biraz abartacak olsam da, sabit bir meslek grubu yoktur. genelde bağlı olduğun şirkette her yerde kullanılmaya çalışılırsın, tam verim alma misali. söylenilenler doğrultusunda maaş da oldukça kıttır.
meşhur bir fabrika sahibi olan arkadaşımın abisiyle olan diyaloğum.
- pringles naber?
+ iyi abicim, okumaya devam işte.
- ne okuyorsun?
+ anadolu üniversitesi ingilizce işletme.
- haa, açık öğretim mi?
+ yok örgün, açığı yok zaten.
- işin zor be gülüm?
+ niye abi hayırdır?
- valla organize de 500-600 lira'ya iş bulursan dua et.
+ haklısın abi, ben de 500 lira'ya organize'de çay servisi yapmak için okuyorum.
- +'?/
onca görülen, gezilen şehirden sonra her nefesimde nefretimi körüklediğim, insanı tuhaf, yaşadığını hissettirmeyen, yaşlandıran, mucizlerden, düşlerden, sevgiden yoksun pasaklı,çirkin şehir.çirkin insanlar şehri. başka yaşamlara hoşgörü göstermeyen fakat hoşgörü dinini de kimseye bırakmayan,iki yüzlü, para meraklısı, ruhsuzlukları yüzünden insanlarının iyice çirkinleştiği şehir.
bir kentte hiç mi bir şey güzel olmaz kardeşim? estetik yok, esneklik yok. boktan bi yer. tarife bile hacet yok.
Gerçekten Kayseri son yıllarda baya gelişmiş ancak kafa yapısı çok önemli.Mesela öğrenciye bakışları samimiyeti gelişmedikçe malesef şehrin gelişmesi yeterli olmuyor. Sakın buradan bu ilimizi kötülemek istediğim düşüncelerine kapılmayın, ben sadece gelişmeye tek yönlü bakmayın daha ılıman olun hem siz hem Kayseri'ye gidecekler kazansın diyorum.
hamurişi ve mantı dendiğinde akla ilk gelen ilimiz.Yağ mantısı,yağlama,kete,mantı gibi muhteşem yiyecekler hep bu ilimizdeki kadınların eseridir saygı duyulur, afiyetle yenilir..
ticarete kafası fazlasıyla basan,tarihi güzellikleri içersinde barındıran güzellikdeki bir şehrimiz. fakat insanları biraz yabani daha insancıl ve daha hoşgorulu olabılırler.
gittikçe gelişen, güzelleşen şehir. sivas caddesinin yanı sıra bahar caddesi, ankara bahçelievler gibisinden bir yerdir. takılacak yer azdır ama yine iyi mekanlar bulunmaktadır bu caddede.
insanları muhafazakardır, yobaz degildirler. ancak el ele tutuşma, hafiften açık ya da dar giyinme yabancı karşılanmaktadır bu şehirde. bu tür şeylere ayak uyduramamıştır.
üniversitesi pek gelişmiş olmasa da çogu üniversiteden daha çok fakülte bulundurmaktadır. tıp ile mühendisligi bir arada bulunduran nadir üniversitelerdendir.
meydanı bayagı bir düzenlidir, ayrıca hoştur, güzel görünür.
pek bar yoktur ama içki içilecek yerler de yok degildir hilton'un barı dışında manchester adındaki bir cafede içki içilebiliyor yanılmıyorsam.
piknik yapalım, rahat bir nefes alalım diyenler içinse kıranardı kent ormanı vardır. otobüsle rahatlıkla gidilebilir.
ulaşım kolaydır.her yere rahatlıkla gidilebilir. ancak taksiler diger büyükşehirlere göre daha pahalıdır. o nedenle pek tavsiye etmiyorum. ama yine de kayseray ve otobüsler rahattır.
kayseri park şimdilik en önemli sosyal mekandır. haftasonları çogu insan oraya gider, orada takılır. elbet zaman geçtikçe sosyal ortamların çogalacagı bir gerçek. zira kayseri halkı artık eskisi gibi evinde oturup mantı sıkmıyor. bir yerlere gidip, gezmek insanlarla sohbet etme istegi var. üniversite de bunun en büyük nedeni.
alışveriş olarak pahalı bir şehirdir. outletler felan azdır. yine de ucuz yerler bulunabilir.
stadı, terminali felan anlatmayacagım, gerek yok sanırım.
insanları yardımseverdir. sıcaktır. cana yakındır. paraya deger verirler. dindardırlar. ancak hala şehirdeki gelişim insanlara etki etmemesi de bir gerçektir. hala kaba insanları boldur ama kibar, kültürlü insanları da fazladır.
sanatsal etkinlikler yok gibi görünse de oldukça fazladır. ancak katılım pek fazla degildir.
ama güzel şehirdir. 4 mevsimi yaşamayı sevenler için hoş bir şehirdir.
parayı çok sevdiği gibi, aynı oranda verimli kullanabilen insanların şehri. bol anosonlu bir nevizade gecesinden çıkıp, o kafayla elindeki tek bir çiçeği 15 liraya kakalamaya çalışan uyanık girişimciyi sıkı bir pazarlıkla bertaraf ederek sadece 5 liraya alan ve "bizim hatun başımızın etini yemesin" diye de espri yaptıktan sonra, birlikte yürüdüğümüz meydanı teğet geçen cadde üzerinde özel şoförünün kapısını açtığı bentley marka otomobiline binen birinden bahsederken, nereli olduğunu vurgulamaya gerek yoktur diye düşünüyorum.
içinde bulunduğum ve yaşamaktan keyif aldığım şehirdir. tam bir aile şehridir, güvenlidir. son zamanlarda aşırı göç almıştır. şehrin zenginlerinin bu göç işi işlerine gelirken normal vatandaşın yaşam alanlarını daralması sebebiyle pek hoşlarına gitmemektedir.
2 kere 2 nin alırken 3 satarken 5 ettiği şehirdir.
ulaşımın şehrin her yerine tek bir vasıta ile sağlanabildiği gayet düzenli bir şehirdir, sakindir, trafiği son zamanlarda yoğunlaşsa da çok sürmez düzelir.
sivas caddesinde çekirdek çiterek yürümek, emirgan parkına oturup acı çayından içmek, parkın olduğu köşedeki dondurmacaların en iş yapmayanından alınan dondurmayı afiyetle mideye indirmek, otobüste teyzelerin gelinleri hakkında atıp tutmalarını dinlemek, şehrin gadasını almak için geçerli sebeplerdir. memlekettir, candır.
kayseri denildiğinde insanların ilk aklına gelen (yanlış bir duyum olan) pinti ve uyanık insanlarıdır. hayır efendim öyle değildir o iş. o insanlar zamanında çok fazla yokluk görüp sahip oldukları mal varlığın bırakın arslanın ağzından götünden tutup çıkardıkları için, parayı sağda solda çarçur etmeyi sevmezler. ama gerektiğinde de örneğin bir yardım olsun, bakıma muhtaç bir insan olsun insanın ayaklarının dibine dökerler parayı. yani denildiği gibi paraya verdikleri değer hiçbir zaman insanlara verdikleri değeri geçmemiştir. hee ben inanmıyorum arkadaşım yok böyle bir şey ben tanıştım bizzat paragözün tekidir diyenlere sesleniyorum; ankara, adana, bingöl, bitlis vs. bu şehirlerde hiç mi pinti bir insan bulunmamakta? birkaç kişi için tüm bir şehir kötülemek yanlış değil midir efendim?
ayrıca kayserililer bağnaz değil, muhafazakardır. bu iki kelimenin anlamları ise çok farklı bildiğiniz gibi. açığı da var kapalısı da efenim, kimse kimsenin etinde sütünde değil. hee, yalnız çok açık bir giyim şekli içerisine girerseniz her şehirde olduğu gibi burda da bakanlar ve laf atanlar olacaktır.
yardımlaşmanın tam anlamıyla dibine vururlar kayserililer efendim. bir düğündür, dernektir, ölüdür hiçbir zaman bana ne benim düğünüm mü? cenazem mi? diye düşünmezler. gecenin kaçı olursa olsun hani derler ya iki eli hamurda da olsa koşa koşa gelirler.
öyle işte. genel olarak kayserililer hakkında yanlış bilinenlerin düzelmiş hali bu şekildedir.
insanları bakımındanda hızla gelişiyor bunu görebildiğimiz şehir.. ama hala sokakta öküzlerle muhattap olmak zorunda kaldığınız rahat olamadığınız memleketim.. önümüzdeki 5 yıl içinde çok daha gelişmiş olmasını umuyorum polatlardan mematilerden kurtulmakta en büyük dileğimiz...
osmanlı'dan hitit medeniyetine kadar uzanan zengin kültür birikimini bir yana koyarsak bugünkü kayseri beş para etmez bir kent. bu beş para etmezliğe içinde yaşayan birçok insanı da dahil. gerçi eskiden daha geri bir yermiş; şimdi para girmiş, sanayi girmiş biraz düzelmişler; fakat halan daha gelenek diye inatla savunulan ilkel tutuculuk, ikiyüzlü köylü kurnazlığı sokaklarda hayalet gibi dolanmakta. 300-400 yıl hatta binlerce yıl önce gerçekten şehirdi, şehir kültürü varmış o zamanlar; şimdi ise haritalarda şehir olarak gösteriliyor ama şehir olmaktan çok uzak bir şehir. gezmek için gidilir, yaşanmaz.
çocukken alemdar sinemasının kapısından boynu bükük ayrıldığım, gültepe parkının her ağacında bir çentiğim, düvenönü, sivas caddesi, hunat ve bilumum yoğun kaldırımlarında ayak izim olan, yaz kış, heybetli erciyes manzaralı, gadasını aldığım memleketim.