baştan beri aynı eylemi yapan insanların sadece mekan değiştirmesi. belki israil devleti olarak piknık alanına tur düzenlemeye başlarlar, 'işte devletimizin gücü' 'gariban insanları nasıl da öldürüyoruz' diye olmadı onur duyarlar. tur seferlerine mesela amerika'yla başlarlar. bush şeref(!) konukları olur örneğin.
Kendilerinden bekleneni yapmalarıdır. Bilançoya bir bakın.
Ölen çocuk sayısı: 277
Ölen kadın sayısı : 93
Ölen yaşlı sayısı : 95
Ve bu bilançoya sessiz kalan diaspora yahudileri. Buna Türkiyedekiler de dahil. Türkiye musevi cemaati savaşta ölenler için ayin düzenlemiş. Aman ne komik. Tüm dünya şiddetle çocuk katliamını kınarken , lanetlerken , protesto ederken , bunlar sessiz bir ayin ile katliamı geçiştiriyorlar. Tüm yahudiler böyle. Masum müslümanların katliamına her zamanki gibi sessizler.
Bir sözümde şu güruha. Hani Hrant dink öldüğünde hepimiz Ermeniyiz diyen , Santoro öldürüldüğünde hepimiz Hristiyanız diyen , Dağlıca ve Aktütün de şehit edilen askerlerimiz için Hepimiz Mehmetçiğiz demeyen hain aymazlara. Türkiyedeki musevi cemaatini de yanınıza alıp israili protesto edebilirmisiniz. Hepimiz Filistinliyiz diyebilirmisiniz ? Demezsiniz , demiyorsunuz , demeyeceksiniz. Sizin de bir farkınız yok Gazze de piknik yapıp çocukların katlini seyreden o şerefsiz israilliden. *
Protestocu edit: Piknikten dönmüş bazıları.
bir israil türküsü olan gazze'ye karşı yatır beni tırmala beni kaşı beniyi söyleyerek mangal yapan duyarsız insan topluluğunun gerçekleştirdiği eylemdir. gazze'den gelen insan eti kokusuna aldırmazlar bile bu canavarlar.
savaşın ve insan ölünlerinin kanıksandığı bir ortamda vicdanların da törpülrenmeye başladığını göstern sürecin son resmidir.
sürekli ölen çocuk görüntüleri ve insanlık dramları eşliğinde verilen savaş görüntülerine insanlığımızdan utanarak söyleyebilirim ki artık duyarsızlaştık. bazen bu görüntülerin sürekli verilmesinin doğru olup olmadığını soruyorum kendime ama hala makul bir cevap verebilmiş değilim. kurgulanmış bir ölüm izliyormuşuz gibi syerediyoruz televizyonu. bir hollywood filminde ölen başrol kadar bile üzülemiyoruz gazze'de yaşananlara.
kendi ırkını kutsanmış sanan paranoyak bir yönetim anlayışının insanlığı getirdiği bu noktada piknik; bir savaşın gölgesinde ertelenecek bir etkinlik gibi olamıyor ve alışıla gelmiş lüküs hayat, başkalarının ölümlerini kendi pikniğinde bir fon ve manzara resmi olarak seyrediyor.
uzun zamandır insan hakları kavramı bile siyasi bir mücadele aracından başka birşey değil. insan hakları bildirgeleri ve antlaşmaları, kanunları vs israil, abd, fransa vb gibi ülkelerin dışındakiler için geçerlidir.