bir insan seni çok seviyorum diyorsa ona inanırsın. neticede içini açıp bakamazsın ya dilinden dökülene inanacaksın senin için yaptığı ufak tefek veya büyük fedakarlıklara jestlere bakarsın sevip sevmediğini anlamak için. ancak bugün o dilden sana "seni çok seviyorum" cümlesi çıkarken yarın başka birisine aynı cümle çıkabiliyorsa burada bir çelişki vardır sanki..
gerçekten sevmek nedir ? sevginin sahtesi neden var. bir kalbe bir kişi sığar kalbin öküz kalbi kadar olsa bile çok büyük kırgınlıklar olmadıkça sadece bir kişi sığar. biz erkeklere hep umursamaz çabuk unutur hemen yenisini bulur duygusuz derler ama bir erkek gerçekten aşık olduğu kadını 50 senede geçse unutamaz içinden atamaz. kadınlarda bu durum 50 sene değil 50 gün bile sürmüyor. şurada kaç tane kadın yazar var bilmiyorum ama atıyorum 20 kadın yazar varsa 2 tanesi çıkıp desin ki ben gerçekten sevdim şunca yıl geçti hala birlikteyiz özür dileyelim eyvallah biz yanlış konuşuyormuşuz diyelim kapansın mevzu. bunu genele yayarsan orantı çok çok daha düşer 1 milyonda 100 kişi falan anca çıkar.
--spoiler--
ben gerçekten sevdim şunca yıl geçti hala birlikteyiz özür dileyelim eyvallah biz yanlış konuşuyormuşuz diyelim kapansın mevzu.
--spoiler--
Ben gerçekten şu an ki sevgilimi seviyorum ama bunu ben değil ancak o ispat edebilir.
Kadınların karşılık beklemesinden şikayet ediyorsunuz rahatsızsınız. Ama bunun nedeni sizin algılarınız. Sizler maddi karşılık verdiğiniz kadınları başınızın üstünde tutarken " en pahalısı olmasın, idare ederiz, önemli olan bizim mutluluğumuz" diyen kadınları çabuk harcıyorsunuz. Siz değere maddi karşılık biçmiş insanlarsınız. Sizi zorlamayan, sizden karşılık beklemeyen kadınlara zaten siz değer vermiyorsunuz.
işte senin tarafından yani kadın tarafından bakarsan öyle ama bizim taraftan da bakarsan böyle. senin gördüğün örnekler hep kadın verici kadın sever kadın yapıcı erkekler her şeyi para karşılığı almaya çalışıyor. bizim taraftan gördüğümüz örneklerde de kadınlar doyumsuz yokluk çekmek istemiyorlar hep gezmek tozmak istiyorlar beraber çalışalım beraber yapalım diyen kadın sayısı çok az. kız isteme ritüeli var bilirsin orada sürekli oğlumuz ne iş yapıyor evi var mı arabası var mı mayışı ne kadar diye konuşuluyor. istenen kızın evde oturan işi olmayan birisi olması misal hiç gündem yapılmıyor. hani eşittik yapacaksak neden beraber yapmıyoruz neden hep her şey erkek tarafından hazır olmak zorunda ? sevmek demek fedakarlık demek değil mi aynı zamanda ? bu da mı gol değil *
Sizleri karşılıksız sevmemişlerse bunun kabahatlisi ben değilim. Ben bugüne kadar hiç kimseyi herhangi bir karşılık bekleyerek sevmedim. Diyorum ya hani probleminiz sevmenin arkasında bir neden aramanız. Sevmek veya sevilmek karşılıklılık arz eden ya da neden sonuç ilişkisi aranan meseleler değil.
tamamda istisnalar kaideyi bozmuyor sen belki gerçekten yapmadın ama senin kümende 100 kadın daha varsa 98 i yapıyor. sen diğer istisnayı da yanına alıp diğer 98 kişiyi daha savunmaya çalışsan da gerçekler değişmiyor.
kadınlar yaradılış gereği böyleler hep daha fazlasını isterler hep kendilerince daha iyi olanı ararlar. çok sevselerde çok aşık olsalarda o arayış hiçbir zaman bitmez..
tamamda ben sadece kendi tecrübelerimi yazmıyorum ki etrafımda şahit olduğum bazıları bana çok yakın bazıları az yakın bazıları ne uzak ne yakın sadece tanıdığım adamlara ait belki 900 belki 1000 tane olay üzerine yazıyorum. hadi ben kadınların aradığı adam değilim eyvallah öyle bir iddiam da hiç olmadı ben her olumsuz şeyi hak etmiş olayım. da sadece bana çok yakın olanlardan en az 150 tane arkadaşımın hiçbirisi mi o tipten adam değildi ? 40 küsür senelik hayatımda senin iddia ettiğin gibi bir kadına denk gelen sadece 1 ( bir ) arkadaşım var hala evliler 1 tanede çocukları var allah anasına babasına bağışlasın bir tek onlarda gördüm bu dediğini. kızı geçmişten de tanıyorum her zaman özünde de çok iyi çok hanım hanımcık gerektiğinde fedakarlıktan kaçmayan zoru görünce geri geri değil üzerine üzerine giden birisi idi zaten. birbirlerini sevdiler evlendiler sıfırdan başladılar 15 senede güzel bir hayat kurdular beraberce.
la sayısal lotonun çıkma ihtimali gibi "o adam" olma ihtimali yok mu idi bunca adamın *
sevmek çok ciddi bir eylem değerli arkadaşlar. insan seviyorum dediğinde sınanır. sevmek pazara kadar değil mezara kadardır. hatta ötesi de var. erkek de kadın da. pek çoğumuz hemen hemen hepimiz bu sınavdan sınıfta kalırız emin olun. hepimiz.. ben dahil daha öyle seven birini görmedim henüz. yok çünkü..
tartışma da kadın sevgisinin ekonomik boyutu üzerine şekilleniyor sürekli Türkiye'de haliyle. fakat Türkiye artık eski Türkiye değil. eskiden bir erkek tek maaşıyla 5-10 kişilik aileye rahatlıkla bakabiliyordu ve giderler bu kadar yüksek değildi. şimdi asgari ücretle bir kişinin aile bakması zor gerçekten. sosyal adaletsizlik bir çığ gibi büyüdü son 40 senedir ve son 20 senedir de devasa boyutlara ulaştı. akp bunu inkar ediyor ama görünen köy kılavuz istemez. halkı da kendileri gibi 200k maaş alıyor sanıyorlar tok açın halinden anlamaz çünkü. herkes memur da değil karı koca çalışsın eve 100k maaş girsin. aslında olan biten şu: kadınlara ekonomik özgürlük vermediler, sadece onları sömürmek için erkeklere vermeleri gereken paranın yarısını bölüp kadınlara verdiler. noldu o zaman? kadın dedi ki benim param benim hayatım benim kararım. fakat aile denilen olguda yaşanan en ufak bir pürüz kadının evi terketmesi ile sonuçlanmaya başladı. niye? çünkü artık kadın muhtaç değildi. istediği an rahatlıkla kendine yeni bir hayat kurabiliyordu. erkek istediği kadar zorlasın şartları kimse inkar edemez ki yükü daha ağır. bu yükü beraber taşımadıkları an ibre erkeğin aleyhine dönmeye başladı maalesef Türkiye gerçeği bu. bunu aileyi parçalamak için böyle yaptılar. bir de üstüne mevcut iktidarın evlere şenlik beceriksiz sosyal adaletten uzak ekonomi politikaları da eklenince Türkiye'de kıyamet koptu. boşanan boşanana. evlenmeyip kenarda bekleyen hatunlar da bu durumları görünce haliyle ister istemez çıtayı yüksek tuttu. zira kadının fitratında vardır işini garantiye almak. eskiden kadınların gözü bu kadar açık değildi. şartlar da bu kadar kötü değildi. ayrıca sosyal medya bu kadar yaygın değildi daha henüz mertlik de bozulmamıştı. şimdi herşey kadın ile erkeğin ve ailenin aleyhine işliyor. aile yılı diyenlere gülüyorum..
asgari ücretin 25 bin TL olduğu ülkede alabildiğince banka kredi kredi kartı reklamı yapılırsa envai çeşit mal hizmet ürün her gün tvlerden milletin gözüne gözüne sokulursa o ülke ailesinin bütçesi tepetaklak olur tabi. o ailede huzur kalmaz tabi. o kadın ile o erkek birbirini sevmez tabi. çünkü dünya aralarını bozuyor. sevgi soyut, mal hırsı ise somuta dönen bir realite. artı hayatın gerçekleri var ve onlar da maddi gerçekler ve sadece beklentisi normalin üzerinde olan kadınlar değil tüm kadınlar bu beklentilere sahip. absürt olan ise vasat olanın da süper beklentilerin içinde olması ve normal olana yanaşmaya razı olmaması. olan biten bu. bu şartlar altında durum pek düzelecekmiş gibi de gözükmüyor üstelik her geçen gün daha da kötüye gidiyor. evet..
Çevrenize bir bakın. Kim gerçekten seviyor? Mecburiyet aşıkları koca bir ordu olmuş. Ya olmazsalar peşinde her çarpışmalara büyük anlamlar yüklenmiş. Kadın erkek fark etmiyor.