yine beni hayal kırıklığına uğratmış çağan ırmak filmidir. ilk yarı oldukça sıkıcıdır, boşu boşuna anlamlar yükler sonuç tahmini yaparsınız, 2. yarıda ilk yarının anlamsızlığının nedeni verilir ve film durağan tempoyla biter.
--spoiler--
eleştirilerimi önce yazmam gerekirse, sanki kısa metrajlı filmi uzatmak için yan karakterler eklenmiş. umay hanımın büyük bir etkisi yok filmde, biz gizli aşkı kısa bir sahnede egemen'in atacağı bir bakışla anlayabilirdik, uzun salata ve kahve taşıma sahnelerine gerek kalmazdı. sokak çocukları olsun, ofisteki sekreter olsun hikayeyi uzatmak için kullanılmış zorlamalar gibi geldi bana.
beğendiklerim ise filmin 2. yarısında çağan ırmak'ın sizi gülseren yapması. yani iyi ki genç bir gülseren i izlemedik biz, kamera bize döndü ve o olduk. bunun dışında gülseren in annesinin çerçevesinin sus işareti yapması hoş bir ayrıntıydı bence. kadın gerçekten gerdi o sus işaretiyle. ve karakterler arası zıtlık yaşamak da hoştu, yani film boyunca gülseren e tahammül edemeyen benim başına gelenleri öğrendikten sonra sempati duymam, onunla ilgilenen kardeşini başta sevip sonra kızın başına gelenleri saklamalarında yardım ettiklerini öğrenince hayalkırıklığına uğramam v.b.. film sonundaki yemek sahnesi ve sonrası güzel olsa da bu bünye bir çağan ırmak filminden daha mutsuz çıktı.
--spoiler--
Çağan ırmak her ne kadar tarzından uzaklaşıp sanat filmi çekmeye çalışsa da, sinematografik görüntüler yakalamaya çabalasa da yine bolca kendisinden esintiler vardı. Bu adam romantizmli dramdan kurtulamıyor, fazla duygusal. *
Toplum içinde görünmeyen yüzlerin, karanlıkta kalmış ruhu yaralıların öyküsüne değinmiş olması sarsmış olsa da son sahnesindeki hüzünle kaplı buruk sevinç çok hoşuma gitti, kırık bi tebessümle izleyivermişim.
çağan ırmak'ın gerilim türündeki film projesi. kadroda derya alabora, meral çetinkaya, Erdem Akakçe gibi isimlerin olduğu belirtiliyor. ıssız adam'dam sonra başka bir fiyasko bekliyorum.
çağan ırmak'ın şahsına ait evinde amatör olarak "afili isim koymak fikrine sempati" beslediğine inanmaya başlamıyor değilim. hoş ben olsam aynen öyle yapardım. hatta bir sürü film ismi var bende ama ortada senaryo filan yok. hımm. sanırım bu işte bir kiremitçilik var. neyse.
karanlıktakiler filmi, hala yer yer abartılı tiradlar ve kopukluklar barındırmasına rağmen, Çağan ırmak'la barışmak için, ya da barışmak fikriyle barışmak için iyi bir fırsat. Hem küs kalmak iyi değil lan. zirzop bi dünya işte. Herkesten başyapıt beklemeye hacet yok. Spielberg ile kubrick bir mi? Ferhat güzel ile müslüm baba bir mi? Değil. herkesin yeri ayrı olsun. hem dün değil evvelsi gün, ki evvelsi gün kalıbını kullanmak için başında geçen bir olayı, olay günü ya da olayın ertesindeki gün anlatmayıp, tee 2. günü bekleyen bir strüktürüm var benim, ferhat güzel'i gördüm canlı canlı kanlı kanlı. Katma değer bir adam gerçekten. seviyom hakikaten. zevzeye zevzeye göl oldu, iyi mi?
çağan ırmak külliyatının en başarılısı. babam ve oğlum 'un genel kabul görmüş üstün halini(popüler ve başarılı bir sinema örneği) dahi karanlıktakiler'in kendi halinde olması gerektiği gibi olan özgün tavrına değişmem. göz ardı edilmiş, arada kalmış bir yakın dönem filmi. çağan ırmak'ın tribünlere oynamadığı psikolojik faktörlerle zenginleştirilmiş altyapısıyla farklılaşan meral çetinkaya 'nın oynamadığı yardığı bir film karanlıktakiler.oyunculuk dersi falan almak için para vermeye gerek yok. sakince bi soluklanıp izleyin. sonra oyunculuğu takdir edin. öyle yani. meral çetinkaya farkı kesinlikle görülmeye değer!
filme binaen uzun uzadıya yazarım ama gerek yok. bir betimleyiş her şeyi anlatıyor. ''arada kalmışlık''... çıkış yolu bulamamak! buram buram varlığını hissettiren kısır döngüye selam çakıyor film. bu da köküne kadar filmi büyütüyor. üzerine derya alabora ve erdem akakçe 'nin hatırı sayılır oyunculuğuna meral çetinkaya'nın kendisini aşmasını ekleyince özgün bir senaryoyla da yapıt kotarılınca ortaya bu tadından yenmez eser çıkıvermiş.
çağan ırmak'ı her koşulda eleştirmekten geri adım atmam. fakat bu filmi -sadece bu yapıtı- bile boş bir yönetmen olmadığını göstermekte ona karşı sakin davranmama yol açmakta. belki bir karanlıktakiler ayarında bir şey daha yapıverir, kimbilir?
edit: ritmik uyuz ne demişti çağan ırmak hakkında: ağdası fazla derinliği az filmler yapıyor! işte karanlıktakiler tam manasıyla tam tersi. ağdası az, derinliği fazla! budur!
cuk diye oturmuş ve aklımda yer etmiş tabire dair, ritmik uyuz'a teşekkürü borç bilirim.
filmde egemen'in nöbet devraldığı elemanın yaptığı ot tanımı gibi etki bırakan film. ne diyordu o amca "önce gülersin, sonra cesaretlenirsin sonra unutursun. aslında hiçbirşeyi unutmamışsındır." filmde hokkabaz filmini ilk izlerken bünyede meydana gelen "ne zaman espri olacak lan, hadi lan" benzeri duygularla filmi izleyecek arkadaşlara hitap edecek bişey yok. "durum komedisi" olarak özetleyebileceğimiz hallerde insanı gülümseten ve egemen'in annesinin geriye dönüşünde insanı hüzünlendiren bölümleri var. bazı noktalar muallakta kalmış olsa da ıssız adam'dan daha başarılı tutuculağa sahip ırmak'ın bu filmi. annesi ve onunla beraber yaşamak zorunda kalan egemen'in (annesi evden çıkamıyor), annesinin psikolojik bunalımının sebebini anlatması ve egemen'in annesini evden çıkarmasıyla sonlanan bir film olmuş. velhasılıkelam çok vakti olanlar ve büyük beklentilerle sinemaya gitmeyen arkadaşlar için ideal bir film.
filmi izleyip bitirdiğimde vay anası çağan ırmak bu sefer de yapmış dedim kendi kendime hemde diğerlerinden çok farklı. bir filmin ticari kaygı için yapılmaması ve her kesimden insana hitap etmesi için saçma sapan konular ve sahnelerin olmaması gerçekten çok güzel. filmi yönetmenini bilmeden izlesem zaten başka kimse olamaz çağan ırmak derdim. bu filme gitmeden önce, herkes kendinden bir parça bulmaya değil bir sanat filmi göreceğim diye giderse bir filmden alınabilecek en büyük tatmin alınabilir.