bu aralar, kendisine olan zaafımın ve takıntımın boyutunun iyiden iyiye arttığı aşmış düşünür.
ne demiş:
--spoiler--
"aç bir dünyada edebiyatın işi nedir? yazar herkese seslenmek, herkesçe okunmak istiyorsa, açlıktan ölenlerin yanında olmalıdır. bunu yapmıyorsa, mutlu azınlığın hizmetindedir ve onun gibi sömürücüdür."
--spoiler--
Feminizm'in kurucusu Simone de beauvoir'in büyük aşkıdır. Anlayamadığım mesele, kadın feminizm gibi erkeğe karşı gelen bir akımı ortaya atıyor, kendisi bizim jean'la aşna fişne yapıyor. Bu ne perhizdir.
--spoiler--
''insan sahip olduğu şeylerin değil, her şeye karşın şimdiye kadar sahip olamadıklarının ve sahip olabileceklerinin toplamıdır.''
--spoiler--
Kendisi ateisttir. Şöyle der son derece mantıklı bir şekilde: Diyelim ki tanrı var, peki sırf onun cennetini kazanmak uğruna yaptığınız sözde iyilikler, merhamet ve vicdan ayakları onun hoşuna gider miydi, buna inandırabilir misiniz onu.
hayatının son yıllarında sessizliği, sakinliği savunarak ön planda olmayı reddetmiş önemli filozof. 20. yüzyılın ilk yarısında fransız toplumunun toplumsal olaylar karşısında verdiği tepkileri, yaşadığı değişimi delarue, daniel gibi renkli, ilginç karakterlerle edebiyat dünyasına sunmuştur.
--spoiler--
insanlar kahramanları oynuyorlar; çünkü korkaklar. Azizleri oynuyorlar; çünkü kötü ruhlular. Suikastçiyi oynuyorlar; çünkü yanıbaşlarındaki komşularını öldürmek için yanıp tutuşuyorlar. insanlar oynuyorlar; çünkü doğuştan yalancılar...
--spoiler--