bugün
- icardi190511
- anın görüntüsü11
- artık yazmayacağım8
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri16
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi14
- albay kemal13
- jose mourinho53
- erkekler ne işe yarar8
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- magicovento22
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- arda güler10
- insanı zengin hissettiren şeyler8
- nihavend longa20
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı13
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz10
- uzun entry giren erkek12
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün11
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız12
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu16
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- dinci zekası8
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak17
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
etkisi, ölsek bile devam eden yaralardır.
duyguların örselenmesiyle ruha açılmış yaralardır.
kabuk bağlar,ara ara kanar ama asla kapanmaz.
kabuk bağlar,ara ara kanar ama asla kapanmaz.
yüreklere kazınıp ölene kadar insanla beraber giden acıdır.
yoktur. iz bırakanlar vardır.
yaban domuzunun dişiyle açılan derin yaralar da bu gruba girebilir. kolay kolay kapanmazmış duyduğuma göre.
Kadıköy Acil'den Hemsta'nın fuat ergine attığı dissi hatırlattı bana . kendisi şöyle der ;
MotoŞoŞempanzer karı pazarlar
suvariler atları sırtında taŞırken azınca bozar
kan ilk sokunca çıkar senin kancıĞın yalar fu.k yutar
Hemsta s.ker atar atardamardan taktımı yırtıp parçalar
saĞ bırakmaz evini bombalar
Bülent Ersoy'un elini öpen t.ŞaĞımı yalar
açıldımı aralar (bkz: kapanmaz yaralar)
Amerika deĞil burası yok niggalar
istanbul oĞlum her yerde bir adam
her attıĞın adımdan da haberdar...
MotoŞoŞempanzer karı pazarlar
suvariler atları sırtında taŞırken azınca bozar
kan ilk sokunca çıkar senin kancıĞın yalar fu.k yutar
Hemsta s.ker atar atardamardan taktımı yırtıp parçalar
saĞ bırakmaz evini bombalar
Bülent Ersoy'un elini öpen t.ŞaĞımı yalar
açıldımı aralar (bkz: kapanmaz yaralar)
Amerika deĞil burası yok niggalar
istanbul oĞlum her yerde bir adam
her attıĞın adımdan da haberdar...
başarısız intihar girişimlerimin birinin arefesinde görmüştüm seni. park lambasına kravatımla kendimi asmayı başaramazken, karanlık bir köşeden ağlama sesin geliyordu.
bir bebek sesi gibiydi. hiç kimseyi üzmeyecek kadar naif, hiç kimsenin duyamayacağı kadar hassastı. yaklaştım yanına. acıyan boynumu sol elimle ovup, az önce kendimi asamadığım için kendime kızgınlığım tavan yapmışken, bu başarısızlıklarla nereye kadar gideceğimi bilemeden, oturdum yanına.
hıçkırıklarına ara veremiyordun. ağladıkça ağlıyor, başkalarının duyabileceği bir desibele çıkarıyordun ses tonunu. bir anlık gafletle, yanına oturup, yüzünü gizleyen saçlarını kulağının arkasına attım. işte o an, beni göğsümden itip, bağırdın:
"defol serseriiiii!"
nasıl da anladın defolu olduğumu. gecenin karanlığında yankılandı sesin. birileri balkonlardan, pencerelerden sarkıp, bulunduğumuz köşeye bakmadan susturmalıydım seni. omuzlarından yakalayıp, gözlerinin en dibine baktım. geleceğimi gördüm işte o an. hayatımın gerisinin o geceden sonra başlayacağını. hayatımın öncesinin olmadığını. hayatımın hayat olması gerektiğini, işte o an anladım.
baş parmaklarım ile gözyaşlarını silip, kafanı göğsüme yaslamanı sağladım. hıçkırıkların devam ediyordu. neye bu kadar kızgındın, bilmiyorum. bir anda kendini geri çekip, ağlaya ağlaya anlatmaya başladın.
anlattıkça açıldın. açıldıkça anlattın. arada bir, elinle bana vurup, "anlatsana" dedin, "en güzel hikayeni."
yutkundum. nefesim kesildi. hayatım boyunca her yerde anlatacağım o muhteşem hikayenin şimdi başladığını söyleseydim sana, inanacak mıydın? sanmıyorum. sustum. suskunluklarım bağırışım oldu. gecenin karanlığında yankılandı. yorulduk. yoruldun. gece ilerliyordu. zaman, geleceğe düşüyordu. iki adım ötedeki tekel bayiine koşup şarap getirdim. bize içtik. bir sen çekiyordun şarap şişesinden. bir de ben.
arada bir, soruyordun, "seni nereden tanıyorum?" diye. tanımıyordun beni. ilk kez görüyordun. fakat, ben seni tanıyordum. acılarından. onun içindir ki ilk önce yaralarımız denkleşmişti seninle. daha sonra anılarımız. en nihayetinde de dudaklarımız.
içtik kana kana aşk şarabından. günahtı tüm güzellikler. tanrı'ya kafa tuttuk. güldük. kahkahalarla. veda vakti geldi. kalktık. aynı anda. uzun siyah pardesünün arkasını silmene yardımcı olurken ben, sol elime bilerek vurdun. göz göze geldik. gülüyordun.
8 adım attık yan yana. saydım. karşı kaldırımdaki ticari taksiye bindirip, geceye emanet edecektim seni.
ilk önce sola baktım. solağım ben. sonra sağa. sen de bana bakıyordun. sağdaydım ben. sola baktığın an, uçurdu bedenini, bir yük kamyonu. alıp götürdü seni benden.
gerçek olamayacak kadar ütopik olan seni, aldı götürdü.
kaldım öylece.
hikayelerim, o geceden beri piç!
ve ben hala susuyorum.
çünkü; anlatacak bir şeyim yok!
bir bebek sesi gibiydi. hiç kimseyi üzmeyecek kadar naif, hiç kimsenin duyamayacağı kadar hassastı. yaklaştım yanına. acıyan boynumu sol elimle ovup, az önce kendimi asamadığım için kendime kızgınlığım tavan yapmışken, bu başarısızlıklarla nereye kadar gideceğimi bilemeden, oturdum yanına.
hıçkırıklarına ara veremiyordun. ağladıkça ağlıyor, başkalarının duyabileceği bir desibele çıkarıyordun ses tonunu. bir anlık gafletle, yanına oturup, yüzünü gizleyen saçlarını kulağının arkasına attım. işte o an, beni göğsümden itip, bağırdın:
"defol serseriiiii!"
nasıl da anladın defolu olduğumu. gecenin karanlığında yankılandı sesin. birileri balkonlardan, pencerelerden sarkıp, bulunduğumuz köşeye bakmadan susturmalıydım seni. omuzlarından yakalayıp, gözlerinin en dibine baktım. geleceğimi gördüm işte o an. hayatımın gerisinin o geceden sonra başlayacağını. hayatımın öncesinin olmadığını. hayatımın hayat olması gerektiğini, işte o an anladım.
baş parmaklarım ile gözyaşlarını silip, kafanı göğsüme yaslamanı sağladım. hıçkırıkların devam ediyordu. neye bu kadar kızgındın, bilmiyorum. bir anda kendini geri çekip, ağlaya ağlaya anlatmaya başladın.
anlattıkça açıldın. açıldıkça anlattın. arada bir, elinle bana vurup, "anlatsana" dedin, "en güzel hikayeni."
yutkundum. nefesim kesildi. hayatım boyunca her yerde anlatacağım o muhteşem hikayenin şimdi başladığını söyleseydim sana, inanacak mıydın? sanmıyorum. sustum. suskunluklarım bağırışım oldu. gecenin karanlığında yankılandı. yorulduk. yoruldun. gece ilerliyordu. zaman, geleceğe düşüyordu. iki adım ötedeki tekel bayiine koşup şarap getirdim. bize içtik. bir sen çekiyordun şarap şişesinden. bir de ben.
arada bir, soruyordun, "seni nereden tanıyorum?" diye. tanımıyordun beni. ilk kez görüyordun. fakat, ben seni tanıyordum. acılarından. onun içindir ki ilk önce yaralarımız denkleşmişti seninle. daha sonra anılarımız. en nihayetinde de dudaklarımız.
içtik kana kana aşk şarabından. günahtı tüm güzellikler. tanrı'ya kafa tuttuk. güldük. kahkahalarla. veda vakti geldi. kalktık. aynı anda. uzun siyah pardesünün arkasını silmene yardımcı olurken ben, sol elime bilerek vurdun. göz göze geldik. gülüyordun.
8 adım attık yan yana. saydım. karşı kaldırımdaki ticari taksiye bindirip, geceye emanet edecektim seni.
ilk önce sola baktım. solağım ben. sonra sağa. sen de bana bakıyordun. sağdaydım ben. sola baktığın an, uçurdu bedenini, bir yük kamyonu. alıp götürdü seni benden.
gerçek olamayacak kadar ütopik olan seni, aldı götürdü.
kaldım öylece.
hikayelerim, o geceden beri piç!
ve ben hala susuyorum.
çünkü; anlatacak bir şeyim yok!
yeri doldurulamaz organlar buna sebep olabilir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar