erkek düzegen toplumsal sistemin bir sonucudur.
kadın ekonomik özgürlüğünü kazanıp kendi ayaklarının üzerinde durmalı diye bas bas bi taraflarını yırtan feminikler bile iş boşanmaya gelince boşanan erkek ömür boyu kadına nafaka ödemeye mecburdur diyor.
Üzücü bir durum. Kadınlara yapılan pozitif ayrımcılığın bir sonunun olmaması bu durumu körüklüyor da olabilir.
Fakat bir diğer etken ise emile durkheim’in 100 yıl önceki toplumsal yönelimli kuramına dayanıyor. Durkheim’ı konu alan bir makalede; intiharın birey ile toplum arasındaki ilişki bozukluğundan, çatışmalardan kaynaklandığından bahsediyordu. Yani topluma bağlılık ne kadar azalırsa intihar etme eğiliminin o kadar arttığı karşımıza çıkıyor.
Bu demek oluyor ki, kaybedecek bir şeyleri olanlar intihar etmeyi bir seçenek olarak görse de bunu tercih etmiyor. Fakat aksi bir durum olan intiharı son nokta olarak görüp tabiri caizse “hayatta artık kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar” daha çok erkekler oluyor-muş.
Son yıllarda iyice yükselişe çıkan kadınların ön plana çıkma hatta feminist hareketler ki ama bu bilinen doğru feminist hareket değil bu hareket amacından çıkıp farklı bir sadece kadınların haklı yada sosyal yaşamdaki yerlerini daha sağlama alıyoruz mantığının komple dışına çıktı.
Bakınız bı olaylar daha boka sarıp daha kötü oluşumlara sebep olabilir ki olacaktırda erkekler olarak etki alanına en çok girenler biz olacağız.yine oynanan büyük bi oyun var ortada ki bu tip olaylar bi anda patlak verdi.
Çok sıkıntılı bi zamana denk geldik.
Kadın olmak zor işte erkek olmanın da sorumluluğu fazla aga.kadın baskısı anne baskısı çocuk baskısı kaldıramıyor belli bir süre sonra.kadın içinde geçerli ama erkekler daha zayıf bu konuda sanırım.
kadınlar çocukluk yıllarından itibaren evcilik oynamayı daha çok severler. kendilerine sanal bir gerçeklik kurmayı daha kolay gerçekleştirirler. bu hayatla bağlarını daha kolay kurarlar.
erkekler ise bu dünyanın yalan ve borombok bir yer olduğunu anladıkları zaman giderek intihar düşüncesine sürüklenirler ve sonunda intihar ederler.
Ev gecindirme konusu tahmin edilemeyeceği kadar ağır yüktür. isim gereği gördüğüm intiharlarin büyük çoğunluğu arkalarında borçların yazılı olduğu, çocuklarına iyi bakılmasını isteyen babaların intihariydi. Bu gözler fırına 200-300 lira borcum var diyerek yaşamına son veren babaları gördü, size göre doğrudur veya değildir bilemem ama toplumu bu hale getirenler asıl suçludur.
Kadinlar acilara karsi daha dayanikli ve sabirlidir. Çocukluktan böyle yetiştiriliyor çünkü. Erkeğe cok fazla sorumluluk yüklenip egoları şişiriliyor, bir hata ve yanlis da umutsuzluğa kapılıp tokezliyorlar.
kadın dırdırı diyerek feministlerin hedefi olmak istemiyorum. önemli bir gerçek var, erkeklerin üzerine daha çok yük düşüyor. sözlükte bir kaç feminist eminim kadınlarda çalışıyor gibi entryler girecektir ama dünyanın doğasında geçim ve aile bakımı fiziki olarak erkeğe yüklenir. örneğin markete, bakkala ya da manava olan borcundan dolayı kimse kadını aramaz. erkeğin iş bulamaması sebebi ile boş kalması ve bu esnada evde başka bir kadının çalışması, dışarıdan bakan insanlar kadın parası yiyor düşüncesine kapılır ve dedikodu çıkarır ama aynı sorun (kocası baksın, işi ne..?) kadın için geçerli değildir.
Ülkemizde cinsiyetçilik sadece kadınlara yapılmıyor .Her iki cinsiyetede toplum tarafından roller yükleniyor.Kadın çocuk bakar erkek ise çalışır aileyi geçindirir.Bu durum erkeğin büyük bir yük altında kalmasına sebep oluyor .Erkek ağlamaz erkek güçlü olmalıdır vs bakış açısı erkeği büyük bir baskı altına sokuyor .Sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum .Geçim sıkıntısı işsizlik hayat şartlarının zorluğu ve bunun tüm yükünün toplum tarafından erkeğe yüklenmesi yanlıştır unutmayalım kadın erkek eşitliği bu konuda da geçerlidir .