istiklal denince aklıma chili geliyor.
ilk istanbula gidişimde korku içerisinde sığındığım, saatlerce oturup oradaki insanlarla sohbet ettiğim, bir dans hocasının işletmeciliğini yaptığı tarot cafe.
ama aklıma sorularda takılmıyor değil.
niye her dizinin en göz alıcı sahneleri istiklalde çekilir?
diziler için akışkan, koşturma içinde olan insan manzaralarını ve suretlerini yansıtabilen güzide, yegane yerdir. bu insan selini ve curcunasını şüphesiz en kaliteli şekilde ezel'in senarist künyesi ele almıştır.
her açıdan istanbul'un merkezidir. gerek içinde yürüyen insanların çeşitliliğinden her tip, her inanıştan insanı içinde barındırması, gerek eğlence mekanları, gerek alışveriş mağazaları olsun her açıdan merkezdir...
çocukluğumda nüfus sayımının yapıldığı gün bomboş olan caddedir. o günlerde sokağa çıkma yasağı uygulandığı sokakta gerçekten kimseleri göremezdiniz taki yasak kalkana kadar.
özel zamanlar için buldukları birkaç yüz ifadesini titizlikle akıllarında tutan kızların, hayatın yalnız ve yalnız kocaman şeylerini fark edebilen renksiz delikanlılarıyla el ele yürüdükleri yer.
beyoğlu kararkolu'nun 15-20 metre yanında bir binada ikamet eden bir arkadaşın evinde geçirilen geceler sonucunda varılan kanaatler :
- cumartesi gecesi 20.00-00.00 arası istiklal caddesi'nin yakınından dahi geçilmemeli .
- pazar akşamları bol miktarda cepçi gözlemlenmiştir .
- gay barlardan mümkün olduğunca uzak durulmalı .
-istiklalin arka sokakları bazen hiç tekin olmuyor .
sanki ayrı bir dünyadaymışsın hissi gelir, o an aklındaki bütün derter, tasalar uçuverir, karşından ters istikametine doğru gelen insanları izlersin.. bunca insan. acaba şu kırmızı montlu kız nereye gidiyor ? hey, şu adamın suratı neden asık ? ne düşünüyor acaba ? şu gençlere bak, kim bilir ne konusup gülüyorlar.
vay anasını.
her geçişte, aynı zevki taddırır istiklal caddesi.
küçük bir çocuk hayal et. ilk defa gelmiş istanbul'a. bu kadar kalabalığı ilk defa bir arada görüyor. bir sürü farklı insan, kitapçılardan yükselen müzik sesleri.. istiklal'e paralel olan arka sokaklarda yürürken korkuyor çocuk, abisinin elini daha bir sıkı tutuyor. korksa da hayran oluyor bu sanat kokan caddeye.
aradan yıllar geçiyor bir dahaki gidişinde. ortam değişmiş evet, eskisi gibi değil. fakat hala her yerde sanat var. caddedeki binalarda, sokak çalgıcılarında, tramvayında.. bu sefer istiklal çocukta sadece güzellik duyguları uyandırmıyor, ona sonsuz özgürlüğü verdiği için minnet de duyuyor bu caddeye.
istanbul'un ne olduğunu, insanların neden ona bu kadar bağımlı yaşadıklarını istiklal'de gezerken anlarsınız. çünkü istanbul aşk'tır ve istiklal caddesi istanbul'a duyulan aşkın en büyük sebebidir..
istanbulun merkezidir. bağdat caddesi istiklal caddesinin tırnağı bile olamaz. fenerbahçelilerin kale olarak andığı bağdat caddesinden ne beklersiniz? nevizade geceleri bambaşkadır halbuki.