biradan başka neredeyse hiçbirşey tüketmeyen, çoğu kez sarhoş, sokak ortasında seks yapan ve türklerden nefret eden insanlarla dolu berbat bir ülke. çok soğuk bir ülke olmasına rağmen kızları üzerlerine neredeyse hiçbirşey giymeden partilere filan giderler. aşırı şekilci, gösteriş meraklısı bir ülkedir. 'isterse buarada öleyim ama görünümüm kusursuz olsun' diyenler bile vardır o melun yerde.
siyasi tarihte neredeyse burunlarını sokmadıkları yer yoktur. ama bu işi o kadar iyi yapıyorlar ki karda yürüyüp izini belli etmemek böyle bir şey olsa gerek. hala daha avrupa'da, ortadoğu'da, diğer arap ülkelerinde -kim ne derse desin- ingiltere'den habersiz kuş uçmaz. amerika büyük biraderse, ingiltere babadır. diplomasi ondan sorulur.
ilk geldiğimde neden tüm güzel kızlar çirkin zenci veya arap erkeklerle takıllıyor diye sormuştum kendi kendime.
sonra barlara clublara gittiğimde anladım ki erkekleri gerçekten çok feminen. o kadar güzel kızın arasında birbirleriyle dans etmeler. kucaklaşmalar birbirlerini popolarına vurmalar birbirleriyle dans etmeler. ki işin komiği bunların kız arkadaşları felan var.
bence burdaki kızların libidolarının çok yüksek olması erkekleri feminen yapan en büyük etken. artık bir yerden sonra yetişemiyorlar kız arkadaşlarının isteklerine sanırım.
ozgur her türlü farklı kültürün barış içinde eleştirilmeden yaşadığı benim roma imparatorluğuna benzetiğim güzel ülke.
hakkında çokça yalan söylenen ülkedir örnekse; 5 çayı: bulunduğum süre boyunca hiçkimseden böyle bir olay duymadım, bu bir efsanedir.
bulunduğum şehirdeki otobüslerinde emniyet kemeri zorunluluğuda görmedim.
insanları çıkarcıdır ve genelde milletçidir, çoğunun yabancılara tahammülü yoktur, bıkmışlardır.
inç, mil gibi kavramları üniversitede öğrenciyken hiç kullanmadık.
bu ülkeye gelme isteğinin sebebi: bu ülkenin götünün gereğinden fazla kaldırılması. buraya gelen türklerin ve diğer ülke vatandaşlarının ülkelerine dönerken bu ülkeyi olağanüstü anlatmaları, batı hayranlığı, kendi ülkesine olan özgüven eksikliği burayı merak edilen bir ülke haline getirmiştir. tamamem fasafisodur, hiçbir şehri istanbul'un eline su dökemez.
çalışma vizesi almayı günden güne zorlaştıran ülke. önceleri şirket sizi beğenirdi sizin adınıza başvururdu. sonra puanı topla vize al dediler. şimdi de master'ın yoksa puanını hesaplamaya bile tenezzül etmiyorlar.
birmingham sehrinde kamp yapilabilecek harika yerleri bulunan, ve m25 kodlu otoyolu kesinlikle en kalabalik olan ulke. kralicenin sozluge selamlari var.
Thames Nehri, British Museum, Oxford Üniversitesi, Tower Brıdge, Big Beng Saat Kulesi, Wembley Stadı, Wımbledon Tenis Turnuvası, M.Jagger ( R.Stones , P.Collins, Queen (Fredy Mercury ), Rooben Hood , ingiliz Porseleni, Çay Kültürü (Beş Çayı), ingiliz Pubları, Lordlar Kamarası, Londra, Liverpool, Birmingham şehirleri, Hyde Park, Endüstri Devrimi, Londra Borsası, Soldan akan Trafik, Kraliçe Elizabeth, inç, Mil gibi ölçü birimleri, Francis Bacon, Bertrand Russel, Sheakespeare, Charles Dickens, George Orwell, Agatha Christie, Harold Pinter gibi yazarları, Windsor Kraliyet Sarayı, Devler Kaldırımı, Balmumundan ünlü heykellerinin sergilendiği Madame Tussaud Müzesi ile ünlü ülkedir.
dünya tarihinde dil, kültür ve ekonomik açıdan dünyayı en çok etkilemeyi başarmış ülke. ne fransa, ne almanya, ne de ispanya bu konularda ingiltere'nin tarihi ile yarışabilir. amerika birleşik devletleri, kanada, avustralya, yeni zelanda hepsi ingiltere'nin çocuklarıdır.
merak uyandıran ülke. merakımın sebebi kesinlikle özenti değildir, canımın bir diğer yarısının orda olmasıdır. evet dedikleri gibi soğuk bir ülkedir ama canınız ordaysa mükemmel bir ülkedir. gidilesi midir? tartışılır ama gitmek de düşünülmektedir.
kızlarının genelde gece kulüplerine gitmekten başka bir şey düşünmediği , pakistanlıların istilasında olan ülke .
ayrıyeten ingiltere'nin işçileri şu sıralar dünyanın en kızgın işçileri , zira enerji alanında kendilerine değil de göçmenlere iş verilmesine bir hayli kızıyorlar . aralarında kullandıkları deyim "bloody tony fuckin' blair" her şeyi açıklar nitelikte .
sinyalizasyon konusunda manyak takintili bir memleket.
horoz sikinin bile girmeyecegi bir delik acsinlar bir sebeple asfalta, hemen etrafini plastik tabelalarla cevirirler, yanina kazinin konusuyla ilgili tabela, yuklenici firmanin tabelasi, isin ne olduguyla ilgili bilgi, trafik olan bir yol ise, hizi dusur tabelalari ve daha bir cok sinyalizasyon zimbirtisi.
bu nedenle bu, bazen ccok gereksiz oldugunu dusundugum tantanayi gordukce, orhan veli misal londra da yasasaydi, bugun onun yeni siirlerini okuyor olurduk, kitaplarini imzalatma sansimiz bile olurdu diye dusunurum.
yeri gelmisken, doneminin en parlak sairlerinden birini, kendi ulkesinde belediyenin actigi skindirik bir cukura dustugu icin, beyin kanamasi gecirerek oldugunu bilmenin tarifsiz gururunu yasarim hatirladikca. burada orhan veli nin kesinlikle sucu yok tabi ki. orhan veli belki isini yapiyordu, kafasinda yeni bir siir yaziyordu. ama belediye asil yapmasi gerekeni yapmamis actigi bir lanet cukurun onlemini almamisti. **