hiç şüphesiz, şerif mardin için üzülmüştüm. tez yazdığım konunun yakından tanığı idi. görüşme girişimim oldu. fakat ağır hasta olduğunu öğrendim. 4 ay hastahanede yatmış. dersleri için öğrencilerini evinde kabul etmeye başlamış. derken, tezimi yazdığım esnada bir gün bir mesaj geldi bir wp grubundan. ölmüş, dediler.
bir de kemal karpat için üzülmüştüm. hocam amerika'da doktora yapıyorken karpat ile fikir alış verişi yaparmış. bana karpat'ı mutlaka görmemi söylemişti. istanbul'da yakaladığım bir zaman görüşecektim. ama araya bir yığın şey girdi. ha bugün ha yarın giderim, dur karpat'ın kitaplarını da okuyayım ki gittiğimde merak ettiğim şeyleri sorarım falan filan diye diye erteledikçe erteledim. sonra bir gün okula giderken, metrobüste, tam da köprüden geçerken ibrahim kalın'ın tivitini gördüm. hocayı kaybetmiştik.
Sadece barış manço, duyar kasmıyorum, neredeyse tüm şarkılarını bilirim ve o hayattaykende onu dinlerdim. O bir sanatçı olmak dışında, uluslararası bir kültür ateşesi idi. Fransız sunucuya verdiği efsane ayar ve cevaplar nasıl bir vatansever olduğununda kanıtıdır. Yeni nesil bilmez.
Biz 7 den 77 ye ile büyüyen nesiliz. Çizgi film saatinde barış manço izlemeyi tercih edenlerdeniz.
Yeşilçam ın ayrı Bi ruhu var bende, ölüm haberi her aldığımda çok kötü olurum, genelde de eski repliklerine bakıp kendimi tutamam.
Ayşen Gruda için ağlamışımdır.
Tarık Akan, Halit Akçatepe... Çok güzellerdi çok... Kemal Sunal da yeri çok ayrıdır bende, Ahmet Kaya'nın da. Onlar vefat ederken ben çok küçüktüm ama bu diğerlerinin ölüm haberini aldığımda donakalmıştım. Özellikle hababam sınıfındakilerin ölümsüz olduğuna inandırmıştım kendimi. Ahmet Kaya da ölümsüzdür, şarkılarını hala çok dinliyorum, hepsine Allahtan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun insallah güzelim insanlar.