"Ben size, öz kardeşiniz, arkadaşınız, babanız gibi söylüyorum: Medeniyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı, fikri ile aile hayatıyla, yaşayış tarzı ile medeni olduğunu göstermek zorundadır. Medeniyim diyen Türkiye halkı dış görünüşü ile baştan aşağıya medeni insanlar olduğunu göstermek zorundadır.
huntington'ın medeniyetler çatışması kitabında özellikle vurgulanmıştır. huntington 3.dünya ülkesi olarak tabir ettiği ülkelere batı demokrasisini layık görmemektedir, çağdaşlık, laiklik ve evrensel hukuk kurallarını fazla görmektedir bu ülkelere. çünkü onlar kanlı bir aydınlanma devrimi yaşamadıklarından bunu hak etmemektedirler. onun içindir ki tüm böyle ülkelere örnek olabilecek bir laik, çağdaş,cumhuriyet kuran mustafa kemal atatürk ve kemalizm hedeftir. ve şöyle demektedir: mustafa kemal onun kalibresindeki bir lider tarafından karşı devrimle alt edilmelidir. amaç da kendi layık gördükleri 3.sınıf emperyalizm sömürgesi sistemin yerleştirilmesidir.
mustafa kemal'e laf söyleyen insanların önce neden huntington'ın medeniyetler çatışması kitabına girdiğini düşünmesi gerekir.
1- islam'da kıyafetin, şeriatça, tarihe dayanan bir özelliği yoktur. "bilgiyi, çin'de bile bulsanız alınız" diyen bir peygamberin "başka kavimlere benzemeyiniz" hadisi, herhalde bir kıyafet benzeyişi olamazdı...*
2- fes, bir yunan şapkasıdır. osmanlı'ya rumlardan geçmiştir.
uzun uzun yazmaya gerek yok, bebek katili PKKlı aptalların, peşine iki gram beyinleri bulunmayan islamcı bir yönetim gelince Devleti Allah'ın yöneteceğini sanan aptalların, Ardına da dünyada milyonlarca insanı katletmiş, özellikle de katliamlarında Türklere en büyük yarayı vermiş Komunist aptalların hakkında saçmaladığı ideolojidir. Bu özelliği bile aslında Türklük için ne kadar doğru bir yerde durduğunun kanıtıdır.
Şimdi bunlara Tutup kemalizm anlatmak olmaz, Anlatsan da anlamazlar, Çünkü Kemalizm Kürtçülüğü, ingiliz uşaklığı olan islamcılığı ve Anadolu'da Sovyet mandası getirmek isteyen komunizmi Bertaraf etmiş ideolojidir. Emperyalizmin her türlüsünü yıktığı için düşmanı da bu kadar boldur. Bununla beraber "Türk'ün Türkten başka dostu yoktur" Tümcesinin de kanıtıdır kemalizm'e yapılan bu saldırılar, Araplar, Kürtler, Ne idüğü belirsiz soydan gelen KOmunistlerin Türklüğe karşı saldırısna maruz kalmaktadır.
6 ok, burjuva sınıfının mı yoksa tüm halkın çıkarlarını savunan bir ideoloji mi atatürk'ün ağzından dinleyelim...
"milletin, siyasi partilerin çatışmasından çok canı yanmış olduğunu, başka memleketlerde partilerin sınıf menfaatlerini muhafaza için kurulduğunu ve türkiye'de adeta ayrı ayrı sınıflar varmış gibi kurulan partiler yüzünden malum olan acıklı neticelere şahit olunduğunu, halbuki halk partisi dediğimiz zaman, bunun içine vatandaşların bir kısmı değil, bütün milletin dahil olacağı... vs"
not: bu konuşma yapıldığı sırada 6 ok halk fırkasında kabul edilmiş, anayasaya girmesi ise biraz sonra olmuştur.
kemalizmin altı okundan birisi olan halkçılık ilkesinin açıklamasına bir bakalım...
"irade ve hakimiyet kaynağı millettir. bu irade ve hakimiyetin, devletin vatandaşa ve vatandaşın devlete karşı vazifelerini tamamıyla yerin getirmek için kullanılması partinin başlıca prensiplerindendir."
"kanunlar önünde mutlak bir eşitlik kabul eden, hiçbir ferde, hiçbir aileye, hiçbir sınıfa, hiçbir cemaata imtiyaz tanımayan yurttaşları, halktan ve halkçı olarak kabul ederiz."
türkiye cumhuriyet'i halkını, ayrı ayrı sınıflardan mürekkep değil, fakat ferdi ve içtimai (bireysel ve sosyal) hayat iş bölümü bakımından türlü hizmetlere ayrılmış bir cemaat saymak esas prensiplerimizdendir."
"partinin bu prensiple göz önünde tuttuğu gaye, sınıf kavgaları yerine içtimai nizam ve tenasüdü elde etmek ve menfaatlar arasında birbirine zıt olmayacak sürette ahenk yaratmaktır."
kemalizmin halkçı bir ilkeyi kabul ettiğini sorgulamak başka, ülke başına geçenlerin halkçılık ilkesiyle ülkeyi yönetip yönetmediğini sorgulamak başkadır. bunu iyi bilelim.
ayrıca burjuva ideolojisi olduğunu savunmak, devletçilik ve halkçılık ilkesinin anlaşılamadığını ispat etmekten başka bir şey değildir. hem sınıf ideolojisi değil deyip, hem burjuva sınıfı ideolojisidir demek, kamusal çıkarı gözetmeyi, bireyci menfaate dayanan kapitalizmle bir tutmaktır.
TBMM, kapitalist yöntemi ancak 1923-29 yılları arasında izlemiştir... 1929 büyük buhranına kadar uygulanmaya çalışılan kapitalist, bireysel ekonomi politikalarıyla bir yere varamayacağını anlayan hükümet, sonradan devletçilik ilkesini uygulamaya başlamıştır.
ne kadar suyu çamurlaştıranlar olsa da, kemalizm doktrinleri olmayan bir ideolojidir... zamana ve şartlara göre, arasız devrimlerle şartlara uyum sağlamayı ve sınıf çelişmelerini en aza indiren bir ideolojidir...
her ne kadar atatürk'ten sonra geleceği dumanlaşmış olsa da...
devrim sonucunda kaçınılmaz şekilde gerçekleşecek olan sermaye birikimi için çaba gösterilmesi ve burjuva sınıfının oluşması, devrimi burjuva ideolojisi haline getirecekse, buyrun burjuva ideolojisi olsun. sizi mi kıracağız...
takipçi ( twitter'ın hayatımıza kattıkları ) sayısı az olan ideolojiymiş. bugün bunu öğrendik, ne hoş...
türkiye'yi sıfırdan kurmuş müthiş ideolojidir. her alanda gelişme sağlamış lakin tam olarak hatim edilemediği için atatürk'ten sonra çöküşe girmiştir. yani fikir sağlamdır ama uygulayıcıları o kadar sağlam olmayınca bugünkü halini almıştır. komünizm ile yönetilen bir ülke yıkıldığında komünizm dandiktir demiyorsak kemalizmle yönetilen türkiye bugünkü duruma geldiyse bunu ideolojiye değil bireylere bağlamalıyız.
Alevileri Dersim'de, dindar Sünnileri istiklal mahkemelerinde, Kürtleri bulduğu her yerde katlederek yaklaşık bir milyon insanı öldürmüş ve bu alanda da büyük gelişme sağlamıştır kemalizm türkiyesi. daha sonra bu ideolojiye sahip çıkanlar 60'da seçilmiş bir başbakan ve iki bakan, 71'de üç fidan asmış, binlercesine işkence etmiş, 80'de ortalığın a.ına koymuştur. 28 şubatta tekrar gelmiş postmodern darbe yapmış, 27 nisan 2007'de son kez 'höt' demeyi becerip tarihin karanlık sayfalarına gömülmüştür.
(bkz: kürt teali cemiyeti)
savaşta insanların ölmesi çok normaldir. yani ne bileyim ellerimizle yaptığımız bir horoz dövüşü değildir bu... isyanlar çıkınca haliyle yeni kurulan cumhuriyetin bunları bastırması gerekiyordu. kemalizm'den beklenen tam olarak nedir onu anlayamıyorum. ayrıca 80'de yapılan darbe'yi kemalistlere yıkmak çok aklı selim bir davranıştır. bravo gençler, okumadan aynen devam.
fransa denilen ülkede bile ihtilal zamanı ne kafalar kopmuştur. biz de insanların ölmesini istemeyiz ama oluyor yani, bu kemalizm ile alakalı bir durum değil. şimdilerde oturduğumuz deri koltuklarda, bir tarafta çayımız, diğer yanda bilgisayarımız bir şeylere giydirmek kolaydır.
harbiden komik savunulan ideolojidir.
yeni kurulan ülke, öyle bağımsızlık ilan edip başka bir ülkenin içerisinden ayrılmamıştır.
yıkılmış bir imparatorluktan sonra emperyalistler tarafından paylaşılmış topraklardan savaşarak kurulmuştur. yani kemalizm her şeye - den başlamıştır. türkiye normal bir gelişim süreci geçirmemiştir. çok kısa süre içerisinde avrupalılar tarafından kabul görmüş, el pençe divan durdurmuş bir ülke olmuştur. yani mollaların anlamsız bakışları arasında müthiş bir gelişme sürecine girmiş, içerisinden hep çıban çıkmış bir ülke olmuştur.
