Patron mesaiye bıraktı değil, arkadaşlarla çıkacağız deyin onlara.
Arkadaşlarınızla çıkmanıza kızıp, dudak düşürüyorlarsa da; sizle daha çok vakit geçirmek içindir o tafralar da. Yoksa turşunuzu kurmayacaklar;emin olun hiç bir zaman asla.
Ve kalbinizin çiçeklere dönüşmüş halidir onları güldüren.
Bu yüzden vazgeçemez kadınlar çiçeklerden, o çiçekleri kalbinize benzettiklerinden. Yoksa çiçek çok da önemli değildir, zira ben hiç görmedim kadınlardan çiçek yiyen.
Sahiplenilmeyi sever kadınlar; "kendi ayakları üstünde durma felsefeleri" güçlü görünme kaygısından.
Hesap sorar gibi değil, tebessümle "nerdeydin" dediğiniz zaman; size tüm günü anlatıverirler o an.
Ama sıkıldığınızı belli etmeyin; otobüste bi kaç durak ayakta gittikten sonra, biraz oturup tekrar yaşlı teyzeye yer vermek zorunda kaldığını da anlattığı zaman.
Dinlenilmeyi sever kadınlar; düşüncelerine değer verildiğinde eşsiz bir huzura kavuşurlar.
Düşüncelerine değer verdiğiniz an, yine karlı çıkan siz olursunuz o zaman, sizi yere göğe sığdıramazlar; o kadar büyürtürler ki taşırırlar sizi odalardan sokaktan.
Çocuktur aslında bütün kadınlar; bu yüzdendir nazlanmalar; elinde değildir ki; hala içindedir elinde pamuk şekeri saçında kurdelayla koşturan küçük kızlar.
Ve annedir bütün kadınlar; bu yüzden her zaman sizden bir adım ötede yaşarlar; çünkü geleceğinizi onlar kurarlar...
uydurma bir kavramdır. evet uydurmadır. bu, iletişim kuramayan, kurmaya zorlamayan erkeklerin ve açık olup istek ve taleplerini direkt söylemekten kaçınan kadınların sığındığı bahanedir.
insanları anlamak başlı başına bir emek ve süreç gerektirir. kadın ya da erkek değişmez. kadınlar anlaşılmaz yaratıklar demek kolaya kaçmaktır. anlamaya çalışmak, empati yapabilmek zor gelir bunun yerine kemikleşmiş toplumsal genellemeler ve yargılar üzerinden bir takım çıkarımlar yapılır. abi kadın milleti işte ak desen kara diyor der erkek, kadın da üfff beni hiç anlamıyorsun diye şikayet eder. neyi anlamadım diye sorulmaz hiç gerçek anlamda ya da anlamadığın yer şurası denilmez çünkü çoğu zaman bu anlaşılmazlıklarımız sığınaktır. tam manasıyla çözümlenmek hiç işimize gelmez.
asla anlayamamktır. anlamamak daha iyidir. anlarsak aptallaşabileceğimiz durumdur. en iyisi erkek olmanın tadını çıkarmaktır. onlar anlamak için değil sevilmek için yaratılmışlardır. kafayı boş konulara yormayıp hayatın tadını çıkarmak lazımdır. milyonlarca yıldır çözülemeyen bir konuyu açıklamaya çalışmanın kimseye bir faydası yoktur.
Stephen Hawking;'Zamanın Kısa Tarihi' kitabının yazarı Hawking, New Scientist dergisinin 'en çok neyi düşünürsünüz?' sorusunu da, 'kadınları' diyerek yanıtladı ve şakayla karışık, "Evrende topyekun büyük sır onlarda" ifadesini kullandı. Yani çözmediği tekşey e daha ne diyim hala anlamakla uğraşan var mı...
kadınları anlamaya çalışmanın saçma olduğunu bilmeyen bünyenin felsefe yapmasıdır.
kadınlar yaratılışları gereği liderin* arkasında,korunmaya ilgiye şefkate sevgiye muhtaç bir yapıları vardır onları anlamaya çalışmak gereksizdir onlara muhtaç olduğu şeyleri vererek mutlu etmek mümkündür.Anlamaya çalışmak erkeğin düşeceği en büyük hatadır.
anlamaya gerek yok, oturup dizilerden konuşun, sürekli güzel olduğunu söyleyin, nekadar güçlü olursa olsun ona prensesi ve küçük kızıymış gibi davranın, saçını başını okşayın, sevin, alışverişte sabırla yanında durun, bol bol para verin, diğer kızlarla ilgili dedikodu yaparken onu ciddiyetle dinleyin. Çantasını dirseğine takarak leydi gibi dolaşmasına izin verin. Bütün bunları yaparkende ' sen diğer kızlara hiç benzemiyorsun' demeyi ihmal etmeyin.
Önemli not: bu bütün kadınlar için yapılmış bir genelleme değildir. kadınları anlama yöntemiyle, kadın tavlamaya çalışacak zekadaki erkeklere uygun görülmüş kadınlara, yaklaşım yöntemleridir.
ne varmış efendim ancak bir kız bir kızı anlaya bilirmiş. bir erkek bir kızı asla tam olarak anlayamazmış. yapma ya acaba siz kendinizi anlatamıyor olabilir misiniz hiç düşündünüz mü.
Boşu boşuna uğraşılmaması gereken bir durum. O kadar çaba harcayacağıma, üniversite'de yükseklisans yaparım ya da ikinci bir üniversite bitiririm. Nasıl olsa kezban 30'una yaklaştığında, ezik olacaktır. Daha 27 yaşındayken bunu hissedip, iyice çaresizliği hissetmeye başlar. Ama rüzgar eken, fırtına biçer.. Bu yüzden, onları anlamak yerine, zayıf anlarını beklemek en mantıklısı.
