bu durum, insanın "ideal insan modeli" olma isteğinden kaynaklanıyor. yani tanrılaşma, tanrıya özenme, tanrı olma isteği.
insanda prehistorya döneminden bu yana ego denen olgunun var olma nedeni budur. üstünlük kurmak, en iyi olmak, ön plana çıkmak.. Vaziyeti yüksek boyutta düşündüğünüzde tanrının insanlara karşı olan bakış açısının, insan formunda ego olarak vücut bulduğunu görebilirsiniz. hatta daha ileriye gidelim. insan, kendisi de dahil olmak üzere sürekli olarak birtakım şeyleri yorumlar ve yargılar. yani şöyle ki, sevmediğiniz bir kişi için kötü dersiniz ve onu yanınızda istemezsiniz. bu tanrının bir davranışı değil midir? kötüyü cezalandırmak ya da dışlamak. insan kendisine faydalı olan şeyleri de sürekli gündeme getirir, över, ondan bahseder. tanrı da kendisine itaat edenleri ve yakın olanları korur, ödüllendirir. bize öğretilen tanrı profili ile çok uyuşuyoruz. o zaman insanın kendisini yüksek görmesi, özel hissetmesi bu durumdan kaynaklanıyor diyebiliriz. siz birebir tanrıyım demezsiniz ama gel gelelim farkında olmadan duygularınız, etten bedeninize renk katan hormonlarınız size sanki bir tanrı olduğunuzu hissettirir.
Hep yazıyorum yine yazıcam. Kendinize karşı zerre kadar merhametiniz yok, çok anlık zevkler uğrunda bütün potansiyelinizi heder ediyorsunuz. Alın teri döküp emek vererek kendinizi geliştirmiyorsunuz. dünyanın bu güzel halini bozuyorsunuz. Arabaymış telefonmuş şuymuş buymuş boş statü araçlarıyla kendinizi bütün madddiyatınızı ve maneviyatınızı tüketiyorsunuz.
Çevrenizdekilere acımıyorsanız kendinize acıyın lan, bari kendinize karşı bu kadar gaddar olmayın.
Düşünün lan eline biraz güç geçince kendine karşı bile bu kadar zalim olan insanlar size zulmetme gücünü eline geçirdiklerinde ne yaparlar?
insanı, değerinden yukarıda tutan, onu azdırmış, kendini unutturmuş olur. insanı bulunduğu mertebeden aşağı tutan, onun düşmanlığını üzerine çekmiş olur.
insan dilinin altında gizlidir.
insan aya benzer (ay hem beyaz hemde görünmeyen karanlık tarafı vardır) insanda böyle karanlık tarafı var temiz tarafıda.
Tahminen iki milyon yıllık bir hikayenin hem konusu hem yazarı.
Sanki evrenin bir köşesinden, ya da bir başka boyuttan yerküreye fırlatılmış hissi veriyor.
Olanca büyüklüğüne rağmen küçük,
Olanca akıllılığına rağmen aciz,
Olanca donanımına rağmen yetersiz,
Olanca çokluğuna rağmen yalnız
Ve olanca hırsına rağmen ölümlü.
kendi postmodern evreninin hem yasa koyucusu, hem tanrı'sı, hem uyruğu, hem mağduru, hem "celebritisi", hem inananı, hem de inanmayanı, tüm referans noktalarının yegane belirleyicisi! seni bu hale getiren de d*scartes. onun da adı batsın.
Sürekli genişleyen bu evrende,evrenin olustugu o genis tarihin içinde sadece bir göz kırpmalik zamandir burdayiz.Bize göre uzun bir zamandir emekliyorduk ancak bi terslik olmassa yürümeye başliyicaz.Hepimiz birer yildiz tozuyuz.
Sosyolojik evrimde en üst kısımdaki varlık. Buna rağmen çoğunlukla beyinlerini kullanamayanlarda var. Sorgulamasıyla diğer hayvanlardan ayrılır. Hayvan oğlu hayvanlarda var. insanlar çok boktan. Başlık açmaya bile değmez.