uyandırmayandır. çok içince mi böyle oluyor, bende mi var bir sakatlık bilmiyorum ama üç vize dönemidir çok fena taklaya geldim, enerji menerji verdiği yok.
bana göre sevginin işaretidir. çunku evime ne zaman sevdıgım, agırlamaktan zevk duydugum biri gelsın hemen koşar şooyle okkalı bol kopuklu bı kahve yaparım. 'yok ıstemem' falan mı dedı? duymam bile! ben sevgımı katıp yaptıysam o da adam olup, ınsan olup ıcecek lan o kahveyı. bitti!
günde 51 bardağa çıktığında zehirleyip ölüme götürebilendir (bkz: honore de balzac). kültürlerdeyse bir içecek olmaktan çok daha öte muhabbet etmek,bir araya gelmek demektir. kokusu ve tatlıyla uyumu bakımından düşünüldüğünde bu muhabbetlerin olmazsa olmazıdır.
benim için sigarayla özdeşleşmiş olan bu yüzden eve geldiğimden beri elimin bir türlü gitmediği, gidemediği, resmen yoksunluk çektiğim, sudan sonra vazgeçilmez olan efsane içecek.
okul günleri yardımıma koşan tek şey heralde. aslında teknik olarak koşmuyor ama, neyse. kafein nihayetinde, uykumu açıyor sonuçta. çok severim, tevechünüz.
Gün yetmedi taştıkça taşan neşemize,
imrendi o gün kahvede kim varsa bize,
"dostlarla" dedim, sohbetimiz bal gibidir,
ey kahveci, gel katma şeker kahvemize.
beşir ayvazoğlu
suudi arabistan'daki kanunlara göre erkek eşinden kahve istediğinde kadın kahve yapmayı reddederse erkek haklı bulunuyor ve kadından boşanma isteği kabul ediliyormuş.
kahvenin öyle büyük hatrı var işte siz anlayın.
kaynak götüm değil elbet bütün dünya dergisinde okudum.