popüler kültür ürünüdür. aslında çok hoş bir kitaptır. dili, biçimi, yarattığı dünya sizi kolayca içine çeker. yalnız böyle herkesin paylaşım yapacağı, okumadan ölmeyin triplerine gireceği bir kitap değil. edebi yanı hiç yok denemez, ama genel hatlarıyla çerezliktir. vasat ve omurgasız bir adamın doya doya yaşayamadığı bir aşkın pişmanlığını yük edinmesini anlatır. hayata dair bir kaç genel önermede bulunur. o kadar. ayrıca kısa bir bölüm olarak madonna'nın askerlik anıları da kitapta yer alır.
Kitap onla bunla dusup kalkip biraz efendi gibi bi erkek bulunca ben ne acilar cektim uhu uhu artik erkeklere guvenmiyorum anliyomusun .s.s diye dert yanip ego tazeleyen peynirin birini anlatmaktadır. Okunmaya değmez zaman kaybidir. Çok merak ediyorsaniz bir kezbanla sevgili olabilirsiniz kitabi bire bir yaşatır size. Roman gibi hayatiniz olur. Sanirim bu kitabi da karakterlerinin benzesmesinden oturu onlar meshur etmistir.
insan insanın sadece sevgisine ve alakasına muhtaç. Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz. Yaşarken anlaşılmaya mecburum Bulamadığım, bulamayacağım bir şeyi daima arıyor gibiyim...
Özgüveni olmayan, korkak ve ne istediğini bilmeyen bir adamın (klasik erkek modeli, etrafta yüzlercesi var) yine bir kadını yüzüstü bırakışının hikayesidir.
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
sabahattin ali'nin almanya'da geçirdiği zamana göre yaşantılarını aktardığı kitaptır. okumanızı kesinlikle öneririm.popüler kültür öğesine fazlasıyla dönüşmüştür. bana göre fazlasıyla akıcı ve sürükleyici kitaptır.
Hiç mi aklına gelmedi raif efendi kadının ölebileceği, kısa bir süre önce ağır bir hastalık atlatmasına rağmen. Erkek kezbanı resmen. Mektup gelmemesini direkt maria puder'ın kendisini terkettiğine yorumluyor.
D&r çalışanıyım bugün kitabın ismi şu şekilde telaffuz edildi “kürt mantolu montana” Bilmiyorum öyle bir kaç saniye bakıştık ama dalga geçer gibi bir hali yoktu sen okuma diyemedim.
kitabın sonlarına doğru olacakları hissedince bir gerilme ve hüzün artışı oluyor. Kitabı bitirince balkonda boş boş takıldım, midem bulandı. Etkileyici bir kitap.
Hüzünlü bir aşk öyküsü olan Kürk Mantolu Madonna, iki hikayeden oluşan bir anlatıma sahip. ilk hikayede Rasim adlı karakterin iş bulması ve Raif Efendi ile tanışması anlatılıyor. Kimseler ile konuşmayan sessiz sakin Raif Efendi’yi gözlemleyen ve onu daha yakından tanımak isteyen Rasim’in anlatımı ile Raif Efendi’yi dinliyoruz. Onun neden bu kadar yalnız ve topluma yabancı olduğunu ise kendisinin kaleme aldığı siyah kaplı defter aracılığı ile ikinci hikayede öğreniyoruz. ikinci hikaye Raif Efendi’nin kimselere söylemediği ve anlatmadığı bir aşk hikayesi ile başlıyor. Gençlik yıllarına gittiğimiz bu defterde Raif Efendi’nin Almanya’da bir resim sergisinde Maria Puder ile tanışması ve sonrasında birbirlerine aşık olmasının hikayesi içinde bir anda kendimizi buluyoruz.
Aşk, yalnızlık ve yabancılaşmayı içinde konu edinmektedir. Daha çok bir aşk hikayesi olarak görünse de romanda aslında bir insanın yalnızlaşma sürecine ve giderek topluma yabancılaşmasına şahit oluyoruz. Psikolojik tahliller çerçevesinde bu yabancılaşma ve yalnızlık duygusunu Sabahattin Ali o kadar iyi anlatıyor ki, okurken bize bu hisleri adeta yaşıyormuşçasına hissettiriyor.
Orada roman karakteri olan maria puder bizzat zayıf bünyeli, hastalıklı bir kadındır.
Bence en etkileyici kısmı sonu olan kitaptır.
Maria puder'ın annesinin üzüntüden çökerek 50 yaşında bile olmadığı halde 60larında göstermesi, marianın çocuğunun masumiyeti sahipsizliği ve garibanlığı..
Bütün bunları hep hayal gücüm sayesinde canlandırabilmiştim zihnimde.
yahu bok kitap ya. harcadığım zamana yazık olmuştu. bu kadar sığ, saçma bir hikaye daha görmedim ben. başlarda iyi gdiyordu da sonra hikaye bir gıdım gelişim göstermedi ve kendi döneminde bile klişe sayılabilecek bir durum ile final yaptı.
içimizdeki şeytan bundan daha da beter bir kitap. zamanınıza yazık başka kitaplar okuyun.
Okunmalı.
Salt bir aşk öyküsü olmayıp bir dönemin Türkiye sinin ve Avrupa sının sosyolojik, ekonomik ve antropolojik resmini çizmiştir.
Doğulu erkek ve batılı kadın üzerinden psikolojik analizler içerir.