mırıl mırıl dolanıp mart ayını size zindan eden kımıl zararlısının dört ayaklısı, dokuz canlısıdır.
birde doğum gününüzde hediye mi geldi? satanizm sizi çağrıyor.
bir sevgi sözcüğü "kedi". arkadaşım yeni sevgilisiyle saçmalamakta sınır tanımazken yeni bir sevgi sözcüğü icat etti.ikisinin baş harflerini yanyana koyunca kedi oluyormuş.aman afferin canımın,aşkımın,cicimin suyu çıktı kedi kaldı bitek sanki. işte böyle salaklarda var.
(bkz: ben bugün bunu gördüm)
Yaklaşık 8000 yıl önce mısırlılar tarafından evcilleştirildiğine inanılıyor.Eski mısırda yaşamsal önem taşıyan buğdağın korunması gerektiğinden ve farelerden uzak tutulması gerektiğinden kedilere verilen önem artmıştır.Eski Mısır'a bakıldığında, kedi başlı Bast ve aslan başlı Sakhmet olmak üzere kedi kökenli Tanrıların Eski Mısır inancında önemli bir yer tuttuğu kolaylıkla görülür. Güneş, Eski Mısır'ın yaşam kaynağıydı. Güneş ise kedilerin etrafında örgülenmişti. Kediler, bereket ve bolluğun habercisiydiler. Bir kişi rüyasında kedi görürse rahipler bu yıl büyük bir hasat elde edeceğine yorarlardı. Kedi tanrıça Bast için hasat öncesinde törenler yapılır ve Bast'ın yaşadığına inanılan Bubastis kentine giden Eski Mısırlılar bu ziyaret ile hacı olduklarına inanırlardı. Bir elinde sistrum denen bir çalgı ve diğer elinde bir sepet dolusu yavru kedi tutan Bast'ın uğruna hacı adayları şarkılar söyler ve sistrum çalarlardı. Bubastis'e ulaşıldığında ise dinsel çoşku büyük bir festivale dönüşür şarapla zenginleşen masalarda Bast'a olan saygı dile getirilirdi.Kedilere bu kadar önem verilmiş olması günümüzde üzerlerine yaftalanan nankör imajını hakketmediklerinin bir göstergesidir.
insanlara çok benzettiğim yaratık. yeri gelir yanaşır yeri gelir kişilik atar tırmalar pis pis bakar. size ihtiyacı yoktur ama yanında olsanız da sokulur ısınır. bencildir güzeldir.
en kişilikli dört ayaklılardandır.
nankör oldukları iddia edilir. nankör değil zekidirler.
yapabildikleri oranda tercih yaparlar. istemedikleri şeyleri yaptırmaya kalkarsanız, patiyi yersiniz kafanıza.
27 günlükken avucunuzun içine sığınıp orada uyuyabilen, sizi ölen annesi yerine koyan, gecenin bi yarısı uyanıp sizi dişleyip oyun oynamaya ikna edebilen, elinizde uyuyor olduğundan klavyeyi tek elinizle kullanmaktn gocundurmayan insan yavrusu yarısı.
çoğu kişi sevmez bu şahsına münhasır hayvanı nedense. bahaneleri ise nankör olmalarıdır. oysaki onlar en başından karakterlerini ortaya koyarlar asla iki yüzlülük yapmazlar. bize düşen sadece onları olduğu gibi kabul etmek , öylece sevmeye çalışmaktır. cevap olarak denilebilir ki ne gereği var başka hayvanları sevmek dururken bunca zahmete katlamaya. bir çok kişi hayatta kedi kadar net olmayı bile başaramamışken , bir çok kişi hayatında bir diğerini hatalarıyla sevmeyi beceremezken kediyi sevmek çoğumuza zor gelir. evet. ama bu gene de kedinin karakterinin ne denli güçlü olduğunu yalanlamaz. kedidir ne yapsa yeridir. böyle netken böyle önceden belli ederken hangi davranışı ne için yapıcağını "doğru" sayılmayan davranışları yapabilmeye bir nebze hak kananmıştır.
dolapların içine girip kazakların arasında uyur.
iki yudum ton balığı için avazı çıktığı kadar bağırır.
en küçük gürültüde uykusundan uyanıp kulaklarını diker.
sahibi uyurken uyansın diye saçlarını çeker.
hala uyanmazsa dolabın en üstündeki çiçekle dolu sepeti yere atar.
kucağına gelirse, sen ilgilenmeyip ayağa kalkarsan poposunu dönüp gider. ama üzülür.
çok seversen, bazen, gülümser.