jean jacques rousseau

entry176 galeri21
    68.
  1. 'adından belli' dedirtmektedir, babası da biliyormuş bu ismi koyarken herhalde.
    0 ...
  2. 67.
  3. "sadece ben, kalbimi duyuyor ve insanları tanıyorum. gördüklerimden hiçbiri gibi yaratılmamışım. yaşayanlardan hiçbiri gibi yaratılmış olmadığıma inanmak cüretini gösteriyorum. öteki insanlardan daha iyi değilsem bile, hiç olmazsa başkayım."

    adam aşmış.
    1 ...
  4. 66.
  5. 'benzeri hiç görülmemiş ve hiç görülmeceyecek olan bir işe girişiyorum. benzerlerime doğanın tüm doğruluğu içinde bir insan göstermek istiyorum ve bu insan ben olacağım.

    sadece ben. kalbimi duyuyor ve insanları tanıyorum. gördüklerimden hiçbiri gibi yaratılmamışım; yaşayanlardan hiçbiri gibi yaratılmış olmadığıma inanmak cüretini gösteriyorum. öteki insanlardan daha iyi değilsem bile , hiç olmazsa başkayım. doğa beni içine döktüğü kalıbı kırmakla iyi mi etti kötü mü , bu ancak ben okunduktan sonra yargılanabilecek bir şeydir.

    kıyamet borusu ne zaman çalarsa çalsın , ben elimde bu kitapla , yüce yargıcın huzuruna çıkacak ve yüksek sesle söyle diyeceğim :itiraflar.'

    itirafları bu cümleleriyle başlar.
    0 ...
  6. 65.
  7. adının yazılmasının bizim için zor olmasından kelli lisede bir arkadaşım erinip 'jean' diye kısaltmıştır. saadet gürses adlı şahane hocamız da şu yorumu yapmıştır:

    "sanki askerlik arkadaşı. jean jacques yazsa hadi diyeceğim, jean nedir arkadaşlar?!"

    işte böyle. ne zaman bu adamın adını duysam aklıma bu gelir..
    0 ...
  8. 64.
  9. 63.
  10. türk düşmanlığı olduğundan dolayı kendisine bazı kesimlerce "kan cık rousseau" dendiğini duyduğum filazoftur. gerçeklik payı nedir bilmiyorum. bilen varsa bildirirse seviniriz tabi.
    1 ...
  11. 62.
  12. ''insan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur.'' sözüyle insanların çıkarlarına değil özgürlüklerine seslenen fransız aydını. fransız ihtilali'ne büyük etkisi vardır. zaman ötesinde fikirlere sahiptir.
    rousseau'nun ideal devletinde egemen olan hükümet değil halktır.
    1 ...
  13. 61.
  14. "Jean-Jacques Rousseau'yu baştan nihayete kadar okuyunuz. Ben okudum" mustafa kemal atatürk, kendisi hakkında bu cümleyi sarfetmekte.
    0 ...
  15. 60.
  16. 59.
  17. ismiyle doğuştan filozof. bu isimdeki birisi ya ressam olurdu ya da filozof.
    2 ...
  18. 58.
  19. 57.
  20. 1712-1778 yılları arasında yaşamış olan fransız düşünür. birçok konu hakkında fikirler belirtmesine rağmen benim ilgimi çeken iki önemli düşüncesi var. bir devletin çok büyümesinin o devleti zayıflattığı düşüncesini savunuyor. ama büyümekten kastımız nedir? rousseau'nun vurgu yaptığı şey nüfus ve sınırlar. aslında devletler burada bir ikileme düşüyorlar. devletler büyümek istiyorlar ve buna mecburlar. gelişebilmek için ve ekonomiyi canlı tutmak için nüfusun artması gerekiyor. sonuçta yapılması gereken birçok iş var. tarım, hayvancılık, sanayii, teknoloji vb. birçok konuda gelişmek durumunda devlet. bu gelişim için de insan gücüne ihtiyaç duyuluyor. insan gücünün yanında bunları yapabileceği bir alana ihtiyacı var. bundan dolayı da daha fazla alanı işgal etmek zorunda kalıyorlar. bu ihtiyaç da azalmıyor, sürekli artıyor. peki, nüfusun artması bir ülkeyi nasıl zayıflatır? ortak irade ile kişisel iradenin birbiriyle çatışması devletin zayıflamasına sebep oluyor. az nüfuslu bir ülkede ortak bazı şeyleri bulmak çok zor olmazken nüfus arttıkça kişisel irade ile ortak irade arasındaki fark da artıyor. bir ülkede herkesin aynı amaca sahip olması, aynı ideolojiyi benimsemesi de mümkün olmadığından sorunlar çıkıyor. insanları bir arada tutabilmek için ise kullanılan şey şiddet mekanizması oluyor. bu da doğal olarak halkın istemediği bir yöntem. çok uluslu devletlerde bunun etkisini rahat bir şekilde görebiliriz aslında. sanıyorum osmanlı imparatorluğu'nun yıkılışını ele almak yerinde olacaktır. çoğu kişinin de bildiği gibi osmanlı'nın yıkılışında rol oynayan etmenlerden birisi de milliyetçilik akımlarıydı. osmanlı, çok uluslu bir devletti ve dünya'da yaşanan olayların da etkisiyle ülkedeki azınlıklar durumlarından şikayet etmeye başladılar. merkezi otoritesi zayıflayan osmanlı da bu isyanları bastıramamıştı ve koskoca bir imparatorluğun sonunun başlangıcı start almıştı. bu örnek üzerinden gidilirse bir devletin büyümesi aynı zamanda zayıflaması demektir.

    rousseau'nun bir diğer önemli düşüncesi ise konfederasyon fikriydi. bu, ilk uluslararası örgüt fikirlerinden biridir. uluslararası alanda bir barış ortamının sağlanmasının ancak bir uluslararası örgüt ile mümkün olduğunu savunuyordu. ama bu projenin gerçekleşmesi için gerekli olan bazı şartlar vardı. ilk olarak, her ülkenin bu örgüte katılması gerekiyordu. ikincisi, uluslararası bir mahkeme gerekiyordu. son olarak da birlikten ayrılmanın zorlaştırılması gerekiyordu. bu şartlardan hepsinin mümkün olduğunu düşünmüyorum. her ülkenin bu örgüte katılmayı kabul etmesi pek mümkün gözükmüyor. zira her ülkenin çıkarlarına uygun bir örgüt kurmak imkansız kanımca. mutlaka bazı ülkeler sorun çıkartacaklardır. diğer şartlar ise daha makul gözüküyor. uluslararası bir mahkeme kurmak çok zor olmazdı. aynı zamanda birlikten ayrılmanın bazı yaptırımları olduğu takdirde son şart da tamamlanmış oluyor. ben bunları düşünüyordum. daha sonra rousseau'nun da aynı şekilde düşündüğünü öğrendim. bu fikri kendisi ortaya atmasına rağmen uygulamada başarılı olmasına kendisi de inanmıyormuş.

    günümüzde bu düşünceler çok ilginç gözükmeyebilir ama bu düşüncelerin 200 yıl önce ortaya çıktığını unutmamak gerek. o günlerde bu düşünceler devrim demekti.
    0 ...
  21. 56.
  22. kendisi kadınların çalışmak için evden çıkmasının toplum düzenini tamamen değiştireceğini söylemiştir.katılmamak elde değil...ha tabi bu evden çıkmama olayına nasıl yaklaştığınızda önemli yani şu satırları okuyupta 3. satıra geçmeden bana geri kafalı damgası vuracak kadar ileride olduğunu düşünenler varsa yapabileceğim birşey yok...

    şimdi bu konuyla ilgili görüşümü sizinle paylaşmak istiyorum,

    çok fazla bir yaşamışlığım olmamasına rağmen çevremdeki insanların davranışlarını elimden geldiğince gözlemlerim.yaptıkları her hareketin bir sebebinin, temelinin olduğuna inanırım. Genellikle aileden gelen davranış şekilleri aslında hepinizin bildiği gibi karakterimizi oluşturur ve burada ebeveynlere düşen rolün büyüklüğünden bahsetmeme gerek yok. Şöyle düşünelim babası ve annesi çalışan bir çocuk gününün çoğunu ya bakıcısıyla ya da aile büyükleriyle geçirmektedir. Gününü bakıcıyla geçiren çocuk ailesinden alması beklenen değer yargılarını bakıcısından almış olur. Çocukların suyu içme şeklimizi bile inceleyip örnek aldıklarını düşünürsek, o yaşlardaki bu bilgi ve tecrübe açlığıyla kendine edindiği her bilgi, akşam eve gelen ebeveynlerinden değil, onu bütün gün bilinçli veya bilinçsiz şekilde eğitmiş olan bakıcısından edinilmiş bilgi olur. Bu durum gün içerisinde hem bakıcısından hem de ailesinden aynı aktivitelerin farklı yorumlanışını veya uygulanışını görmesine ve bocalamasına sebep olur.

    ailenin diğer fertleriyle (dede vb) yetişen bir çocuğun yaşadığı durum ise çok daha tehlikeli.her ne kadar çocuğun kendi kanından diye baksakta bu olaya, aile büyükleriyle günü geçiren bir çocuk ileride şımarıklığın dibine vurma ihtimalindedir. Şöyle düşünün çok basit bir olay ama, bir çocuk o gün dedesine istediği birşeyi yaptırsın diyelim, öğleden sonrada anneannesine aynısını tekrar yaptırsın, torun olduğu için ve bizim toplumumuzdaki "emanet" anlayışıyla nazı geçicektir sonuçta. Halbuki o artık torun değil gününün çoğunu beraber geçirdiğiniz için çocuğunuzdur, yapılması gereken anlık değil genel mutluluğunun düşünülmesidir. Daha sonrada bu çocuk akşam annesine veya babasına o aynı şeyi yaptırsın. Şimdi bu çocuk günde 3 kişiyi aynı şey için kullandı ve bunu sadece insanların ona karşı olan iyi niyeti ve sevgisi sayesinde yaptı. Tam öğrenme ve dünyayı tanıma çağındaki bir çocuk için öğrenilen herşey ileride de kullanılacaktır. Çok basit gözüksede çocuk ya bambaşka bir insanın elinde yetişmiş oluyor ya da kendi ellerimizle çocuğa vicdani ve ahlaki duyguları yanlış öğretmiş oluyoruz.

    Tabi günümüz dünyasında çalışmadan yaşamak imkansız ama gerçekten annenin çocukları üzerindeki etkinin toplum değerlerini sarsabilecek derece kuvvetli olduğunu göstermekti amacım. Kesinlikle kadınlar eve kilitlensin değil... Sonuçta o annenin de yeteri kadar bilgili, aydın olması gerektiğine inanıyorum.

    Yukarı da anlattığım şekilde yetişipte "ben senin anlattığın gibi değilim arkadaş" türünden tepki vermeyin lütfen. bu sadece bir düşünce, bir araştırma, varsayımdır...
    0 ...
  23. 55.
  24. "Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip "bu, bana aittir!" diyen, ve etrafında buna inanacak kadar saf insan toplayabilen insan, uygar toplumun ilk kurucusudur"

    bu tesbiti takdire şayan olan düşünür.
    2 ...
  25. 54.
  26. "bu nasıl bir toplum, insan milyonların ortasında en derin yalnızlığı yaşıyor; hiç kimse farkına varmadan dayanılmaz kendini öldürme arzusuyla kahrolabiliyor. bu toplum toplum değildir, vahşi hayvanların yaşadığı bir çöldür."
    3 ...
  27. 53.
  28. şimdi aldığımız bir habere göre ölmüştür.*

    ekleme: arkadaş kötülemesenize be! haber 232 yıl geç ulaştıysa bizim ne suçumuz var?! atatürk'le ilgili saçma sapan başlıklar açılınca böyle yapmıyorsunuz ama!

    not: 2 temmuz 1778'de ermenonville-fransa'da hayata gözlerini yummuştur. romantisizm akımının öncülerinden. fransız devrimi'nin fikir babalarından isviçre'de doğmuş cenovalı düşünür, yazar, besteci.
    2 ...
  29. 52.
  30. herşey yazılmış ama manastırda aldığı ruhban eğitimi atlanmıştır. şaşırtıcı bir şekilde özgür düşüncenin simge insanı zorlada olsa dini bir eğitim temeline sahiptir.
    1 ...
  31. 51.
  32. okunuş itibariyle en karizmatik isimlerden birine sahip olduğunu düşündüğüm filozof.*
    0 ...
  33. 50.
  34. ulusalcılık fikrini neden çıkarıp dünyanın başına bela ettiğini yakasına yapışarak sormak istediğim düşünürdür.

    düşünmese daha iyi olurdu.

    aynısı kankisi montesquieu içinde geçerli.
    1 ...
  35. 49.
  36. fransız politikaci,filozof ve yazardır.itiraflar,toplum sözleşmesi ve insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı adlı eserlerin yazarıdır milli egemenlik düşüncesi fransada ilk defa jean jacques rousseau tarafından ortaya atılmıştır.
    0 ...
  37. 48.
  38. 47.
  39. "Tabiatın kadına verdiği zeka inceliği erkekten daha güçsüz yaratılmış olmaktan gelen eksikliği kapatmak içindir; öyle olmasaydı kadın erkeğin eşi değil, kölesi olurdu. Kadın bu üstünlüğü iledir ki erkekle eşit olur, sözünü dinlemekle onu yönetir."

    J.J.Rousseau
    0 ...
  40. 46.
  41. Napoleon kendisi için "Rousseau olmasaydı Fransız Devrimi olmazdı" demiştir.
    0 ...
  42. 45.
  43. insan hakları evrensel beyannamesinin ilk maddesi(Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar) onun bir sözü olacak denli büyük bir filozof ve hümanisttir. Ancak nasıl bir tezattır ki 5 evladını da yetiştirme yurduna verecek kadar da haysiyetsizdir.

    Not: koskoca rousseau'ya haysiyetsiz ya da ahlaksız demem bu özelliğini bilenler için şaşırtıcı olmasa gerek.
    1 ...
  44. 44.
  45. sanatın ve bilimin insanların basmakalıp davranışlar içine girmesine neden olduğunu ileri süren bir adam.

    "sanata ve bilime ne demiş olum"
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük