kafir

entry144 galeri11
    109.
  1. Kâfir olmak için ilk önce Allah'a, onun indirdiği kitaplara, yolladığı elçilere inanmak kabul etmek ve iman ettik demen lazım.
    iman edeceksiniz ve bu imanı işinize geldiği gibi cebinizi doldurmak için cüzdanınız, makam, mevki, çıkar için kullanıp Allah böyle istedi böyle diyor diyeceksiniz.
    Dini bir inanç Allah kelamı kul ile Allah arasında aracısız bir konumdan çıkarıp Ali Veli selamı diye aracılar koyup insanları Allah'ın kelâmı ile kandırarak yönlendirecek kendinize dokunulmaz Kutsal bir konum yaratacaksınız.

    Yani; ateist deist Mecusi Hıristiyan yahudi budist vb başka inanç-inançsızlık içinde olmanız islâm dinine değil de başka bir dine inanmanız veya hiç bir dine inanmamanız sizi kâfir yapmaz.

    Örn: peygamberin büyük kızı Zeynep ebü'l as ile evlidir.
    Hz. Muhammed'e peygamberlik gelip, peygamberimiz de islam dinini tebliğ edince peygamberimizin kızı Zeynep islâm dinini kabul etmiş ama kocası ebü'l as kabul etmemişti.
    Ne oldu dersiniz?
    Hiç.
    Peygamberimizin kızı islam dinini kabul etmeyen kocası ile yaşamaya devam etti.
    Peygamber efendimiz Mekke'den Medine'ye hicret ederken kızı Zeynep ile gitmek yanında götürmek istedi.
    Kızı kabul etmedi, kocası yanında Mekke'de kaldı.

    Daha da garip olan peygamber efendimizin damadı ebü'l as Mekke'de toplanan ve Medine'ye Müslümanlar'a karşı savaşmak için kurulan orduya katılıp Medine'de peygamber efendimize karşı bedir savaşında çarpıştı esir düştü.

    Mekke'de olan peygamber efendimizin kızı Zeynep peygamber efendimizin eşi-annesinin evlendiğinde düğün hediyesi olarak verdiği kolyeyi kocasını serbest bırakması için fidye olarak babasına (peygambere) yolladı.
    Peygamber efendimiz buna duygulanıp ağladı.

    Diğer kızları (peygamberimizin) Rukiye ve Ümmü Gülsüm kimle evlendi biliyor musunuz?
    Ebu leheb'in oğulları ile.
    Hani şu Allah'ın lanet ederek kızdığı adına Tebbet suresi (lanet beddua anlamında kurusun demek) indirdiği insanın oğullarına.
    Ne mi oldu?
    Oğulları da islam dinine inanmadığı için ve peygamberin yolundan dönmeyeceğini anladığı için peygambere kızıp Ebu leheb'in oğulları peygamberin kızlarını babalarının evine yollamışlar senin kızın da alınmaz senin yolundan da gidilmez sana selam bile verilmez demişler.

    Ne peygamberimiz ne kızları ne evlilikleri için yaşanan bu durumlar için bir tane bunlara kızını verme veya boşa ya da evlilikleri geçersiz diye bir tane ayet yoktur.
    Neden?
    Çünkü; bunlar kâfir değildi.
    ilk girişte kâfir olmak için ne olması gerekene bakarsanız anlarsınız.

    Bu sırada peygamber sünneti diye ortaya çıkan şu an TV ekranlarından din anlatan insanlara sorun.
    Ben ateistim veya islam dinine inanmıyorum ya da başka dinden oluyorum. Müslüman bir kızla-erkek ile evlenebilir miyim diye sorun.
    0 ...
  2. 108.
  3. gerçeği örten, saklayan; nankör.
    2 ...
  4. 107.
  5. kafir kimsenin anlamadığı özellikle islam dünyasının anlamadığı bir kelimedir. onlar sanıyor ki kafir'den kasıt deistler allah'a inanmayanlar hristiyanlar filan.net söylüyorum kafirin kelime manası arapça gerçeği reddeden sistemli bir şekilde manipule eden kişiye denir. yani şu tv'de gördüğünüzveya sosyal medyadaki troller vs birilerinin çıkarına gerçeği manupile eden alçaklara deniyor veya türevleri sosyal medyada daihil veya gerçek hayat.. hristiyanlara yahudilere ehli kitap deniyor kafir değil. kafir bambaşka bir tanımdır. sözde müslüman alemi elbette bu tanımı kavrayacak kadar aydınlık seviyesinde değildir. adamlar daha düşünmekten korkuyor kafir'in kelime manasını nasıl anlayacak. bakın buraya bunu yazıyorum isteyen inanır isteyen reddeder. reddeden kendilerine reddeder. bugün sözde müslümanların şunu diyen kafir olur mu namaz kılmayan kafir olur mu gibi tanımları ne kadar komik değil mi?
    eğer kafir'in kelime manasını şuan öğrendiğinde tüylerin diken diken olmadıysa zaten olaıy kavrayamamışsın demektir. yani özetle şu harbiden bizi fena kandırdılar en başta en önemli tanım olan kafir'in anlamını bizden gizlediler. "gerçeği gizleyen" yerine hristiyan ve yahudilere atfettiler. sonu. felaket!
    2 ...
  6. 106.
  7. Allah'ın varlığına inanmayanlardır. Bugünkü ateist tayfası bu guruptandır.
    Birde Allah'ın varlığına inandığı halde hükmünü (şeriatını) inkâr edenler vardır onlarada müşrik denir. Bu guruba bazı namaz kılan,oruç tutan,zekât veren,hacca giden günahlardan kaçan bir kısım godoşlarda girer. Allah'ın nizamı dışında bir nizamı kabul edenler bu guruptandır. ismi ne olursa olsun.
    Bunların hükmü kâfirler gibidir.dedeleri Ebu cehil'dir.
    1 ...
  8. 106.
  9. islama göre dinsiz kişi kime göre neye göre dinsiz.
    0 ...
  10. 105.
  11. 104.
  12. 103.
  13. osmanli zamani bir kisiyi isinden etmek, canini almak icin uygulanacak en kolay bahane. vay bu kafir deyip kac kisinin hakki yenmis, kac masumun canina kast edilmistir yuzyillardir.
    0 ...
  14. 102.
  15. kelime manası olarak, gerçeğin üzerini örten manasına gelen arapça kökenli bir kelimedir. daha bu gün de şunu görüp şaşırmama neden olan kelime. lokasyon south carolina;

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1911726/+
    0 ...
  16. 101.
  17. 100.
  18. Kafir: Küfür üzere olan.
    Küfür: örtmek gizlemek, saklamak, inkâr, reddetmek, yok saymak, görmezlikten gelmek, rabbı kabul etmemek.

    --spoiler--
    Küfr / Kâfir

    Küfür, lügatte nimeti örtmek manasına gelir. Kâfire, nimeti inkâr ettiği ve onu örttüğü için "kâfir" denilmiştir. Tohumu toprağa gömene ve geceye kâfir denilmesi de bu kabildendir. "Ziraatçıların da hoşuna giden bitkisi gibi"[248] mealindeki âyette de kelimesi bu manada kullanıl­mıştır. Gece de, karanlığı ile herşeyi örttüğü için "kâfir" diye isimlendirilmiştir.

    Küfr, "kef'in zammıyla "küfrân" gibi nimeti örtmek yani nankörlüktür. Bunun aslı da "kef'in üstünü ile "kefir"dir. Mutlaka örtmek demektir. Üstün ile olan bu manadadır.

    Tohum eken ziraatçiye, gece­ye "kâfir", meyve tomurcuğuna "kâfur", kalça etlerine "kâfire" denilmiştir. Bu durumda fetha ile "kefr", genel anlamda mutlak örtmek, zamme ile "küfr" ise özel anlamda nimeti örtmektir.

    Dinde küfür ise, imanın zıddıdır, imansızlık demektir. Bir kimsenin iman, şanından olduğu halde, iman etmemesidir. Öyle ki; yalanlama ve inkara, tasdiki terk etmeyi, bir zorlama ve engel ol­madığı halde dil ile ikrarı terk et­meyi de içine alır.

    imandaki tasdik gibi küfür de, tekzib de, kalbî, kavlî veya fi­ilî olur. Kalp ile yalanlama nasıl küfür ise, zorlama olmaksızın sözlü yalanlama da öyledir. Fiilî yalanlama da böyledir. iman edil­mesi arzu edilen mukaddes şeyle­re fiilen hakaret ve alay etmek, küçümsemek ve hafife almak, bunları bozmaya çalışmak en çir­kin küfürdür.

    Kur'ân'da türevleriyle birlikte yaklaşık 524 âyette zikredilen bu kelimenin kökü, ke-fe-re’dir. "Kefere" ise "bir şeyi örtmek" demektir. Bu anlamıyla çiftçi tohumu toprağa atıp onun üzerini örttüğü için, ona "kafir" denir. Bunun gibi kılıcını örten kınına, karanlığı örten geceye ve meyveyi örten çiçek tomurcuklarına da, içlerinde meyveyi gizlediklerinden dolayı 'kâfir' denmiştir.[249]

    Cahiliye döneminde ise lügat manasına uygun olarak kullanılmıştır. Nitekim o dönemin şairlerinden Lebîd şöyle der:

    "Onun sırtındaki, kendi rengine uymayan, renkli çizgiye, bulutların yıldızları örtmüş olduğu bir gecede yağmur taneleri, aralıksız olarak dökülür."[250] islâm ıstılahında ise küfür, Allah'ın nimetlerini ve O'nun birliğine delâlet eden âyetlerini inkâr etme, görmez­likten gelme demektir. Zira, her akıl sahibinin anlayabildiği; peygamberlerin gönderilmesinden tutun da, Allah'ın birliğine ve O'nun ortağı olmadığına delâlet eden bütün delillere, âyetlere inanmayıp ve böylelikle de adeta Allah'ın nimet­lerinin üzerini örtüp, görmezlikten gelene Kur'ân'da "kâfir" demiştir.[251]

    Bu itibarla "küfür" kelimesinin dini anlamıyla lügat anlamı arasındaki ilişki şöyle izah edilebilir: Münkir (inkâr eden) veya inkarcı, dinde iman edilmesi gereken hakikatlerden birisini veya Allah'ın kulları üzerinde gerekli gördüğü emir ve yasakların tümünü inkar edendir. işte bu durumda kişi, inkâr ettiği iman gerçeklerini kendisine belleten ve gösteren ikna edici delilleri ve burhanları örtmektedir. Ayrıca o kişi, itaatta Allah'ın hakkını da görmezlikten gelmektedir.[252]

    Netice olarak, maddi manada örtmek ve gizlemek anlamında kullanılan küfür kelimesi, Kur'ân'da maddi alandaki anlamı baki kalmak kaydıyla, manevi alana taşınmış ve bu alanda örtmek ve gizlemek anlamını ifade eder hale gelmiştir. Hatta diyebiliriz ki, Kur'ân'da bu ikinci anlam, temel anlam niteliğine kavuşturulmuştur.[253] Allah'ın bahşetmiş olduğu nimetlere karşı teşekkürünü açığa vurmayan ve onlara karşı nankörlük eden kişiye kâfir denmiştir. Diğer bir ifade ile sanki o, kendisine sunulan delilleri yeterli görmeyerek kabul etmemiş, bu hareketiyle adeta, onların üzerini örtmüştür.[254] Bu mana, câhiliye döneminde bilinmemiştir. islâm bu manayı kazandırmıştır diyebiliriz.

    Küfr, dört manada tefsir edilir:

    1. Allah'ın tevhidine küfr etmek, O'nu in­kar etmek.

    "Gerçekten o küfr edenleri (Allah'ın tevhidini/bir ve tek ilah olduğunu inkâr edenleri) uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir: imân etmezler." [255]

    "Küfr edip (Allah'ın tevhidini inkâr edip) Allah yolundan alıkoyanlar..." [256]

    2. Hüccetin/delilin inkârı.

    "O tanıdıkları kendilerine gelince, ona küfr ettiler (onlar onu tanıdılar, fakat onu inkâr ettiler)." [257]

    "Yoluna gücü yetenlerin Beyt'i (Kabe'yi) haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Artık kim küfr ederse (Ehl-i Kitap'tan olsun, diğer dîn müntesiblerinden olsun kim Allah'ın Beyt-i Haram'ını haccetmeyi inkâr edip haccın farziyyetini reddederse), şüphesiz ki Allah âlemlerden (Ehl-i Kitap'tan ve onla­rın gayrısından) ganidir." [258]

    3. Küfrân-ı nimet/nankörlük.

    "Bana şükr edin, Bana küfr (nimetime küfr/nankörlük) etmeyin!" [259]

    "(Süleyman dedi ki): "Şükr mü edeceğim, yoksa küfr (nimete küfr/nankörlük) mü edeceğim di­ye beni sınaması içindir." [260]

    "Allah'a şükret diye; ve her kim şükr ederse, kendi le­hine etmiş olur; her kim de küfr (nimete küfr/ nankörlük) ederse, doğrusu Allah ganidir, hamîdtir." [261]

    "(Fir'avn, Musa'ya dedi ki): "O yaptığın fiili yaptın, o halde sen o kâfirlerdensin (yani, nankörlerdensin -ki bununla, o'nu küçükken büyüttüğünü ve o'na iyilik yaptığını, buna karşılık Musa'nın nankörlük ettiğini kaydetmektedir)." [262]

    4. Beri/uzak olmak, uzaklaşmak.

    "(ibrahim, babasına ve kavmine dedi ki): "Biz size küfr ettik (sizden teberri ettik/uzaklaştık); bizimle sizin aranızda ebedî olarak düşmanlık başla­dı." [263]

    "So a, Kıyamet Günü kiminiz kiminize küfr edecek (uzak olduğunu ilan ede­cek)." [264]

    "(iblis kendisine itaat edenlere diyecek ki): "Ben sizin bundan evvel beni, (itaatte Allah'a) şirk koşmanıza da küfr etmiştim" (yani, uzak olduğumu bildirmiştim)." [265]

    https://meal.ihya.org/kur...-terimler/kufr-kafir.html
    --spoiler--
    3 ...
  19. 99.
  20. Hakikati örten, hakikati pelerinlerle sarmalayan kişi. Güçlü tanrı inancı olup dindar olan kişilerden çıkar. Kur'an perspektifinden bakınca, kafir'in dinsiz inançsız olduğunu söylemek, eksik okuma sınıfına girer. Kafir ve müşrik'i birbirinden ayıran yegane şey: ılımlılık ve dinsel bakıştır. Ayıran şey ise güç ve sosyolojik aidiyettir.
    1 ...
  21. 98.
  22. karar mercii sen misin insanları ayrıştırıyosun?
    bazen düsünüyorum, sen ve senin gibilerin dini müslümanlıksa benim dinim ne?
    her türlü fışkıyı yersiniz başınız sıkıştığında allah din kitap
    yok öyle bi müslümanlık.
    1 ...
  23. 97.
  24. Seçiyorum, zihniyette sorun var.

    Tdk'ya göre kafir neymiş bir bakalım:

    1. isim, Tanrı'nın varlığını ve birliğini inkâr eden kimse
    2. ünlem Sevilen birine takılmak, sitem etmek için kullanılan bir seslenme sözü
    3. Acımasız, zalim kimse
    4. Genellikle Müslüman olmayanlara verilen ad.

    Etimolojik olarka kafir kelimesinin
    anlamı nedir?

    Küfür kelimesi ile aynı kökten türemiştir. (kfr)

    كفر 1. örttü, kararttı, 2. kendisine yapılan bir iyiliği inkâr etti, nimeti yalanladı.

    Bana göre ise kelime, tamamen islamik olarak türtilmiş, ötekileştirici, bütünleştirmeden uzak, aşağılayıcı bir kelimedir.

    Tıpkı gavur gibi, ecnebi gibi...

    Evet güzel kardeşim, oruç tutmam, kurban kesmem ama inan Müslümanım diyen Pek çok insandan daha merhametliyim, çevreme daha çok hayrım dokunur.

    Okumaya üşenenler için: herkes işine baksın.
    6 ...
  25. 94.
  26. Allah düşmanı.

    Ama Allah onun boynuna tasmayı geçirecek ve burnunu damgalayacaktır. Beklesinler.
    0 ...
  27. 93.
  28. inkarcı, şirk koşan, münafık, firavun için genel bir isimdir.
    0 ...
  29. 98.
  30. Sözlükte bol bol var
    Edit görüşü bana ne varsa var.
    1 ...
  31. 97.
  32. Delikanlı kafirlere hasret kaldık.

    Şimdilerde adam kuran-ı kerim'e tabii olmuyor,tutup kuran meali yazıyor ve bu en çok satılan meal oluyor.
    1 ...
  33. 92.
  34. islam'dan başka dinlere inananlara söylendiği kadar, bir diğer ve mühim anlamı da allah, din, kitap ve peygamber karşıtlığı ve reddiyeciliğidir. şimdilerin "ateizm" takılan neslin çok öncesinden beri bizler bu sınıfa dahiliz.

    müslüman bize "niye kafirsin?" derse "aç kuran'ı oku; allah'ın bizi belli bir amaç için, yani senin dininle kıyamete kadar uğraşalım diye özel olarak yaratmış, hesabını allah'ına sor" deriz.

    müslüman "hep bu evrim teorisi..." derse "aç kuran'ı oku; allah'ın bizi daha ortada hazreti darwin falan yokken, amerika ve hatta batı medeniyeti hayal bile edilemezken, taaa en başta yaratmış; senin dininle uğraşmak için evrim teorisine, batıya, kuzeye vesaireye ihtiyacımız yok" deriz.

    bu nedenle müslüman kafirin varlığını, yani allah'ının bu ezeli planını yok sayar, dini ile uğraşana "ateist" diyerek yabancılaştırmaya çalışır. böylece aslında kendi dininin kendisine verdiği görevden yırttım zanneder. bugün kafirin varlığını ve kıyamete kadar var olacağını, yani yakasını kafirden hiçbir zaman kurtaramayacağını reddeden bu müslümanlar allah'larının apaçık dinini tam anlamamıştır. bugün kafiri yok sayan müslüman yarın şeytanı da reddeder, diğer işine gelmeyen dini figürleri de.

    biz kafirlere cehennem müjdelenmiştir, yerimiz yurdumuz belli yani. dolayısıyla cennet ihtimali ile eğilip bükülen iman sahiplerinin önem verdikleri hadiseleri iplemeyiz. yine de kuran'da bize verilmiş ezeli ve ebedi görevi kıyamete kadar yapmaya devam edeceğiz,zevkli çünkü.

    yarın ateist yerine başka kelime gelir, evrim teorisi başka birşey olur falan, bunlar bizi hiç mi hiç bağlamaz yani, onu demek istiyorum. kafirin işi gayet net biçimde bellidir...
    1 ...
  35. 92.
  36. her bokunu çatır çatır kullanıp ama yemekleri yenmez diye zırlayan salakları inim inim inleten insanlardır.

    adamın her bokunu kullanıyorsun da evlenmesi mi zul geliyor lan?

    çok biliyorsan sen üretseydin?
    2 ...
  37. 91.
  38. anlamlarından biriside örten, gizleyen olan müslüman olmayan kimseye verilen ad.

    iman örten kişi kafirdir. yani fıtratını örten. bir şeyi örtmek için, gizlemek için o şeyin öncelikle var olması ve kabul görmesi gereklidir. örtmeye çalıştığı şey zaten kendisinde var fıtratında var. allah bunu daha ruhunu yaratırken vermiş. fıtratında daha doğuştan olan (allah'ın verdiği)bu değeri örtmeye çalışanlara kafir diyoruz. imanın inkarı kafirliktir.
    0 ...
  39. 92.
  40. Güzel bir hint filmdir. izlediniz mi...
    1 ...
  41. 92.
  42. gerçeğin üstünü örten, bilip bilmemezlikten gelen kimse.
    2 ...
  43. 92.
  44. "gerçeğin üzerini örten kişi" demektir.
    4 ...
  45. 91.
  46. kendilerine ''ateist'' diyerek yumuşatan şarlatan din düşmanlarına kuran-ı kerimde koyulan isim.

    bu aynı, orospuya hayat kadını-seks işçisi; ibneye de eşcinsel denmesi gibi bir şeydir.

    halbuki ateist de neymiş? direkt kafir denmelidir. ben her seferinde öyle diyorum ve kuduruyorlar.

    kudurun şerefsizler! sanki ''ateist'' denince entel dantel mi oluyorsunuz!
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük