şimdi tatmin oldum, bu vurucu örneklemeler senin beyninin ürünümü diye de merak etmedim diyemeyeceğim. bu entry okuduktan sonra ne dediğimi bilmiyorum, acayip şoktayım.
Bugün işe giderken bir arkadaşımla bunun muhabbeti geçti. Çocukluğumdan bir anımı anlattım bende. Size de anlatayım.
Yıllardan 1990-1991 falan. Sümüğümü yaladığım yıllar. Yağmuru çok severdim. Özellikle yağmurdan sonra sokağa çıkıp oynamayı. Oturduğum yerin karşısında bahçeli bir ev vardı. Bahçesine girer toprakla falan oynardık. Özellikle yağmur sonrası oraya giderdim, solucan toplamak için. Ama ne solucan. Kum kovaları olur ya, plajda oynanan onu doldururdum ciddi manada. Sonra bir kenara geçer bütün solucanları ikiye bölerdim. iki parçanın da hareket ettiğini gördükçe şaşırır bir sonrakini bölerdim. Herhalde çocukluğum boyunca solucan dünyasında azılı bir katil olarak nitelendirildim. Onlar da ölseymiş hemen ben ne yapayım? Neyseki solucanda oluyor acaba insanda olur mu diyeyip sağa sola saldırmadım. Birde öyle düşünün.
ben değilim. Eminim hala insanlığını kaybetmeyen efendi insanlar çok vardır. Hatırlarım, ben küçükken din hocam bize isterseniz dinden çıkın ama insanlıktan çıkmayın derdi. Mükemmel bir öğretmen tipiydi, Önceliği bizim her şeyi yalayıp yutmuş gibi ezberleyip sınavda 100 çıkarmamız değil, iyi gençler olmamızdı. Şuan belki Ankara'dadır bilemem, en son hatırladığıma göre hattını değiştirmişti. Emekliliği gelince insanlardan bıkmış olsa gerek.
tam bu cümleye destek vermek için tüm içtenliğimle başlığı açtım ve fotoğrafı görünce bir anda içimin yağları eridi, insanlığa sevgim kabardı, içimde ırmaklar coştu.