Dudaklarında haramı
özledim
Ellerinde sevabı
özledim,
Sorma bana 'beni
özledin mi?' diye
Özledim ulan,özledim!"
dizelerinin sahibi hayranı olduğum şair, 20 aralık perşembe günü dumlupınar üniversitesi'ndeki söylesişine gidemedim ona yanarım, kıyısızlar kitabı çıktı, en yakın zamanda satın alacağım inşallah.
Hiç kimse kalmadı bu şehirde senin kadar,
Ve Hiç kimse yaşamadı içimde senin yaşadığın kadar ,
Gelmeyişinin bilmem kaçıncı günü,
Parklar yalnız olmalı bugün,
Salıncaklar küs, hiçbir balon,
Gökyüzünde uçacak kadar sağlam kalmadı
Bu şehirde
Sen gittin gideli çocuklar kimsesizlikten çürümüş elleriyle
Silik bir geçmişi taşıyorlar kentin kirli sağnaklarına
Kısacık tarihlerine sığdırdıkları düşlerini kaptırmamak için
Düzenbaz bir sevgi satıcısına ölüm sıçratarak
Geçiyorlar aydınlık caddelerden
Aşk can çekişiyor zaman ölümü okuyor
ve ben inatla seviyorum seni..
...Kalmaya bir neden bulamadığımdan değil, gitmeye esaslı sebeplerim olduğu için gidiyorum sevgili. Bu yüzden dönmemi bekleme benden. Zaten o dönüş de gerçekçi olmaz; bir daha gitmeyeceğime olan inancı da beraberinde getirmedikçe...
Kimse aradığını bulamadı aşkta. Ya, yarım kaldık ikimize, ya fazla geldik birimize. aşık olmak istediklerimizle aşık olduklarımız birbirini tutmadı. Kimimiz olanla yetindi, kimimiz yetinemedi kendi yalnızlığıyla bile... Biraz da cesaretti aslında aşk. Gözünü budaktan sakınmamaktı. Ve kabullenmekti olanı da, olmayacak olanı da...
Ne ben gururumu çiğneyebildim, ne sen "Pişmanım" diyebildin. Şimdi bana yüreğinin kapılarını ardına kadar açsan ne çıkar; senin arka bahçeni biliyorum ben.
iki üç kitabı bende olan ama bi bok anlamadığım yazar. kulağa hoş gelen kelimeleri kafasına göre sloganımsı yanyana getirip yazdığı şiirleri var. sobayı attık aq duruyo kitaplar.
Sabah uyanmak istemeyeceksin ilk günler, yemek
yiyemeyeceksin, boğazına ayrılık takıldı çünkü.
Günde milyon kez telefonuna bakacaksın, boş bir
cümle bekleyeceksin, hatta herhangi bir dilde
olması bile gerekmeyen. Affetmeyeceğim onu
derken affedeceksin bir daha.. intihar düşünceni rehin alacak, intiharsız gülüşün
olmayacak.. En çok ellerini mi kokusunu mu
özlediğini bilemeyeceksin hiç. Sokakta gördüğün
herkesi ona benzeteceksin. Kopuk anların olacak
hayattan, kimi neyi düşündüğünü bilmediğin.. Herkes sana bir sır verirmiş gibi bir gün onu
unutacağını söyleyecek. Korkacaksın, kızacaksın,
küseceksin hepsine. Daha isyankar olacaksın, daha
asi, her şeye üzüleceksin; sokakta kalan çocukları,
açlıktan ölen insanları sanki ilk kez fark ediyormuş
gibi, içine oturacak her kaybediş.. Sonra acına alışacaksın, seveceksin acını; ondan
kalan tek gerçekliğe sarılacaksın. Öğreneceksin
diğer insanlar gibi yaşamayı. Herkes öğrenir çünkü,
herkes gizler acısını; bileceksin.. Uyumadan önce
her gece saçlarını öptüğün anı hatırlayacaksın.
Gözyaşların birikecek boğazına, yutkunamayacaksın ama şair isen; hiç
ağlamayacaksın.. Buluştuğunuz yerlere gitmek tesellin olacak,
gitmediğinde canın acıyacak, gittiğinde
kanayacaksın. Nedensiz sevmeye başlayacaksın
sevdiği her şeyi. Nedensiz nefret edeceksin onu
üzen her şeyden. Umutsuzluk dolduracaksın ceplerine, taşacak.. Ve
sana bir sır da ben vereyim mi? Onu hiç
unutamayacaksın.. O mu? O bazen pişman olacak,
sende bıraktıklarına üzülecek, ağlayacak belki
bazen.. Seni hatırlayacak ara sıra, imlasız depresyonlar
yaşayacak kağıtlara. Eli telefona gidecek
istemeden.. Ama seni bir daha hiç sevemeyecek,
daha önce sevmediği gibi..
"Adı yalnızca aşktı bu yangının...
Üç harfte bir ömür heba olacaktı...
Üç harfte bin hiçlik...
Üç harfte bin terk...
Adı sendi...
Ve gitmeseydin "biz" olacaktı.