Vay be... Yine bir nereden başlasam yazısı daha.
Sözlük anlamını yitirip bol keseden atanların doluştuğu bir yer olmuş. Önce şu arkadaşlara bir çift lafım olsun : Gerçekten yazıklar olsun sizlere... Ne ismet inönü'yü ne de Mustafa Kemal'i sevmek zorundasınız. Ama insanın biraz dinine, biraz büyüğüne saygısı olur. Burada sarfettiğiniz laflar ne ismet inönü'yü bağlıyor ne de Mustafa kemal'i. Ama aldığınız eğitim ve ahlak'ı bağlar. Yok efendim "ismet inönü atatürk'ün ayakları dibinde uşak gibi yatıyormuş", "Atatürk'ün mezarı lahitmiş de ismet inönü'nün ki sıradanmış" hele ki "atatürk ayakları dibinde yatan inönü'ye "kalk ulan köpek" diyecekmiş. Komik mi bu şimdi? Nasıl bir rezillik. Anlıyorum, sağdan soldan duyduğunuz ama tek bir kaynak dışında fazlaca araştırma gereği duymadığınız bilgileri sanki insanlar ilk kez sizden duyacaklar diye düşünüp buralara karalıyorsunuz. Ama karalamanın da bir adabı, bir şerefi vardır. Kendinizden utanmalısınız. insan sevmediği hatta nefret ettiği insanlara bile bu tarzda yaklaşmaz. Bir insanın, bir liderin ya da herhangi bir şeyin görüşlerini benimsemeyebilirsiniz ama saygı duymalısınız ki inönü gibi tek parti iktidarını kendi eliyle bitiren birine karşı "diktatör ya da zalim" derken ne derece samimi olduğunuz anlaşılsın. iletişim çağında yaşamamıza, bilginin 20 yıl öncesine göre inanılmaz şekilde kolay elde edilebildiği bir devirde bu kadar kof, ayakları yere basmayan düşüncelere inanarak savunuculuğunu yapmak benim mantık yollarıyla açıklayabileceğim bir şey değil. Rahmetli ismet paşa kendi insanını yerin dibine sokan, kendi insanını yeren alışkanlığımızın kurbanı.
ismet inönü hakkında pek çok kitap var. Alıp okuyabilirsiniz. Özellikle fazlaca kaynaktan beslenmiş ve akademik tipte olanları tercih etmenizi öneririm. Yoksa kendi emellerine erişimi engellenmiş kişilerin kin kustuğu eserleri kaynakça diye görürseniz ancak kendinizi kandırırsınız. Şevket süreyya Aydemir'in "ikinci Adam" adlı eserini öneririm örneğin. Güncel olarak "Şu Çılgın Türkler"in yazarı Turgut Özakman'ın yeni çıkan kitabı "Cumhuriyet - Türk Mucizesi" kitabını da önerebilirim. Ama hiç birisini okumasanız bile gidin, alın "nutuk" u okuyun. Bizzat Atatürk'ün yazdığını biliyor olmalısınız siz Mustafa Kemal ile inönü arasında husumet arayanlar. Aman bu kitapları elinize aldığınızda dikkatli olun da sizin genç dimağlarınıza bu fikirleri sokmuş olan kişilerin gazabına uğramayın. Anladığıma göre bu fikirleri savunanların evlerine pek uğramayacak kitaplardır.
ismet inönü, anıtkabir'de atatürk'ün ayakları dibinde yatmamaktadır. Sembolik lahdi barış ve zafer kulelerinin arasında, yanları açık kolonların ortasında bulunur. Mezar odası ise alt kattadır. Mezar odasına ahşap bir kapının ardından bronz bir kapı ile girilir. Mezar odası kare olup, kesik pramidal tavanla örtülüdür. Sandukası da kıble yönünde beyaz granit zemin üzerindedir. Anıtkabir'e 28 Aralık 1973'de defnedilmiştir. ismet inönü bundan 3 gün önce 25 Aralık 1973 günü vefat etmiştir. Yani defnedilmesi ölümünden önce planlanmıştı. Kaldı ki Mustafa Kemal'in mezarından "kalk lan köpek" şeklindeki seviyesiz yakıştırmalardan ziyade Batı Cephesi Komutanı ile Başkomutanı ebedi istirahlerinde ayırmamak isteyen manevi duyguların eseridir. Kafanızdan böyle şeyler geçireceğinize eğer ziyaret edecek olursanız açın ellerinizi de bir fatiha okuyun.
Adalar hakkında "Bu adalar bu yakın mıydı" söylentisine gelelim. her şeyi bırakın. Mantığınızla düşünün. Askeri bir eğitim almış, pek çok cephede komutan olarak görev almış birinin haritada adaların yerini bilmemesi düşünülebilir mi? kaldı ki ismet inönü baba tarafından Bitlis'in tanınmış kürt ailelerinden Kürümoğullarına mensup olsa da izmir doğumludur. doğduğu ev bugün kemeraltına oldukça yakın ikiçeşmelik civarındadır. izmir'e yabancı değildir ve kaldı ki eğer asker olamasaydı coğrafya öğretmenliği yapacağını dile de getirmiştir. Ama konu bu değil. Ben de isterdim Çeşme'ye gittiğimde karşıda arabaların hareketlerini bile gördüğüm Sakız'ın, Kaş'ın dibinde olan Meis'in, Kuşadası yakınlarındaki Sisam'ın, Edremit karşısındaki Midilli'nin türk adası olmasını. Milli Misak'tan haberiniz var mı? Milli Misak, kurtuluş savaşı başladığı an üzerinde türk bayrağı dalgalanan toprakların türkiye toprağı olduğu ilkesine dayanır kabaca. Ne yazık ki Kurtuluş savaşı'ndan çok önce adalar türk toprağı olmaktan çıkmıştı. Bunun için Osmanlı imparatorluğu'nu suçlamak daha isabetli olacaktır. Bugün Milli Misak sınırları içinde olup da Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olmayan iki yer vardır; bunlar da Musul ve Kerkük'tür. Eğer 1925 yılında cerayan eden Şeyh Sait isyanı yüzünden ordu kuzeye kaydırılmasaydı oraları da türk toprağı olacaktı belki de. Sonuçta koca imparatorluk gitmişken adaların hesabının ismet inönü'den sorulması insafsızlıktır. italyanların "biz çıkıyoruz gelin siz yerleşin" dediği söylentisi vardır ama bu doğru olsa bile Kurtuluş savaşı gibi büyük yıkımlar bırakan bir savaştan çıkmış ordunun oralara gidecek imkanı yoktu. Ne limanlarda bekleyen dizi dizi savaş gemilerimiz ne de havalanmaya hazır F-16'larımız mevcuttu. Üstelik Lozan Antlaşması'nda bize ne önerildiğini ve ismet Paşa'Nın nelerle döndüğünü okuyup öğrendikten sonra bu suçlamalarda bulunmak lazım.
Mustafa Kemal ile ismet inönü'nün zaman zaman takıştıkları doğrudur. Ama bu asla birinin diğerini kıskanması, ötekinin ona kin duyması şeklinde algılanması gereken bir olgu da değildir. Mustafa Kemal ile ismet inönü'nün arkadaşlıkları okul yıllarına dayansa da kıt'a arkadaşlıkları 2. ordu'da başlamıştır. Sene 1916'dır. Burada birlikte doğu cephesi'nde ruslara karşı savaşmaktaydılar. Burada birbirlerini daha iyi tanıyınca bağları gelişti. Mustafa Kemal 2. Ordu kumandan vekilliğine tayin edilince Kurmay Albay ismet'i kendi emrindeki 4. Kolordu kumandan vekilliğine atadı. 6 ay sonra ismet inönü Suriye cephesine atanınca kendisi hakkında çok olumlu bir sicil belgesi vermiştir.
Mustafa Kemal 9. Ordu müfettişi olarak Anadolu'ya geçmeden önce Anadolu'ya gitmekteki niyetini ismet Paşa'ya açıklamış ve kendisini Ankara'ya çağırmıştır. Fakat Fevzi Paşa'nın çağırması ve Mustafa Kemal'in de onayı ile üstlerinden izin almadan 8 ocak 1920'de geldiği Ankara'dan 3 Şubat 1920'de istanbul'a döner. Görevi düzenli bir ordu kurulabilmesi için gerekli çalışmaları istanbul'dan yürütmektir. Fakat 16 Mart 1920 günü istanbul'un işgal edilmesi ile birlikte Mustafa Kemal orada bir işi kalmadığına hükmederek onu yeniden Ankara'ya çağırır. 9 Nisan 1920'de Ankara'ya ikinci kez gelen ismet Paşa burada Mustafa Kemal'in sağ kolu pozisyonuna girer. ilk mecliste hem Edirne milletvekili hem de genelkurmay başkanıdır. Mustafa Kemal Paşa 10 Kasım 1920'de Batı Cephesi Kumandanı olarak atadı. Bu tarihten sonra ilk başlarda bizim yanımızda yer alan ama daha sonra isyankar bir hal Çerkez Ethem'in üzerine gidildi. Buna fırsat bilen Yunan ordusu da bulunduğu mevzilerden ilerlemeye kalkınca yapılan savaşı birliklerimiz kazanır. Tabi bu biraz da işin özeti. Ama 10 - 11 Ocak 1921 tarihinde yapılan ve tarihimize 1. inönü savaşı olarak geçen bu zaferin ardından ismet Paşa'Nın rütbesi tuğgeneralliğe yükseltilir. Bu savaş düşmanlarımızın bizi farketmesine yol açmış ve 21 Şubat 1921 tarihinde Londra'da yapılan konferansa TBMM'den de yetkililer çağrılmıştır. Bu konferansta üzerimize uygulanan baskı netice vermemiş ve bir kaç maddesi yumuşatılıp önümüze getirilen sevr antlaşması kabul ettirilememiştir.
amerika'dan çuval çuval para alıp oy satın alan, daha fazla para için askerlerimizi ta allahın koresine ölmeye gönderen tipleri ilahlaştıranların amerikacılıkla suçladığı eski bir liderdir.
1 mart teskeresi olayı kadar da olamaz bunun yanında yaşar büyükanıt karşı çıkmasa idi star tv'de anlatmıştı bir keresinde yine afganistan'a asker göderilcekti, ben böyle bir şeye karşıyım askerlerimzi göndermeyeceğim afganistn'a dedi!..
-gibi!..
(herkes kendi kirli eline baksın)
zamaninda paralardan atamizin resmini cikartip kendi resimlerini bastiran kisi .sanirim bu bi cok seyi anlatir kanimca .bizi ac biraktin diyen cocuga;ama babasiz birakmadim diyecek kadar piskin kisilik .la cocugunu doyuramayan baba ne ise yarar ki ? olsun almanyaya yaradi inönü .nur icinde yat ??
AKP'nin Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Talim ve Terbiye Kurulu'nun aldığı karara göre adı Uluslararası ilişkiler Dersi'nin müfredatından çıkarılmış bulunmaktadır. Adını ders kitaplarından silmek isteyenlerin asıl hedefinin kim olduğu belli: Atatürk.
ismet inönü'yü sevmeyen, beğenmeyenler olabilir. Sadece bu tepkilerinin kökenini sorgulasınlar. 10 yılı geçmiyordur eminim. Ve eminim Amerika'nın maşası olup Suriye'yle savaşa girişirsen o zaman bizi ikinci Dünya Savaşı'na sokmamayı başarmış olan bu devlet adamının değerini anlarız.
1936'da Faşizmi incelemek üzere italya'ya gönderilen CHP Genel Sekreteri (Katib-i Umumi) Recep Peker'in dönüşünde yazdığı TBMM üzerinde bir "Faşist Konsey" kurulmasını öngören raporu onaylayıp imzalaması üzerine cumhurbaşkanı Atatürk "Başvekil hazretleri anlaşılan yorgunluktan, önüne gelen raporları okumadan imzalıyor!" dedi ve kararı reddetti. Bu değerlendirmeye "Koskoca memleket rakı sofrasından mı idare edilecek?" diye yanıt verince aralarında gerginlik çıktı. Dersim isyanı'nın bastırılması sırasında da düşünce ayrılıkları çıkınca Eylül 1937'de cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından başbakanlık ve CHP'nin genel başkan yardımcılığı görevlerinden alındı ve yerine Celâl Bayar atandı. Bu dönemde yalnızca TBMM'de Malatya milletvekili olarak görev yaptı. Kaynak: http://tr.wikipedia.org/w...C3%B6n%C3%BC#cite_note-13
-atatürk ölünce ilk işi paranın üstünden atatürk fotoğraflarını kaldırmak oldu.daha sonraki zamanını da atatürk zamanındaki tüm devrimleri yıkmak için harcadı..., ezanı ilk türkçe okutan da inönüdür. atatürk'ü dinsizmiş gibi gösterip yıpratmaya çalışan da inönüdür. inönüyü iyi araştırısanız atatürke kini çok büyüktür. babası kürt annesi ermeni olan inönü aslında ermeniler için özerklik istemiştir. kürdistan devlei kurulması için de atatürk öldükten sonra gerekli alt yapıyı hazırlanmıştır...
- 1948'de amerikan başkanı truman'ın "Turman Doktrini" ile öngördüğü yardımın karşılığında türkiye'de serbest seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesini ve "milli şef"lik, "5 yıllık kalkınma planları", köy enstitüleri gibi Sovyetler Birliği benzeri uygulamaların kaldırılmasını, ağır sanayiye girilmemesini, talep etti ve bu taleplerin tamamını koşulsuz şartsız kabul eden ismet inönü 100 milyon dolar olan Marshall yardımlarını almaya hak kazandı.
-1948'de kabul edilen Truman Doktirinin uygulanması ile 4 Mayıs 1959'de nato'ya girmek için yapılan başvurunun gerçeklemesi 14 mayıs 1950'de seçimlerle iktidarı kazanıp devletin başına geçen dp-adnan menderes- hükumetinin kucağına düştü. onlar da bu işe zafer çığlığı attılar ve marshall yardımının en hararretli uygulayıcısı oldular.
- o zamana kadar milli korum kanunu yüzündne kominist gibi yaşayan yağ, şeker, ekmek, et vb karne ile alan halk inönü iktidarının yangınından kaçtığını düşünmüştü amaaslında bu hükümet de o hukumetin devamıydı.
- ismet inönü iktidar olduğu son beş yılda çoktan bm, imf, dünya bankası gibi oluşumlara başvurusunu yapıp katılımını sağlamış ve karşılıklı yardım anlaşması ile -bunu iyi araştırıp okuyun lütfen her türk'ün okuması gerekir- bir sürü tavizler vermişti. okumada, anlamadan attığı imzaların ya da bilerek ladesin sonucu olarak;
atatürk'ün 1926 yılında kayseride açtığı uçak üretim ve bakım fabrikası'nın 1930'da milli savunma bakanlığı'na, 1939'da türk hava kuvvetlerine devredilmesinin ardından o zamandan 1950 yılına kadar pek çok uçak üretimi yapan çalışkan, zeki, cefakar mühendislerine rağmen marshal planı gereği bu uçak fabrikası 1950'de kapatıldı ve kayserideki fabrika sadece ikmal ve bakım hizmeti verdi.
-atatürk'ün köy enstitüleri ve köy öğretmen okulları kapatıldı. atatürk'ün izinden giden herkes yönetimden uzaklaştırıldı.
-tamamını kendisinin imzaladığı anlaşmaların uygulaması dp başkanı adnan menderes'e düşmüştü. doğrusunu söylemek gerekirse o da bu işte çok iştahlıydı. fakat adama yedirmezlerdi. marshall yardımı ile gelen ikinci belki de üçüncü el traktör, biçerdöver vb aletlere -amerikan çöplüğüydü, sürekli hasar yapıyordu, parça bulmak zordu- çiftçi aldanmış, -yine de karasabandan iyidir diye herzamanki tevekkülünü göstermişti, hayatında hiç araba görmeyen bu adanlar- adnan mendere'in yönetimini inönüye göre daha atak, hedefi olan, gelişen, halkın yanında olan vb gibi değerlendirince menderese olan inancı da artmıştı. inönü ve taraftarları kendi kurdukları zeminde at koşturan menderesi hazmedemediler ve en zonunda onun sonunu hazırladılar...
- türkiye demiryolu için yıllarca ingilizlere bu yatırım ve anlaması gereki inanılmaz paralar ödemişti. halk tam da toplu taşımacılığın tadını çıkartıp ucuza ulaşımını sağlayacakken. halkına karne ile ekmek veren inönü'nün -biz kominis bir ülkemiyiz- çıkışları ile halka bunun gereklerini anlatmaya çalışmasının ardından marshal yardımı gereğince demiryolu ve onca halkın parası boşa gitti ve bu yatırım atıl kaldı. 1950 yılında ulaşım %50 oranına sahip olan demiryolu taşımacılığının 2003 yılında %5'e düştüğü, türkiye'de %95 olan karayolu taşımacılığının payının abd'de %43 olduğunu şimdilerde bileniniz var mı bilmiyorum ama; yıllardır petrol savaşlarının devam ettiği batının şimdilerde de -arap baharı- adı ile -koyduğu adla bile dalga geçiyorlar- bu savaşı bu sefer kendisi olaya direk girerek değil de seni beni karıştırıp müslümanı müslümana kırdırarak bu işten galip çıkmaya çalıştığı ortadadır.
- inönüye gelince. inönü savaşları çok da başarılı geçmemiştir. hatta bu konuda türlü rivayetler var. belgesi olmadığı için yazamayacağım. atatürk'ün adamsızlıktan ismet inönü ile hasbahal ettiğini düşünüyorum. zaten herşey ortadadır. kendisinin savaşa girmemek için gösterdği ve dünya karşısında gülünç düştüü beceriksizliklerini anlatacak takatim kalmadı da derdim çoktu hangisine yanayım türküsünü söyleye söyleye belim kırıldı onu biliyorum...
ölümünden seneler sonra camileri sattı satamadığını ahır yaptı diye iftira atan düşmanları olan bu ülkenin kurucu kadrosunun 2. adamı, büyük komutan, şerefli türk siyasetçisi.
babası malatyalı*, annesi razgradlıdır*. istiklal savaşı ve lozan kahramanıdır. türkiye cumhuriyeti'nin ilk başbakanı, ikinci cumhurbaşkanıdır. 1938-1973 yılları arasında chp genel başkanlığı yapmıştır.
en azgın döneminde bizi yani türk halkını ya yanında savaşmakla ya da düşman ilan etmekle suçlayıp akabinde saldıracağını açık açık ifade eden hitler orospu çocuğuna öyle bir şeye kalkışırsan seni berlin e kadar kovalar yakaladığım yerde acımam, yapıştırırım diye karşılık veren bu sayede bu halkı 2. dünya savaşı cehenneminden zararsız kurtaran siyasi liderdir.
evet o dönem yeni bir ülkeydi anadolu da üretim neredeyse sıfırdı en hayati şeyler bile yoktu gaz yoktu, yağ yumurta gibi en temel besinler yoktu.
evet, kıtlık oldu herşey karnelerle, belgelerle veya el altından satılır oldu.
ama başınıza bombalar yağmadı sığınaklarda günler geçirmediniz evlatlarınız şehit düşmedi sınırımız değişmedi cumhuriyet devam etti bayrak dalgalandı demenin bu inönü düşmanlarına herhangi tesiri yok zira onlarda böyle bir bilinç yok.
o yalap şap elini yüzünü yıkasın seccadesini sersin, arapca ayetlerini sıralasın eğilsin kalksın yeterli diye düşünüyor.
hayatı bundan ibaret.
bir ülkede savaş varsa ibadetini bile yapamayacağını seccadeye eğilmişken arkadan gelen düşmanın götüne sıkacağını akıl dahi edemiyor.
veya sırf zevk olsun diye cami minaresine 10 tane roket sallandığında o altında namaz kıldığı cami kubbesinin onun ölümü olacağını da idrak edemiyor. inönü gibi adamı sevmesini ardından güzel bişey yazmasını nasıl bekleyebiliriz.
açık oy gizli tasnif sistemiyle seçim yaptırdığı şakirt-dinci-yobazların eleştirmeye çalıştığı ulu önder, milli şef. ülkedeki en zeki insan olduğundan zaten seçime gerek yoktu ama o seçime gidecek kadar yüce gönüllüydü aksini iddia eden şakirttir. ülkeyi seçimle tanıştıran demokrasi kahramanıdır ama demokrasi dincilerin eline bırakılamayacak kadar önemlidir o yüzden bırakmamıştır da. iktidarı sırasında ülke 50 yıl ileri gitmiştir aksini iddia eden de toptur.
şimdiki göstermelik dindar liderler gibi değildi. cumaları evinde kılardı ki kimse görmesin. camileri de ahır yaptırmıştır ki halkı da kendisi gibi ibadetini evinde gösterişten uzak şekilde eda edebilsin. zekatını da kimse bilmesin diye oğluna verirdi, aynı sebepten haccada evde gitmiştir.
bırak ülkeyi kendine bile faydası olmayan klavye delikanlıları tarafından eleştrilen milli şef.
kaldı ki bu ülkeye çok partili seçimleri, demokrasiyi getiren, 2. dünya savaşından zararsız çıkmamızı sağlayan liderdir. yanlışları var mıdır vardır, ancak sevmeseniz bile saygı göstermelisiniz.