Küçükken akşamları köyde herkesin bir evde toplanmasına bayılırdım. Hele kışın herkes soba başında otururdu. Sobada çay kaynar, patates, kestane pişerdi. Sık sık elektrikler giderdi ve ben karanlıktan çok korkmama rağmen elektriklerin gitmesine bayılırdım. Sobanın ateşi tavana vururdu, hemen mumlar yakılırdı ve en sevdiğim kısım, herkes hikaye anlatmaya başlardı. Korkutucu hikayelerdi, gece korkup uyuyamazdım ama yine de her akşam elektriklerin gitmesini dilerdim. Sanırım en huzurlu hissettiğim anılarım o akşamkiler. Şömineden bahsedince birden zihnime doluverdiler.
dünyanın en en en güzel hissiyatıdır. dışarısı bütün soğukluğu ve kasvetiyle dururken siz şömine karşısında sıcacık ve güvende hissederek sadece şöminenin ışığıyla ve odunun çatırdamasıyla hayallere dalarsınız.