intiharı savunmak gidin birbirinizi öldürün değildir. zaten edecek insan da pek denileni takacak durumda değildir. bazı hayatlar zordur sen şimdi burada pembe totoşunla entry girerken kimin nasıl bir hayat içinde yaşadığını bilemezsin.
şimdi bir örnek verelim: bir çocuk düşün doğuyor bir ailede, ama baba psikopat bu çocuğu dövüyor, annesini dövüyor, kardeşlerini de dövüyor. şimdi bu çocuk buna her gün katlanıyor ama bir gün dayanamayıp babasını öldürüyor. şimdi bu çocuk birincisi katil olmuş oluyor, ikincisi babasının katili olmuş oluyor, üçüncüsü hayatını karartmış oluyor.
bu adam hapiste bir gün kendini öldürse gidip buna haksızlık diyebilir miyiz?
bu adamın tek suçunun psikopat bir ailede doğduğunu inkar edebilir miyiz?
edemeyiz, işte bu verdiğim örnek gibi hayatlar vardır, pembe totoştan ama yııı insan kendine kıyar mı demeyin, dünya adil bir yer değil ve gerekirse insan bu adaletsizliğe kader diye boyun eğmek yerine başkaldırıp son verebilir.
bu insanı suçlamak da korkak demek de haksızlık olur.
Aslında bilinenin aksine "çoğul" bir eylemdir. Bu yüzden de pskiloloji kadar sosyolojininde konu alanına girer. Hatta Emile Durkheim'in "intahar" isminde ilginçi bir sosyoloji çalışması da mevcuttur. Öyle ya da böyle sanatın her dalına defalarca konu olmuş bir eylemdir de aynı zamanda. Ben Sevgi Köse islinde bir şairi hep tercih etmişimdir.
akşam güneşi sırtımı acıtırken
yüzüne düşüyor gölgem
ne sözcüklerim
ne de ellerim titriyor
kuramadığım cümlelerin fiil köklerini zamana salıp
dallarına tutunuyorum aklımı saran sarmaşığın
beş ayrı böcek kemiriyor derimin altında gövdemi
içime devriliyorum...
okşayıp, su verirken göğsünün yeşiline
dönüp arkamı, kendime soluyorum
sussam bileceksin
konuşuyorum coşkuyla coşkuyla
sesimin dürüstlüğünden korkup
dünkü sesime playback yapıyorum
yüzümün yalanını bir aynalar bilir
kendimi ele vermiyor
kendime saklıyorum..
dikenleri zamana havale edilmiş
arsız bir anıya tutunarak çık istiyorum
en yeni yolculuklara
iki kişilik gülümsüyorum bu fotoğrafa
koparıp atıyorum dilinin ucundan...
bir bahçeyi ayrık otundan korur gibi
aç, fakir, biçare milyonlarca insan herşeye rağmen bir yerinden hayata tutunurken sırf ruhsal bunalımlardan dolayı yapanları duydukça bir türlü anlam veremediğim eylem.
Ahiret inancım olmasa, sonsuza kadar cehennemde tabiri caizse bir demirbaş gibi kalacağımı bilmesem bir an düşünmeden gerçekleştirebileceğim eylem. geride bırakmak, üzmek istemeyeceğim insan 3 ü 5 i geçmez. Öyle de gereksiz, değersiz bir insanım.
Kimse duymadan ölmeliyim
Ağzımın kenarında
Bir parça kan bulunmalı.
Beni tanımayanlar
"Mutlak birini seviyordu" demeliler.
Tanıyanlarsa, "Zavallı, demeli,
Çok sefalet çekti.."
Fakat hakiki sebep
Bunlardan hiçbirisi olmamalı.
Çok uzun zamandır zihnimi kurcalayan ama inançlarım ve cesaret eksikliğimin engel olduğu eylem. O kadar boş ve anlamsız yaşıyor olmak bazen nefes almakta zorlanmama neden oluyor.işe yaramıyor olmak fikri her şeyi sorgulatıyor.ama sonrası ailene yaşatacakların,bilinmeyen sonsuz diğer hayata devam edecek olmak fikri vazgeçiriyor.
intihar bombacılarını ya da kendini adamış asker polis vs gibi silahlı abileri kenara koyarsak insan neden ölmek ister hiç anlamıyorum. Yaşayarak ölmek varken ekşici yazarlar gibi yarısında çıkmayı anlamıyorum yoksa insan düzgün düşünemediği bir anda bunu yapabilir ya da fiziksel bir acısı vardır ölümcül hastadır vs bunu isteyebilir.
Gerçekten ölmek isteyen varsa, karbonmonoksit zehirlenmesini tavsiye ederim kendilerine. Çünkü cehennemde yanmaktan önce, tek mutlu olabileceğiniz yerdir. Bari acı çekmeyin.
Dünyaya bir daha gelmeyeceğinizi bildiğiniz halde, neden kestirmeden gidiyorsunuz? Gerçekten o kadar güçsüzmüsünüz? Kalkıp silkinip, istediğiniz çoğu şeye kavuşmanın zor olmadığını görün.