hakkında çok saçma sapan bilgilere sahip olduğumuz durum. bir yazar durumu dile getirmiş üstüne bazı çok bilmişler atlamış intihar edecek olsa bunu söylemeden yapar diye. azınlık dahi olsa bu kişilerin bu denli vicdansız, kansız olmayacaklarını düşünüp durumu bilmemelerine bağlıyorum.
Richmana göre, ''intihar bir iletişimdir; yardım için ağlamaktır; başkalarından yardım istemektir; tehdit veya intikam metodudur; pişmanlık ve bir itiraftır. intihar anlamında kullanılan iletişim sözlü veya sözsüz olsun, dolaylı veya dolaysız bir mesajdır.''
yani intihar den kişiler hep son çare olarak bunu düşünür ve ciddi manada iletişim eksikliği çekerler. üstüne kişi bunu dile getirince birisi bende viagrayla intihar edeceğim der biri çıkar ısıracak köpek dişini göstermez der.
bu da istatistiksel araştırma dökümü.
Yapılan birçok araştırmanın ortak sonucuna göre, intihar edenlerin büyük bir çoğunluğu (% 75i) bu niyetlerini eylemlerinden çok az bir zaman önce birçok şahsa tekrar tekrar anlatmışlardır.
bittikten sonra editler, deneyimlerimi anlatırım. ya da son bir hamleyle kapıyı açarım, arkadaşıma haber verdim. gelir kurtarır, yoğun bakımdan size selam ederim.
sahi bakkallar ağrı kesici satmıyor artık değil mi?
çok kötü bir eylem. yaşamaktan zevk alamıyorsanız, sürekli mutsuzsanız gidin doktora ilaç versin. seratoninleriniz bir düzelsin. yaşamaktan daha güzel bir şey mi var hacılar? nefes almak çok güzel. yapmayın etmeyin. böyle bir fikir aklınızda varsa gidin tedavi olun. bu ayıp bir şey değil.
tek olmamakla beraber tartışılmaya değer en önemli konudur. sevgilisi o gün aramadığı için intihar eden zevatların lekelediği güzide bir fiildir. bir gün varoluşşal sıkıntıları hat safhaya çıkan biri intihar edecek ve ben onu anlamakla beraber kesinlikle hak vermeyeceğim.
Bir kez çok ciddi düşündüm, nasıl intihar edeceğimin bile planı hazırdı; fakat tek bir şey beni vazgeçirdi 'annemi ağlarken bırakmak'. bana en kötü zamanlarımda hastahanede bile bakmış, kendinin önüne beni koymuş anneme bu bencilliği, sadece ben içinden çıkamadığım depresyonlarımdan kaçıp kurtulmak istiyorum diye sırf kendi kaçışımı hazırlamak için annemi öyle bırakamazdım. bu tam bir bencillikti: anneme, babama, kardeşlerime en başta bana bu canı iki kez bahşeden Allah'a. *
bazen gerçekten akla gelen şeydir. lan harbiden ne kadar inançlı olursa olsun insan bazen öyle bir boşluğa düşüyorsun ki at kendini kurtul diyor kendi kendine.
küçüktüm. daha doğrusu ergendim diyelim. intihara meyilli denyonun tekiydim. ama ölmeye daha doğrusu acı çekmeye götüm yemiyordu. hergün yeni bir yöntem buluyordum. en sonunda tüple yani gazı açıp uyumakla ölmenin en acısız olacağına kanaat getirdim. ve günlerden birgün isyanımı gerçekleştirmeye karar verdim. tüpün başına gittim. tüpü açtım tssss sesini sadece ve sadece 3 saniye duydum. o 3 saniyede aklımdan geçenler şunlar:
- ya ben ölürsem ve benden sonra annem babam gelip ışığı yaktığında havaya uçup ölürlerse...
- ya ölürsem ve annem babam ölmeyip benim ölmüş bedenimi görürlerse...
- ya ben ölürsem ve annem yada babam benim üzüntüme dayanamayıp intihar ederse...
yani kısacası eğer arkanızda sevdiğiniz birileri varsa intihar etmek sizi değil sevdiklerinizi yakar. geberdiğinizle kalırsınız ama acınız size değil sevdiklerinize vurur.
ve kim olursanız olun sevdiğiniz biri elbet vardır...
bazen, bazenler çoğalıyor bazen. Sonuç itibarıyla asilik. "Sen verdin al bak ben alıyorum!" demek. tasvip edilmese de kabul etmek lazım büyük cesaret..
sahip olduğu can üzerinde yalnızca kendi hakkı olduğu yanılgısına düşen kimsenin kendini katletmesidir. elbette cinnet anları mazur görülebilir. lakin bunu hak olarak görenlere en samimi ifadelerle cevap şu repliktedir:
--spoiler--
-insan yine de canına kıyar mı? senin canın zaten sırf sana ait değil. Cenabı-ı Allah bedenimizi bize
emanet etmiş. öyle aklına esince emanete hıyanet edilmez. Allah'ın verdiği canı, Allah alır. hem bırak Allah'ı. seni emziren anan. yemek pişiren karın, bir bardak çay ısmarlayan arkadaşının bile hakkı var sende. bırak yakınlarını. şu sırtındaki şu gömleği dokuyan adamın bile hakkı var. bugünlere öyle havadan mı geliverdin? yemek yemedin mi, su içmedin mi? şu gördüğün dağların, ormanların gökteki havanın bile hakkı var sende. hem, patlıcan salatasının, sarımsaklı cacığın, zeytinyağlı çarık fasulyesinin, armutların, üzümlerin tadını bırakır da canına kıyacak olur mu?
-insanın aklına gelmiyor o zaman. dünya gözünü karartıveriyor.
-karartmayacaksın işte. ölüm nasıl olsa gelecek, kaçış yok. ne acelen var? dünya bir penceredir. sırası gelen bakar, geçer. kesin olanın değil de ihtimalin arkasına düş. ölüm kesin, hayat ise ihtimal. hem nereden bileceksin yarın ne olacağını?
kaybetmeyi sevmeyenlerin eylemidir. kaybedersin, dünyada başarısız olursun ama bunu hazmedemessin yenilen biri olarak yaşamaktansa ölümü tercih edersin kalıp savaşmak yerine...
sadece ve sadece korkakların, özgüvensizlerin ve de bu dünyayı gerçeten hak etmemiş kişilerin acizliğidir. intiharı düşünmek başka, eyleme geçirmek çok başkadır, lütfen intihar etmeyiniz.
planlarimda önemli bir aksilik cikmadigi taktirde sene sonuna kadar gerçekleştirmiş olacagim eylem, delikanli ve hakiki biri oldugumu iddia etmiyorum ama yapacagim bunu, ölmek icin güzel günü bekliyorum, cok yavas ve cabuk olacak.
bu zamana kadar saçma bulduğum eylemdi. ama ben bugün anladım ne demek olduğunu. evet bana da güçsüzlerin işi gelirdi. ergen işi gibi duruyor sanki doğru. ama demek ki neymiş büyük konuşmamak lazımmış. olay ergenlik döneminde yaşanan kimse beni sevmiyor, çok yalnızım, aşığım duyguları değilmiş meğer. zaten artık ne aşık olabiliyorsun ne acı çekebiliyorsun. sadece canını sıkan olaylar ve insanlar silsilesinde boğulup gidiyorsun.
düşün belli bir yaşa kadar çevrendeki kimsenin görmediği sıkıntıları yaşadın. hep de güçlü durdun. öyle ki kimsenin yanında ağlamadın bile. ama öyle bir an geliyor ki işte. nasılsın? sorusuna cevap veremiyorsun. sırf bu soru sorulmasın diye kaçıyorsun insanlardan. o lanet 'iyiyim' yalanı bile çıkmıyor artık ağzından.
hiçbir şeye sahip değilsindir. sahip oldukların bir adet umut ışığı, iki kuru lokma ve uykudur belki. ama ya o umut ışığına inatla üfleyen onu söndüren birileri olursa? kaç kere yakacaksın o ışığı? yakmaya halin bile kalmıyor ki bir süre sonra. ya o iki lokmayı da haram ederlerse sana? uykularını alırlarsa senden? tek istediğin uyumaktır bazen. ama ne yediğin yemek yemektir, ne de uyuduğun uyku uyku...
neyin var lafından da hayatında tiksinmediğin kadar tiksinirsin. o kadar dolmuştur ki için. neyin var anlat bakalım... tek bir cevabı yoktur ki bunun. tek bir cevap 'aşığım', 'param yok', 'annemle kavga ettim' değildir bu! içini kemiren bir birikimdir. kıvrandıran bir sancıdır. kelimelere dökmek bu kadar zor olmamalıydı oysa. sadece diyebilirim ki ben bugün intihar etmek ne demekmiş anladım...
çaresizliktir. genellikle kızlar için ölümle sonuçlanmaz*, sevgilisini arar, eski sevgilisini arar, dostunu arar 'hoşçakal' temalı konuşma yapar kız kurtarılır.**
intihar etmemiş insanlar tarafından hakkında yorum yapılması çok aptalca olan eylem, ölenler de konuşamayacağına göre bu konuda susmak lazım.bari ölüye saygı duyun. sanki filozof veya evliya da bu konuda hiç konuşulmamış bir şey konuşup intiharları engelleyecek mal!
hayata son vermektir. Hap içmek, bir yerden atlamak en sık rastlananıdır. Ama yok benimki garanti olsun diyorsanız devirin hapları çıkın bir yere yöntemin biri tutmazsa diğeri tutar.