dağlar ve göller ülkesidir. yılın yarısından çoğunu kar altında geçirir. kar yağmadığı zamanlarda da yağmur yağar. bu yüzden yeşildir. fakat nemden ötütü havası basıktır, yağmur birkaç gün yağmadığında dayanılmaz hâl alır.
şehirler ovalarda ve çoğunluk göl kenarlarında kurulmuştur. ülke tren yollarıyla örülmüştür. göllerden elektrik üretilir ve yakıt olarak hemen hemen sadece elektrik kullanılır.
toprağı sivas kadardır. belediyeler ayrı hükümetler olarak çalışırlar. dilleri, yasaları ve vergileri farklıdır.
isviçre toprağını ve yerlilerini ayırmak için "helvetia" terimini kullanırlar. yerliler neredeyse azınlık durumunda olmasına rağmen özellikle polisin katı tutumuyla ayrımcılığa meydan verilmez.
isviçre nüfusuna oranla en çok mülteci barındıran ülkelerdendir. uyuşturucu madde kullanımı serbest olup ticareti yasaklanmıştır, bağımlılar bu maddeleri devletten temin etmek durumundadır. fakat özellikle mülteciler arasında ticareti de yaygındır.
yaşam standartları ve gelir seviyesi sanıldığının aksine yüksek değildir. isviçre yerlilerinin gelir ve hakları nispeten daha yüksek ise de hayat çok pahalıdır. insanlar fazla mesai alamadıklarında giderlerini karşılamakta zorlanır. emekliler çok az maaş alır, eğer başka yatırımları da yoksa geçim sıkıntısı çekerler.
gurbetçilerimiz arasında "kart basmak" şeklinde tabir edilen işsizlik maaşını almak için işsiz olmak yetmez. bunun belli şartları vardır ve sürekli değildir.
isviçre avrupa ülkeleri ve abd ile yaptığı antlaşmalar sayesinde ekonomik olarak özel bir dokunulmazlığa sahiptir. bankacılıktan başka bir ekonomi sahası yoktur. bm içinde iç savaşlar ve iç isyanlar gibi meselelere müdahil olma politikası güder. pkk'ya açık destek verir.
sıkıcı ülkedir. gitmeyin aq! bir yerinde almanca konuşulur, diğerinde fransızca, öteki tarafta ingilizce, anasını damu gibi bir yer! ayrıca gıcık ve çelişik bir memlekettir. hem düşünce serbestesinden bahsederler hem de türkiye'de ermeni soykırımı olmadı derseniz hapis cezası alırsınız! ne iş lan bu? böyle ikiyüzlülük var mı? sikko melket vesellam!
dünyada tarafsızlığını ilan etmiş tek ülkedir.AB ye girmeyi reddetmiştir.Amerika ırağı işgal edince hava sahasını kapatan da tek batı ülkesi olmustur ama resmen düşünce özgürlüğü olsa da uygulamayan ülkedir.
bu aradalar başı kaddafi ile feci halde beleya giren ülke. isviçrede oğlunun iki gün boyunca gözaltında kalmasna dellenen libra lideri, isviçre ile tüm diplomtik ilişkileri kesmiş, ülke bankalarındaki 7 milyar dolarınıda çekme kararı olmuş.
sözde tarafsızlığıyla dünyanın ve özellikle türkiyenin canına okumuş bir ülkedir. ülkenin bankacılık sektörü dünyadaki azılı suçluların kaçakçıların 2. vatanıdır.
ülke coğrafya hayli dağlık olmasına ramen ilgi çekicidir. itici bir almanca konuşulur.
hiçbir topluluğa katılmayan**, katılmaya ihtiyacı bile olmayan, doğrudan demokrasinin uygulandığı yani yasaları halkın kendi yaptığı bir ülke. Öyle rahatlardır ki, halk bir ara ülkenin savunma kuvvetlerini kaldırmak için referadum yapmıştır ve bu %30 evet oyu almıştır.
üzerinde confederatio helvetica yazan bi bozuk para bulursanız, bu ne la demek yerine, aha isviçre'nin resmi adı, diyebilirsiniz. resmi dil olarak latince'yi seçtiklerinden, paralarının üzerine isviçre'yi latince görmek normalmiş.
kadınlara hiç bir hak tanımayan ülke. Türkiyede ki kadın hakları isviçreden daha iyi durumdadır. hatta isviçre nin durumu bazı islam ülkerinden bile kötüdür.
dağ kulübeleri, kayak merkezleri, çikolataları, çakıları, saatleri, bankaları, siyasal tarafsızlığı ve bilimadamlarıyla ünlü, tabiri caizse döt kadar bir yüzölçümüne sahip olmasına rağmen halkının tam dört dil konuştuğu (flemenkçe, italyanca, fransızca ve almanca olduğunu doğrulayacak 100 şahit gerekecek bir almanca), bir avrupa ülkesidir.. medeniyetin beşiği şeklinde anılır.. özellikle bilimadamı konusu tam bir muammadır.. nerede kıytırık bir araştırma yapılsa altından bu isviçreli bilimadamları güruhu çıkar.. adamların nüfusunun yarısı bilimadamı sanırsam, bu da araştırmalarının niceliğini olumlu yönde etkiliyor olsa da nitelik konusunda sıkıntılar var..
yılmaz özdil'in; fazıl say'ın ülkeyi terk edip gitmesi isviçre'ye yerleşmesi olasılığından yola çıkarak o belleklerimize kazınmış demokratik refah ülke imajından biraz farklı yönlerini gösterdiği ülke.
Seçim afişinde "ak koyunların, kara koyunu kıçından tekmeleyerek ülkeden dışarı attığı" parti...
Birinci oldu.
Sloganları neydi?
"Yabancıları severiz... Ama, kendi ülkelerinde yaşayan yabancıları!"
Bu arkadaşların bir lideri var...
Eski Adalet Bakanı.
Milyarder işadamı. Kimya fabrikası var.
Bu fabrikada kimleri çalıştırıyor en çok?
Ucuz yabancıları!
Yani?
Adalet diye buna derim ben.
"Ya ucuza çalış... Ya da kıçına tekmeyi vururum, sadece fabrikadan değil, ülkeden de kovarım!"
Bakın, adalet dedim, aklıma geldi...
Türk Tarih Kurumu Başkanı Halaçoğlu ile işçi Partisi Lideri Perinçek, "soykırım yalandır" dediği için nerede yargılanıyor?
isviçre'de.
Pekiii...
Orhan Pamuk, o meşhur "Ermenileri de kestik, Kürtleri de kestik" şeklindeki veciz sözlerini kime söylemişti?
Tagesanzeiger gazetesine.
Nerede yayınlanıyor bu gazete?
isviçre'de.
Tesadüfe bak yahu!
Laf gazeteye gelmişken, hadi oradan devam edelim... ingiliz The Independent gazetesi, isviçre'de yaşayan "yabancılar"la ilgili geniş bir araştırma-haber yapmıştı...
Ve, o araştırma kapsamında, isviçre'de doğup büyüyen, 23 yaşındaki Türk kızı Fatma Karademir ile konuşmuştu...
Şunları anlatmıştı Fatma:
"Vatandaşlık başvurusu yaptım. Bana, isviçre milli marşını ezbere bilip bilmediğimi, isviçreli bir erkekle evlenip evlenemeyeceğimi, Türkiye-isviçre milli maçında, hangi tarafı tutacağımı sordular."
isviçre milli maçından sonra, merkezi isviçre'de bulunan FIFA ve UEFA'nın başımıza ördüğü çoraplara hiç girmiyorum.
Ama şuraya gireyim...
isviçre'de şu anda imza toplanıyor.
Niye?
Cami minarelerini yasaklamak için.
Kaç tane minareli cami var ki orada?
Alt tarafı 2 tane!
Tahammül sınırları işte bu.
Unutmadan ilave edeyim, biraz önce bahsettiğim eski Adalet Bakanı arkadaşın babası, Protestan papazı.
*
Hasta bunlar dediğinizi duyar gibiyim.
O da var.
Kökten kopma, ikinci sınıf insan muamelesi görme, ezilmişlik, kimlik bunalımı gibi sebeplerle "ruhsal bozukluk" yaşayan göçmenlere, tıp literatüründe konulan teşhisin adı ne?