dolmuşta ufak bir çucuğun size daha 20 yaşınızdayken amca demesi.
yıllar once birlikte top oynadığın salıncakta sallandığın aynı tuvalete işediğin insanlarla arabana atlayıp gezmek tozmak hemen gezi sonrasında üniversiteydi stajdın bilmemneydi birsürü sorunla boğuşmak zorunda olduğunu hatırlamak.
annem dışarı dondurma almaya çıkacak, seslendi bana ''oğlum dondurma istiyor musun sen de?'' diye.. ben de bir işle meşguldüm düşünmeden ''hayır'' diye cevapladım.. istemiyordum dondurma..
sonra dank etti beynime birden.. ulan dondurma nasıl istenmez?.. dondurma bu be.. küçüklüğümde bana söyleyeceklerdi sana 'dondurma alalım' diye de ben de 'hayır' diyecektim.. kulaklarım oynardı heyecandan ulan!..
o küçüklüğüm adına utandım kendimden.. küçük ben şimdiki ben'i dövmek isterdi bence..
resmen dondurma çekmedi canım..
kötü bir andır..
üniversite son sınıf son aylarına girdiğinde, askerlik mi? ,işe girip çalışmak mı? yoksa yüksekmi yapsam yada ABD ye gitmek için başka bir şansım olmayabilir dediğiniz an..
Eskiden ne güzeldi annem istediği için sabah okula kalkar giderdik , yada dershaneye yazdırmışlardı bizi ; bizim haberimiz yokken.
bankada, para buldukça içine gömdüğünüz vadeli hesabınızı, günün birinde paraya sıkışıp, aylık vadesi dolmadan bozmak zorunda kaldığınızda, bundan yıllar önce babanızdan bisiklet isteyipte, banka vadesiyle ilgili birşeyler anlattığı ve kafanız basmayıp anlamadığınız, birde üzerine babanıza ayar olduğunuz günü hatırladığınızda "haaa ! ulan demek ondanmış bak" diye içerlediğiniz an. **
hayatın o kadar da masum bir şey olmadığı gerçeğini idrak ettiğiniz zamandır. arkadaşlıkların saflığını yitirdiği, dünyada kötü insanların da olduğunu hatta belki kendinizin de kötü olabileceği gerçeğini anlayıp hayattan eskisi gibi bir gofrete sahip olmanın verdiği zevki alma umuduyla yaşamaya başladığınız andır.