Her evin bahçesi, bahçesinde ağacı, çatısında bacası vardı.
Şimdi evler oyle ciciş değil. Bahçesi yok. Ağacı yok -olsa kışın yakmak için keserler bu devirde-.
O zamanlar çöp kamyonlarının üstünde "temizlik imandandır" yazardı.ben de onlardan esinlenerek çevre temizliği konulu resimde kamyonun üstüne o yazıyı yazınca oğretmenden tepki alıp gülünç durumu düşürmüştü beni.
küçükken çizdiğim resimlerin hepsinde insanlar mutluydu her şey güzeldi.büyüdükçe insan anlıyor ki aslında bu sahteymiş,yalanmış.resimlerdeki duyguydu sanırım hatam.
Çocukken çizim yeteneğimi farkeden resim öğretmenimiz ki aslında kendisi din kültürü ve ahlak bilgisi ögretmenimizdi bana küçük salvador lakabını takmıştı. Şaka len şaka adam nefret ederdi benden.
Bizden hayalimizde canlandırdığımız herhangi bir şeyi çizmemizi istedi. Ortaokul oğrencileri iste basladilar klasik ev, yanindan gecen nehir vs cizmeye. Bende farklı olayım derken bokunu çıkarıp parkta yürüyen adamla köpeğini çizdim, ama kafalarını değiştirdim. Onların üstünden uçan atlarla olayı pekiştirdim. Çok güzel olmuştu. Neyse öğretmen yanıma geldi kağıdıma baktı baktı, elini çenesine koyup eleştirmen edasıyla kulağıma eğilip,
+ sen ruh hastası mısın?
-hangimiz değiliz?
+ o zaman dans.
Demedi tabi, " yarın velini çağır"
Çağırmadı.
çizdiğim her şey yerçekimine meydan okurdu. hepsi havada uçuyor gibi görünürdü ve resim çizmenin asla yetenek işi olduğunu kabullenmeyen bir hocamız vardı. resim çizmek zeka işidir zekisiniz ve yapabilirsiniz diyip o iğrenç resimleri kabul etmezdi. ben gerçekten gerizekalı oluyorum bu durumda şimdi çizsem 3. sınıfa giden çocuğun çiziminden hiçbir farkı olmaz.
ne zaman uçak çizilse, uçak akrobasi gösterisi yapıyor amk. 2 dk sakin çizin lan şu uçağı, yan yatmış yolcuları yanlaya yanlaya götüren pilot mu olur canım...
Prenses çizer dururdum. Önce bi u çizer, sonra o u harfini yüze cevirirdim. Saçları tel tel olurdu. Şimdi dusunuyorum da hiç burun cizmemisim ben o prenseslere.
ahh o küçüklük ve resim dersleri! keşke bulsam o resimlerimi tozlu hatıralardan da gösterebilsem sözlükcanlar.
standart bir manzara çizerdim ben genellikle. ev, dağ, güneş falan. yalnız ayrıntı şudur ki, evin cumbasını destekleyen mutlaka en az 4 direk çizerdim. bildiğin çatal gibi dikine toprağa batmış ve kolon niyetine cumbayı destekliyor. mimar değilim hayır. yazılımcıyım. nereden öğrendim onu da bilmiyorum. yük dengesi hep bozuk olurdu sonuçta. ya direkler az kalır, ya fazla olurdu. saçmalık işte...
ilkokul resim derslerinin zorunluluğundan nasibini almış eserlerin (!) hatalarıdır.
Hep müstakil ev çizmem. Hayır kızım sen apartmanda oturuyorsun ne müstakil evi? Onu da geç kendini bildin bileli sobasız evde büyüdün o baca o sayfanın 4'te birini kaplayan güneş ne? diye sorarlar insana. Ya hayal gücüm çok genişti ya da çevreden göre göre çizdiğim için hiç yoktu.