insan

entry1484 galeri109 ses1
    376.
  1. bence yaradanın müthiş icadlarından birisi. böyle bakıyorsun dışarıdan herkes gibi birşey. sonra konuşuyorsun başka bişi, sonra konuşma ilerledikçe bir yerlerinden çimdiriyorsun daha başka bişi. sonra bu düşünüp üretebiliyor ya, bişeyler yaratabiliyor, yaradanın verdiklerini birleştirerek yoktan var edebiliyor ya muzaam bişi lan. insan kendinin farkında olmadan yaşayan muhteşem bişi aslında. duygunun da zekanın da dengesinde yaşayabilse keşke. egosunun patronu olabilse.
    2 ...
  2. 375.
  3. soğusun diye kaşığındaki çorbaya üfleyen, ısınsın diye ellerine üfleyen ilginç varlık.
    2 ...
  4. 374.
  5. 373.
  6. içerisinde çeşitlilik gösterebilen canlı türü.

    örn: bazısı evrenin en salağıdır, bazısı ise en zekisi. (bkz: beş parmağın beşinin de bir olmaması)
    1 ...
  7. 372.
  8. düşünebilen bir hayvandır.
    1 ...
  9. 371.
  10. 370.
  11. dünya üzerine gelmiş tek zararlı varlık. dünyayı yok eden tek varlık.
    düşünmesine rağmen tarih boyunca dünya adına güzel tek bir şey yapamamış varlık. hayvanları,doğayı,denizi yok eden bu da yetmezmiş gibi havayı kirleten , birbirini öldüren ,öldürmekten vazgeçmeyen varlık.

    (bkz: misanthrope)
    2 ...
  12. 369.
  13. kainatın buluştuğu ve kainatta kendisini Rabbini bulmaya gönderilmiş yolcu..
    1 ...
  14. 368.
  15. insan
    eşref-i mahlûkattır derdi babam
    bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
    ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
    bu söz asıl anlamını kavradı
    ...geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
    geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
    kararmış rakamların yarıklarından sızarak
    bu söz yüreğime kadar alçaldı
    damar kesildi, kandır akacak
    ama kan kesilince damardan sıcak
    sımsıcak kelimeler boşandı
    aşk için karnıma ve göğsüme
    ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
    aşk ve ölüm bana yeniden
    su ve ateş ve toprak
    yeniden yorumlandı.

    Dilce susup
    bedence konuşulan bir çağda
    biliyorum kolay anlaşılmıyacak
    kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
    yanık yağda boğulan yapıların arasında
    delirmek hakkını elde bulundurmak
    rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
    bana deha değil
    belgeler gerekli
    kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
    gençken
    peşpeşe kaç gece yıllarca
    acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
    bilmezdim neden bazı saatler
    alaturka vakitlere ayarlı
    neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
    yazgı desem
    kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
    Tokat
    aklıma bile gelmezdi
    babam onbeşli olmasa.

    Meyan kökü kazarmış babam kırlarda
    ben o yaşta koltuğumda kitaplar
    işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
    cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
    kafamda yasak düşünceler, Gide mesela.
    Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
    her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
    gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
    resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
    oysa hergün
    merkep kiralayıp da kazılan kökleri
    Forbes firmasına satan babamdı.

    Budur
    işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
    işte şehirleri bayındır gösteren yalan
    işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
    kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
    güçbela kurduğum cümle işte bu;
    ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
    tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
    Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
    bile bir bir çınlayan
    ihtilal haberidir
    ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
    nisan ayları gelince vücudu hafifletir
    şahlanan grevler için kahkahalarım küstah
    bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
    marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
    gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
    biraz ağlayabilmek için
    fotoğraflar çektirir
    babam
    seferberlikte mekkâredir.

    insanın
    gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
    marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
    belki ruhların gölgesi
    düşer de marşlara
    mümkün olur babamı
    varlık sancısıyla çağırmak:
    Ezan sesi duyulmuyor
    Haç dikilmiş minbere
    Kâfir Yunan bayrak asmış
    Camilere, her yere

    Öyle ise gel kardeşim
    Hep verelim elele
    Patlatalım bombaları
    Çanlar sussun her yerde

    Çanlar sustu ve fakat
    binlerce yılın yabancısı bir ses
    değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur
    polistir babam
    Cumhuriyetin bir kuludur
    bense
    anlamış değilim böyle maceralardan
    ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
    yalnız
    coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
    nüfus cüzdanımda tuhaf
    ekmek damgası durur
    benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
    etin ıslak tadına doğru
    yavaş yavaş uyanmak
    çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
    hırsız cenazelerine bine bine
    temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
    korkak dualarından cibinlikler kurarak
    dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
    nakışsız yaşamakları
    silâhlanmak sayarak
    çıkardım
    boğaza tıkanan lokmanın hartasını
    çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
    halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
    ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
    hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
    fly Pan-Am
    drink Coca-Cola

    Tutun ve yüzleştirin hayatları
    biri kör batakların çırpınışında kutsal
    biri serkeş ama oldukça da haklı.
    Ölümler
    ölümlere ulanmakta ustadır
    hayatsa bir başka hayata karşı.

    Orada
    aşk ve çocuk
    birbirine katışmaz
    nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
    kendi tehlikesi peşinden gider insan
    putların dahi damarından
    aktığı güne kadar
    sürdürür yorucu kovalamacayı.

    Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
    Nerde, hangi yöremizde zihnin
    tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
    ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahim olan
    parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
    Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
    takvim yapraklarının arasını dolduran
    nedir o katı şey
    ki gücü
    gönlün dağdağasını durultacak?
    Hayat
    dört şeyle kaimdir, derdi babam
    su ve ateş ve toprak.
    Ve rüzgâr.
    ona kendimi sonradan ben ekledim
    pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
    ham yüreğin pütürlerini geçtim
    gövdemi alemlere zerkederek
    varoldum kayrasıyla Varedenin
    eşref-i mahlûkat
    nedir bildim.

    (bkz: ismet özel), amentü
    2 ...
  16. 367.
  17. samimiyetine inanırken durup bir kez daha düşünülecek varlık.
    boşuna dememiş m.akif ersoy;
    "aldanma insanların samimiyetine,menfaatleri gelir her şeyden önce..
    vaad etmeseydi allah cenneti,o’na bile etmezlerdi secde.."
    1 ...
  18. 366.
  19. insan üç beş damla kan ırmak üç beş damla su;
    Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu
    Geldi ölümlü yalan gitti ölümsüz gerçek;
    Siz hayat süren leşler,sizi kim diriltecek?

    (bkz: Necip Fazıl Kısakürek)
    1 ...
  20. 365.
  21. sevildiğinde, gıdığı okşandığında, götü kalkan canlı!
    0 ...
  22. 364.
  23. insan yıkılırken bile "Lamelif" gibi devrilmeli bükülmeden.
    insan sevdiğine atılan kurşunları "Cim" gibi alabilmeli bağrına.
    insan sırtına dağlar yüklendiğinde "Elif" gibi dimdik durabilmeli. ( l ).
    insan bir ömür "Kef" gibi sevdiğini kucağında taşıyabilmeli.
    ...insan sevdiğine ölürken bile "Te" gibi tebessüm edebilmeli.
    insan bir tek RABB karşısında "Mim" gibi secdeye koymalı başını...
    1 ...
  24. 363.
  25. nüfusu acilen -hangi yollarla olursa olsun!- 2 milyar seviyelerine çekilmesi gereken zararlı, parazitik tür.
    0 ...
  26. 362.
  27. annen, baban, kardeşin, sevgilin, dostun... şuyun buyun, hepsinin ortak özelliği bir noktada nankör oluşlarıdır. başka bir şey değil.
    1 ...
  28. 361.
  29. 2/3 ü sudan oluştuğu söylenen canlı.

    külliyen yalan... aslında hepimiz karpuzuz!

    peşinen edit: kafam 1500
    2 ...
  30. 360.
  31. tabiatından ve kimyasından ötürü beni benden alan hayattan soğutan yaratıktır. biraz daha açacak olursak aslında her şey bitmiş bütün mesele bacakları ayırmaktan ibaret hale gelmiştir. iğrenmekteyim.

    not: ayırmak kelimesinden midem bulanır oldu sözlük yaşamak istemiyorum.
    2 ...
  32. 359.
  33. tarihin ilk günlerinden beri dünyaya geliş amacını sorgulayan, buldukları itibariyle okyanusta damla olan canlıdır.
    1 ...
  34. 358.
  35. her şeyi kendine hak gören, ayrıcalıklı olduğu yanılgısını hayatının merkezinde tutan varlık.
    1 ...
  36. 357.
  37. aklını ve ellerini kullanabilen dil gibi bir olguyu yaratmış hayvanlar aleminin en ilerlemiş canlısı.
    1 ...
  38. 356.
  39. doğadaki herşeyi kendi isteğine göre şekillendirebilen dünya gezegeninin en zararlı canlısı.
    2 ...
  40. 355.
  41. konuşa konuşa anlaşa(maya)n canlılardır.
    1 ...
  42. 354.
  43. en byük özelliklerinden biri aklıyla hareket edebilme yeteneğidir.
    0 ...
  44. 353.
  45. ruh ve bedenden oluşan akıl sahibi varlık.
    0 ...
  46. 352.
© 2025 uludağ sözlük