çok sağlam kouchi gari yapabilen bir Keanu Reeves içeren filmdir.
hızlıdır, aksiyonsever kitleyi memnun eder.
dövüş sanatlarını bilenler için izlemesi daha zevklidir.
keanu reeves'in "i'm back" çektiği film. matrix ve neo en sevdiğim film/karakter ikilisinden biri. bu yüzden sadece aksiyon içeren filmlerden çok hoşlanmasam da bu filmi izledim. klişelerle dolu ve çok fazla bir şey içermeyen bir filmdi. kötü adamlar orospu çocukluğunun michael jordan'ı, iyi adamlar melek oğlu melek falan. sevmiyorum bunu, gerçeklikten uzaklaşıyor. ve dolayısıyla filmi sürprizlerden uzak ve tahmin edilebilir bir hale getiriyor. halbuki karakterler siyah ve beyaz olmak yerine hafiften griye dönse bence çok daha fazla duygu karmaşası yaşanabilir. tabii bu, john wick filmi için fazla büyük bir beklenti oldu. çünkü film kaç dakikaysa o süre içinde keanu reeves'in kırıp dökmesini konu alıyor. yine de erkek erkeğe takıldığınız bir ortamda açıp izlenebilir tarzda. bence fazlası değil. ama tekrar söylemeliyim, saf aksiyon seyircisi olamadım hiçbir zaman.
gülüşüne bin deve heba edilesi keanu reeves'in zerre gülümsemediği film. gerçi pek gülümsediği film yok gibi. ketumluk bu kadar mı yakışır ayrıca. sıradan, sakin, kışkırtıcı bir filmdi. 2. geliyor kesinlikle izlerim.
Bir kaç gün önce 2. filminin çekildiğini öğrenmemle birlikte daha fazla ertelemeden izlemem gerektiğini düşündüğüm film. Ama erkek yurdunda izleyemiyorum. Birileri birşeyler indiriyor galiba.
Nisan 2001'de Jennifer Syme* Marilyn Manson'ın partisinden sonra aldığı alkol ve uyuşturucu sonucu bir trafik kazası geçirdi ve hayatını kaybetti. Mezarı Los Angeles'ta kızlarının* mezarının yanındadır.
keanu abimizin "ben tek siz hepiniz" diyip kameranın record tuşuna basmasıyla gelişen olayları anlatan filmdir. filmde önüne gelenin ağzına ağzına ayakkabısının tabanıyla çakar. özellikle tabancayı bir cerrah hassaslığında kullanır.
"yö bu fölm çök kölişö!" diyenler izlemesin. aksiyon hastaları için birebir filmdir.
ikincisinde de kedisi ölecek deseler yine gider izleriz. çünkü güzel arkadaş. keyifli su gibi akıp giden bir film. çekimlerine ve renk tonlamalarına ayrıca hasta olduğum bi filmdir belirtmeden edemeyeceğim.
çok büyük bir beklentiyle gidilip sonuna kadar tatmin olunabilen film.
öncelikle 2. filmler vasat olur normalde amma velakin bu kral olmuş.
--spoiler--
john bu sefer çok daha büyük bir problemle uğraşıyor, her kademede limitlerine kadar zorlanıyor, üst üste suikastçilerle güreşirken git gide tükeniyor, adım adım görüyoruz bunu.
zenciyle ve sağır kızla yaptığı kapışmalar o kadar sert ve yoğundu ki oturduğumuz koltukta gerildik.
finali ise dudak uçuklattı.
bu sefer ödül x2, loncadan men edildi ve herkes adama karşı... herkes! üstelik bir an bile dinlenemedi.
3. filmde kendisi güvenli bir yer bulacak, bulmak zorunda, dinlenmek zorunda artık bu neresi olur bilemem ama götünü koyup rahatlamak zorunda ki kendisine karşı gelen orduyla mücadele edebilsin.
--spoiler--
keanu reisin başrolde olduğu ve gece gece çabuk gaza gelmeyen bünyemde seri katil olma isteği uyandırmış filmdir.
--spoiler--
aksiyonu ilk 20 dakikası hariç -bu kısım dram ağırlıklıydı- hissettiren türünde bir adım öne çıkan bir filmdi.
bir barda bir kalemle minicik bir kalemle üç adamı öldürme hikayesi de neden böylesine korkulan bir karakter olduğunu gösteriyor.
--spoiler--
sen aksiyon filmi çek biz izleyelim ama mümkünse knock knock gibi bir hataya asla düşme reis.