osmanlı devleti son zamanlarında pek çok ayaklanmayla boğuşmaktaydı. Ulema sınıfı padişah ailesini ve saraylıyı kararlarında zorlamaktaydı.
Ve ülkemde ne yazık ki ismi bile anılmayan ancak o zaman dünyayı kasıp kavuran (bkz: millyetçilik akımı) çıkagelmişti. üçyüz yıldır beraber yaşayan halklar artık eskisi gibi birbirlerine bakmıyorlardı.
ayrıca zaten gayrimüslimlerden ekstra vergi alınmaktaydı. Bu bile gocunmak için yeterliyken. batı devletlerinin ortadoğu ve avrupaya hakim olma planlarıyla her milletten halk kışkırtıldı.
Ermeniler ve rumlarla yüzyıllardır yaşayan türkler birbirlerine olan düşmanlık tohumları bu zamanda atıldı.
Defalarca ayaklanmalar oldu. (bkz: sakız adası isyanı) gibi tüm dünyaya sesini duyurmuş isyanlardı bunlar.
sanıldığı gibi islam kültürü bir çeşitlilik te yaratmıyordu. evet, farklı milletlerden olan insanların müslüman olması çeşitlilikmiş gibi geliyordu ancak bunu sağlayan islam değil milliyetti.
hatta islam araplaştırarak daha homojen bir kültür yaratmaya çalışıyordu. böylece milliyetinden daha çok dini maneviyatı olacak olan birey, kendi milliyeti olan ülenin değil kendi dininin islamın sancağının altında olacaktı. bir anlamda diğer dinler gibi bir din devleti yaratmak her zaman amaç olmuştu. tabii ki osmanlı böyle bir tehlikeyi farketmiş ve yavuz döneminde hilafeti ele geçirerek, öyle bir ülke olacaksa da osmanlı devletinin olması garantilenmişti. Bunu başaran zamanımızdak israil'dir.
gazi mustafa kemal atatürk'ün zamanında fütürizm hat safhadaydı. Bu, ülkemde tabii ki halkımın bilmediği duymadığı bişeydi. Ancak osmanlı'nın okuyan tebası bilmekteydi.
Ve o zaman teknolojinin nimetlerinin hayranlığında bir insanoğlu vardı. Neler getireceğinin farkına varmış insanlar henüz çağımızdaki gibi post kapitalist kültürün bazı manevi kültürlerin düşmanı olacağını asla düşünemezdi de. (burada maneviyat derken dinden özellikle bahsetmiyorum)
şu anda olduğu gibi o zaman da kendini manevi bir insan ilan eden kişiler, toplumun inancının üstünden rant elde etmekteydiler. sahte sıhatçiler türk toplumunda modern tıpa olan ilgiyi engellemekteydiler.
sadece sağlık da değil örnekler çoğaltılabilinir.
oysaki gazi mustafa kemal atatürk'ün asıl hayali. toplumun tümünü birden aydınlatmaktı. aydın olan bir toplumun maneviyatı çok daha yüksek olacaktı.
bunun için yakın çevresiyle köy ensititüleri projesi gelişti.
gazi mustafa kemal atatürk'ten önce bu halkın okuma yazma oranı yüzde 4-5 lerde (arapça) gezerken, o öldüğünde yüzde 45 lere çıkmıştı bile.
Tarım'da reform yapmak istedi, tıpkı köy enstitülerinde olduğu gibi. bu da yarım kaldı.
gap projesinin onun çalışma ekibi tarafından oluştuğunu biliyoruz. (proje ve fikir bazında)
hayatının son zamanlarında trende giderken bir köylüyü gördü. köylü hala kara saban kullanıyordu. buna gerçekten çok üzüldü. çünkü her ne kadar uğraşsa da ülke de onun dışında olan aktifler vardı. (agalar)
ve bizzat kendisinin imzaladığı köy kent projesini oluşturdu. projede merkezde döner bir kavşak (atlantis'in şehir planı gibi) iç içe halka şekilde caddeler ve en dışarıda tarım için ayrılan arazi..
Şimdi soruyorum size...
halkın okuma ve yazmasını hiç bir diler bu kadar arttırabilmiş değildir. köylüsü için ağasının, beyinin, toprağında köle olarak çalışmasını değil, kendi toprağında çalışmasını istemiş bir adam. Payitahta oturabilecek tüm hakları eline geçirmişken ve kendisinden bu beklenirken, vazgeçip parlementer demokrasinin temellerini atmış bir adam.
80 yıl önce yaptığı bu olağanüstü devrim yüzünden mi suçlu şu andaki halimizden ?
Neden şu anda holdingleşme ya da kapitalizm'in yükü bu adama yükleniyor ? Devletçilik politikası bu adamın değil de başka birine mi ait ? (tam tersi bu adama karşı gelen günümüzün liderleri holdinglere sattılar devlete ait olan kaynakları.)
bu ülkenin takkecileri islami bir devlet istediği için nesnel olamıyorlar. ve sanki osmanlı devletinde herşey yolunda gidiyormuş da bu adam gelmiş ve son vermiş gibi bir hava estirmeye çalışıyorlar.
halk cahil yutuyor tabii.
bu ülkenin komünistleri tamamen hayal dünyasında yaşıyor. neredeyse sanayinin olmadığı ve bu yüzden işçi sınıfının hiç olmadığı bir ülkede sosyalist devrim beklediler ki şu anda bile bu ülkenin halkı bu seviyede değil.
"padişahım çok yaşa" diyen bir halkı sen daha demokrasiyi tanıtmaya çalışırken nasıl olur da karl marx'ı anlamalarını bekleyebilirsin ?
hala biat kültürünü atabilmiş bile değiliz üzerimizden.
ve tarihin görmüş olduğu en büyük komutanlardan ve devrimcilerden olan bu adamın değerini halkı bilmiyor.
ilahi adalet yerini bulacak ancak halk o kadar cahil ki... pişman bile olmayacaklar. çünkü bunun vebalini de ona yükleyecekler...
--spoiler--
Kemalizm salt sağ veya salt sol değildir . Kemalizm aklın ve bilimin ışığında her alanda tam bağımsızlığı amaçlamaktır . 6 ilke bellidir . Bunların tamamını savunmaktır . sözde Solcuların yaptığı gibi Halkçılığı , inkılapçılığı almak ya da sözde Sağcıların yaptığı gibi Milliyetçiliği almak değildir Kemalizm . Kemalizm bir bütün olarak tamamını savunur .
--spoiler--
atatürk'ün kurduğu ülkede, kim kurdu? davası yapacak kadar salaklaşmış bir toplumuz. yobazların sevmediği insandır kemalist. ama en doğru ideolojidir. çünkü atatürk'ü hedef alır. biz kemalist gençler olarak herzaman ve heryerde ülkülerine uyacak, ülkeyi şerefsizlerin elinden almasını bileceğiz.
atatürk ü sevmeyenlerin atatürkçü düşünceye taktıkları ad.
kurtarıcı ve bina edici atasına kemal diye hitap eden adamdan fazlasını idrak etmesini bekleyemezsiniz.
önce kemalizm demek için öyle normal ses tonu yetmez.
çatlak olacak titrek olacak içine oturmuşluk olacak. kafada takke elde tesbih olacak. tüm bunları yerine getirince kemalizmm diyebilirsin. diyebilirsin ama anlamını bilemilirmisin ?
kemalizm bir ideolojidir, cumhuriyet'in yeni ideolojisi. cumhuriyet'in kurumsal yapısı bu ideolojinin üzerine oturmuştur. günümüzde çok sorun üreten bir ideolojidir ama zamanında işe yaramıştır. halkevleri ile desteklenmiştir. devlet kadrolarındaki bürokratların geneli kemalizmle uyumludur. zamanında kemalizmle çatışanlar bu kadrolarda yer alamadılar.
insanlığı 7. yüzyıl arabistan'ına götürmeyi planlayan çöl bedevilerinin ''çağdışı'' dediği yine hırsızlık yapanın kolunun kesilmesini, kadınların recmedilmesini savunan aynı arap develerinin ''baskıcı'' diye eleştirdiği, gayrimüslümlerin yaşama hakkı yoktur görüşünü savunanların ''halk düşmanı'' ilan ettiği doktrin.
güldürmeyin lan bizi. sen kimsin ki herhangi bir ideolojiyi baskıcılıkla, zorbalıkla, şiddetle suçluyorsun. sen şu dünya da birilerine bu etiketi yapıştıracak son kişisin çöl bedevisi!
kemalizm hakkındaki en büyük yanılgı onu sol bir doktrin sanmaktır.
kemalizmin solcular tarafından içi boşaltılmıştır. fikir babalarından birisi de ünlü türk milliyetçisi mahmut esat bozkurt'tur.
düşmanları beyin denilen organını çöllerde bırakmıştır. işine geldiğinde kemalizm dinsizliktir der, işine geldiğinde hrant'ı gayrimüslim olduğu için kemalizm sistemi öldürdü der.
hiç kimse kusura bakmasın, modası geçmiş ideolojidir. zamanında çok yararlı bir işlev görmüş ve geleneksel türk toplumunu yapılan reformlarla egemen batı medeniyetine yaklaştırmıştır. bu anlamda toplumu dünyaya açmıştır. ancak daha sonraki dönemlerde yandaşları tarafından değişen dünyaya göre güncellenemediği için demode olmuştur. anlatmak istediğimizi örneklerle açıklayalım; 1930 larda kemalizm ışığında yapılan örneğin; kılık kıyafet devrimi toplumu çağdaşlaştırma güdüsüyle yapılmıştır. ancak yine kemalizm ışığı altında yapılan türban yasağı dünyada yükselen özgürlükçü akıma ters olduğu için büyük bir bağnazlık örneğidir. şu gün itibariyle dünyayı takip edemeyen, dünyaya açılamayan, değişimlere entegre olamayan her ideoloji gibi kemalizm ideolojisi de mevcut haliyle çağdışı kalmıştır. küreselleşmenin tavan yaptığı şu günlerde dünya ile kopuk olan her ideoloji bu şekildedir. bu noktada kimin kurduğunun, kimin geliştirdiğinin hiç bir önemi yok. unutmayınız ki lenin bir dönemin örnek alınan şahsiyetlerinden biriydi. ancak bugün durum çok farklıdır. atatürk tabii ki bizim milli kahramanımızdır, çağının çok ötesinde bir liderdir, yaptığı her şeyle saygıyı ve dualarımızı esirgememiz gereken bir liderdir. ancak dünyayı takip etmeden onun fikirlerine körü körüne bağlanmak hangi nedenle olursa olsun bağnazlıktır.
yıl 2010 olmuş hala bu hastalıklı faşist ideolojiyi savunanlar var. hele bir de lşse tarih kitaplarının 32 sayfasından konuşanlar yok mu diyorlar ki "kemalizm sürekli kendisini yenileyen esnek bir ideoloji". hani bu iddiaya kıçımla bile gülsem yine hakkını veremem. şöyle bir bakalım 30 lar ile 2000 li yıllar kemalizmine ne fark var;
- hala zorunlu asker dayatmasını savunmaya devam ediliyoru millet "biz ordu milletiz haydi askere" dayatmalarıyla zorla silah altına alınıyor.
-kürtlere 30 larda yapılan dersim ve zilan deresi katliamlarının farklıversiyonları uygulanıyor ve bizzat desteği bu pradigmadan alıyor.
- dine bakış açısı hala faşizan.dünyada örneği bulunmayan bir başörtüsü "yasağı dayatması" ısrarla savunuluyor.
görüldüğü gibi onlarca yıldır hiçbir değişme yok. faşisti , faşist ve gelecekte de faşist kalacak. değişiyoruz mu , kemalizm esnek mi?
batıya rağmen batıcılık(melih pekdemire teşekkürler) kavramına cuk oturan, zamanında radikal solcuların bir ksımının başlarına geleceği tahmin edemeden ittifak eylediği-ki sola suç bulmak biraz vicdana dokunur-eninde sonunda gelen darbeler silsilesiyle kimi solcuların kısmen de olsa haklı olarak liberalize kimisinin de terörize olmasına sebep olmuş, sadece ve sadece çok az sayıdaki vicdanlı insanın sosyalizmin doğru yerinde 'yenildik ama ezilmedik' gururlu haline girmesine sebebiyet vermiş, günümüzde dezenformasyonsuz ve askersiz 'sağ yanı çürük kalıp sol yanı ölen' bir yapıya ister istemez sahip olacak olan, üç kapitalizmden üç sovyetizmden ilke alarak 'bir sağcılardan asıyoruz bir solculardan' diyebileme beyinsizliğini gösterebilmiş bir general yetiştirebileceği çok önceden sezilebilecek olan ideoloji çakması.. kemalizm modern türk insanının 'yoklukta gider'idir.. belki de gitmezi.. ah benim de burjuva devrimim demokratik olaydı yad elledeki fransız gibi aşağıdan yukarı devrim yaptıydık derdim..:D ayrıca atatürkün kemalist olduğu konusunda şüpheliyim.. ama iyiiçtiği konusunda hiç bir şüphem yok.. yasu atam:D
--spoiler--
bir ideoloi degil, dayatmadir.
ilkogretimde 8 yil ve lisede 4 yil ayrica universitede 1 yil -toplam 13 yil- zorla ogretilen, zorla sevdirilen ve elestirilemeyen bir dayatma. sonra birileri ideoloji olarak bunu benimsiyor. gulerim o insanlarin haline.
bu entryi okuyup eksi oyu vereceklere: beyni yikanan hic kimse, beyninin yikandigini kabul etmez, farkinda degildir o aldatmacanin.
bu fikri savunanlara bir tavsiyem: lutfen bir dusunce yansittiginizi iddia etmeyin, komik oluyorunuz.
--spoiler--
bir çok kişinin ısrarla belirttiği, ki son derece haklı olduğu, üzere; can çekişen bir düşün sistemidir. bu düşün sistemini özetlemek iki motto ile gayet mümkündür, bunlar için lütfen:
tam istiklal, devlet toprakları üzerinde ki bağımsızlığı salt askeri olarak sınırlandırmak değil, aynı zamanda ve eşit olarak hukuki, iktisadi ve kültürel bağımsızlıktır. kurtuluş savaşımızdan sonrasında kazanılan askeri bağımsızlık pek tabii ki kesindi, ki zaten lozan'da en büyük tartışmalar yeni kurulacak* devletimizin sınırları üzerine değil, iktisadi ve ekonomik bağımsızlığımızı boğacak olan kapitülasyonlar üzerine olmuştur. o tartışmalar sonucunda, o düşün sistemini temelleri ve kazanımları ile tamamı ile yerli bir sanayi, tarım ve hayvancılık ile emparyalizmin korkunç zincirlerinden kendimizi kurtararak modern dünyada aklı hür, vicadanı hür ve emeği hür bir toplum olarak yer almayı başarabildik.
bugün ise kemalizm tam anlamı ile can çekişiyor, bu su götürmez bir gerçektir maalesef. zira ordumuz amerikanın gölsesinde hareket kabiliyei ve sınırlarımızı korumakta aciz bırakılmıştır. daha da acısı, artık kendimize yetecek en temel ihtiyaçlarımızı üretemez hale getirilmemizdir. eti dışardan alıyoruz, domates bile ihraç ediyoruz, yarın öbür gün süt ihraacatı gündemde. bir kaç yıl sonra tahılı, buğdayı ihraç edeceğiz. ekmek yahu, ekmek yapamayacağız. ekmek bile yapmasını beceremeyen, bırakın bir ulusu, bir mahalleden ne istiklali ne bağımsızlığı düşünülebilir ki?
kemlizm kan ağlıyor, vatan kan ağlıyor. etini bile üretemeyen bir toplumun haykırışı bu, yemeğindeki salatasının bile mamüllerini dışarıdan almak zorunda olan bir düşün sisteminin var ettiği bir toplumun haykırışı bu. radyosu, televizyonu, gazı, elektiriği ecnebinin elinde olan, yarın öbür gün sofrasındaki ekmek için emeğini satmak için çırpınan bir toplumun acılı türküsü kemalizm.
ha peki öyle kolay biter mi, bak orası meçhul. elli yılı aşkındır kemaliz durmadan türlü hükümetlerce, cemaatlerce, örgütlerce saldırı altında olmasına rağmen hala bir şekilde hayatta ve o son yakarışını yapıyor. ya istiklal ya ölüm. belki beli incinmiş, gözü bozulmuş biraz, ama hala yaşıyor, hala o yolda başını ortaya koyanlar var. çok defa katledildiler belki arabalarına konan bombalar ile, veyahut düşürülen helikopterleri ile, ya da çapraz ateşte delik deşik edilen bedenleri, ya da bir cahilin bir kaç el ateşleri ile, ama asla düşünceleri yok edilemedi. düşünceleri o kadar saftı ki kemalistlerin başedemediler. o yüzden paramparça oldu uğur ile ahmet hocanın bedenleri, aynı sebepten delindi abdi ipekçi'nin kafatası. nereden vuracaklarını hep iyi bildiler, o yüzden bahriye üçok'un ölümüne sebep olacak bombayı bir kitabın içerisine yerleştirdiler. fikirleri, özlemleri, haklı istek ve talepleri saf güç ve baskı ile susturabileceklerini düşündüler. 1920'de yunanları kullandılar, 90da işkence odalarını kullandılar, 90da bombaları kullandılar, ama işte biz hala burdayız. tek amacı aklı hür, vicdanı hür bir toplum olarak yaşamak.
ve işte bugün buradayız. kemalistler darbe yanlısı, kemalistler faşist, kemalistler kıstlayıcı. 70de idam edilenler ulu önder diye bahsederken mustafa kemal'den, 80de işkence görenler işkence altında tam bağımsız türkiye diye gözlerinden akan kanlar ve yaşlar ile bağırırken, 90da arabalarında, kitaplarında bombalar eşliğinde ölüme koşarken, 2010'da varlığı meçhul bir örgütün potansiyel üyesi olmaktan suçlanarak hapishanelerde çürürken, biz buradayız. avuçlarımızda kendi kanımız, bileklerimizde bir kaç sözüm ona elitin geçirdiği kelepçeler ile ağlamaktayız ve son haykırışımız ile yakarıyoruz. 1919'da, haziranın 22'sinde bağırdığında gibi yine haykıracağız, ya istiklal ya ölüm!
her zaman geçerliğini koruyacak olan ideoloidir çünkü ;devletçilik ilkesinden başlayalım ,bizm ülkemizi yabancı şirketler kurmadı neden devletçilik ilkesine bu kadar karşısınız ki bizim ülkemizi yabancı şirketler mi kurduda devletin yükü azalıyormuş, miliyetçilik biz türk milleti değil miyiz neden milliyetçiliğe karşısınız,bizizm tarhimiz yokmu hatasıyla sevabıyla, laiklik neden insanın din gibi kutsal bir duyguyu gerçekten içinde taşıma gerekmiyor mu ?gerçek demokrasi açısından ,güzel değil mi gerçek ahlak değil midir? cumhuriyetçilik ,cumhur işte gerçek halk cumhurun olması anlamına geliyor..