sosyolojinin ve sosyalizmin yaratıcısı güzel insan.
edit: sosyalizm in kurucusu marxtır. sosyolojiyi önemli kılanlardan biri de sosyalizm olduğundan, ikisini birleştirip söz konusu fikir adamına tanım yapmışımdır.*
Parıs te tanıştığı Engels sayesinde maddi sıkıntılarını azda olsa hafifleten ünlü düşünür. Yani yaşarken onun da kıymetini bilen olmamıştır.
Marx'ın felsefesinin dayanak noktası insanın doğası ve toplum içindeki yeridir. Hegelci diyalektiğin yardımıyla insan doğasının değişmezliği kavramını reddeder. Burada kastedilen insan doğası, fizyolojik ihtiyaçlar değil insanın toplum içinde yarattığı hareket ve davranış biçimidir. Bunu da "tarihsel süreç" ve "doğa" kavramlarını bir arada ele alarak yapar.
ömrünü adadığı komünizm ideali, hayatın şaşmaz pratiğiyle hergün giderek daha da yakıcı biçimde insanlığa kendini bir seçenek olarak sunmayı sürdürüyor. elbette bu da örgütlü mücadele veren komünistlerin kitlelere ulaşabilme ve onları dönüştürebilme yeteneğiyle paralel olarak gerçekleşebilecek.
komünizm, insanları bir katliama sürüklemiştir. zamanında komünizme büyük bir ilgi duymuştum. bunun nedeni ise insanlar arasında mutlak eşitlik olması gerektiğine inanmam ve materyalist düşünmemdi. hala öyle düşünürüm fakat artık komünizme güvenmiyorum. tarihi incelediğimde sadece insanları birbirine düşüren bir ideoloji olduğu anladım. komünizm, baskıcı bir ideolojidir ve başarılı olması imkansızdır. komünizmi kötülemiyorum, sadece gerçekleri anlatıyorum. neden başarıya ulaşamaz? çünkü para olmadan imkansızdır, ne yazık ki... sosyalizmi de komünizmi de hala çok severim, fakat çok üzülerek söylüyorum ki insanları mutlak eşit duruma getirmek mümkün değildir. buna çok üzülüyorum. ben, insanların eşit olmasını çok isterdim. dediğim gibi bunu isterdim ama bu mümkün değil, nitekim eşitlik özgürlük adalet candır.
''marx ın en önemli yanılgısı milliyetçiliğe yeterince önem vermemesiydi. ''bütün ülkelerin çalışan insanları, birleşin'' diyor, komünist bildirisi. ama şimdiye kadar gördüklerimizden anlıyoruz ki, işverenlerden çok yabancılardan tiksiniyor işçiler; 1914 de, birkaç işçi dışında marxçılar bile kendi kapitalist devletlerinin buyruklarına boyun eğdiler. zamanla beyaz ırktan işçiler milli sınıflara aldırmasalar bile sarı, kara ve kahverengi ırktan sahipleriyle kendilerini bir sayabilmeleri için çok daha uzun bir zaman geçmesi gerekecektir.''*
felsefenin dünyalaşmasından ve dünyanın felsefeleşmesinden söz etmiş, müşahhas hale gelmesi imkansız bir ham hayal için insanlığın huzurunu kaçırmış, dünyamızı ateşe atmış bir gavurdu..