ne kadar güvendiysem o kadar yarıyolda kaldım tek başıma devam etmem gerekti.. adı lazım değil baş harfi 'b' bigün buralara ugrarsan ve bakarsan bu entryim sana gelsin. sayende beraber olduğumuz yolun daha ortasına bile gelemeden beni yanlız bıraktın. alacağın olsuuun!
geçmişteki tecrübelerden ötürü olabilir ama herkes eninde sonunda yine birilerine güvenmek zorunda. "bundan sonra asla güvenmeyeceğim" gibi şeyler denilse bile sike sike yine güvenirsin. topluluk halinde yaşamak bunu gerektirir.
yaşanılan hadiseler sonucu oluşan durumdur. ateşe her bebek ufakken elini uzatır, yanar ve ona onun zarar vermemesi için bir daha ömür boyu elini uzatmaz. güven olayı da öyle, herhangi bir olayda birine elimizi uzatırız ve o el yanar. sonrasında ise bir daha kimseye o eli uzatmayız ki canımız yanmasın...
genel olarak söylenen durum. ama hiç kimseye güvenmemekte bir sorun teşkil eder. söylenen, aşina gelen söz şu değil mesela. güvenin şu insanlara yahu, güvenin zarar gelmez. diye, diyebiliyor muyuz. genelde güvenmeyin deniyor. ama güvenmeden de olmuyor olmaz zaten. iyi insanlar var diye dönüyor dediğimiz şu dünyada, güvenmek ile güvenilir olmak farklı şeylerdir. onun için direkt güvenmek yerine güvenilir olmaya çalışmak daha önemli bence.
default ayarım. kimseye güvenmem. zamanla bazılarına güvenirim ama %100 değil. sonuçta herkes hayatta kalmaya çalışıyor. öncelik bu olduğuna göre herkes herkese kazık atabilir. anneler hariç. hörmetler.
insan insana güvenmeden yaşayamaz. evdeki elektrik tesisatını yapan adama güvenmesen elektrik anahtarına dokunur musun? yada sağ şeritteki kamyonun şoförüne güvenmesen 50cm yanından adamı sollayabilir misin? ya üstüne kırarsa? yada kırmızı ışıkta karşıya geçerken ışıkta bekleyen adamın gaza basıp seni ezmeyeceği garanti mi? o yüzden akışına bırakın arkadaşlar. kazık yiye yiye nasırlaşıp pişeceksiniz. vurdumduymaz olmayı öğreneceksiniz, biz buna tecrübe diyoruz.
kendisini kandırmayan insandır. insanlara güvenmek demek onların iyi olduğu düşüncesinin gerektirir halbuki insan dediğimiz canlı yalancıdır, çıkarcıdır. bu yüzden kişi, onların iyi olduğuna inanarak kendisini kandırır ve zaten onlara güvenmesiyle de kandırılır. bu herkesi kapsamaz tabi ki ancak istisnalarla hareket etmek ne kadar akıllıcadır?
birdenbire olmaz. bazen zaman, bazı insanlara herkesin ihanet edebileceğini, canını yakabileceğini öğretir. sonra o insanlar bir duvar örer. kimseler aşmasın diye de duvarı iyice yükseltir. artık saklanmıştır. kırılmasın diye kalbini kimseye göstermez. birkaç dost, aile bireyiyle sadece güvenli sularda yüzer. çünkü o çok yorgundur, çok incinmiştir.
öyle birdenbire olmaz. yakınlarınızın attığı kazıklar, gördükleriniz, yaşadıklarınız, insanların ne kadar dönek olabildiğine ettiğiniz şahitlik sonucu bakmışsınız ki duvarlarınız var. daha temkinli, daha yavaş biri haline gelmişsiniz.
ve bunda da çok çok haklısınız. aslında bu ne biliyor musunuz? incinmekten korkmak...
tıpkı sertap'ın şarkısında ki gibi. incindim incelikler yüzünden...
yediği kazık galata köprüsünü geçmiş yurdum insanları için pek de şaşılmayacak bir durumdur. güvenmek insani bir duygudur. lakin senin insani duygun üzerinden çıkar sağlamak peşinde olanlara naıl güveneceksin. tamam o benim arkadaşım bana yanlış yapmaz mı diyeceksin ?