fransızcadan galceden keltçeden eski germen dillerinden kelimeler alıp hollanda dilininalfabesi grameriyle oluşturulan şu an dünyaya hakim olan dildir.
aslında ana dili ingilizce olanların sayısı ana dili çince ispanyolca arapça olanlardan sayıca azdır. Ancak bir arap ve ispanyol anlaşabilmek için daha çok ingilizce konuşur. Bir rus uçağı pekine inerken kontrol kulesindeki çinli rus pilotla ingilizce konuşur. diplomasi ticaret ve uluslarası ilişkilerde olmazsa olmaz bir dildir.
ingilizce öğrenimindeki en büyük yanılgılardan biri, dili öğrenmeye önce gramer kurallarını çalışmakla başlayıp, daha sonra kelimeleri bu kurallara göre yerleştirip dili konuşabileceğini düşünmektir . bu düşünce dillerin doğasına ve zihniyetine aykırıdır. çünkü diller belirli kurallara göre oluşturulmamış, insanlar bir araya gelip belirli kurallar koymamıştır. diller binlerce yıl boyunca doğal ve kaotik bir şekilde gelişmiş, bu işleyişini anlamlandırmak için belirli çıkarımlar yapılmış, buna gramer denmiştir. bu nedenle gramer konusunun onlarca faklı açıklaması vardır.
bebeklerin, çocukların dil öğrenmesi bizler için bir örnektir, aslında. bebekler, gramer öğrenerek, kelime ezberleyerek, ana dilin kurallarına dört dörtlük uyarak veya kelimeleri mükemmel telaffuz ederek dil öğrenmeye başlamazlar. dinleme, konuşma, okuma yazma gibi dört temel becerinin aynı anda kullanıldığı bir ortamda büyürler. etraflarındaki eşyaların, hayvanların, farklı nesnelerin adlarını önce duyarak öğrenirler. sonra da konuşmaya çalışırlar. çünkü ihtiyaçlarını, isteklerini, problemlerini dile getirmrk için konuşmak zorundadırlar. önce belki hatalr yaparlar; bizler de belki onların o sevimli telaffuz hatalarına güleriz. ama yılmadan, usanmadan konuşmaya devam ederler ve bir süre sonra o dili normal bir şekilde kullanır ve konuşur hale gelirler.
bu nedenle, dili doğru kullanmak ve sınavlarda da başarılı olmak adına gramer kurallarından da tamamen vazgeçemesek de, bunun yanında, günlük hayatta kullanılan kelimeler, kalıplar, sayılar gibi şeylere de önem vermeli ve güzel telaffuz edemesek de konuşmaya çalışmalıyız.
öğrenilen dilde şarkılar dinlemek, filmler izlemek, elbette ki tavsiye edilebilecek, yararlı aktivitelerdir ama başka hiçbir şey yapmadan sadece bunlarla dil öğrenileceğini düşünmek çok da doğru değildir.
Şam'daki şu lisedeki çocukların döktüre döktüre konuştuğu dil. Buraya ise işe yaramayan, Arapçayı bile okuyup yazamayan nargileciler tek gelmiş anlaşılan.
Iyi ki biliyorum, iyi ki akademik olarak eğitimini aldım. Iyi ki ingilizce alanında kariyer istedim.
Şu an türkçe ulaşılamayacak; alanında en iyilerinden bir instructor'ın dersini online alıp dinlerken düşündüğüm tek şey.
Playdan bir uygulama ile günde sadece 15 dk ayırarak öğrenmek mümkün. Çok etkili güzel programlar var. Duolingo bu alanda gayet başarılı bir program. Öğrenmek isteyene tavsiye ederim.
Fransizca ve almanca uzerine kurulmus bir dildir ancak sagdan soldan aldigi kelimelerle yeni bir dil uretme cabalari bazen bosa cikiyor cunku sacmaliklara ugruyorsun yani ne la bu diosun bazen ama iyi kolay.
Dünyanın belki de en mekanik dili. Asla melodik değil. Her harf onca anlamsız dizilmiş.
Bir de en kolay dil diyorlar bende kesin problem var ama inşallah halledeceğim. Amin deyin kalbimi koydum ulan artık bu yola beynim öyle kolay dizginlenmiyor.
Bir sürü yabancı arkadaşım var (uygulamalar sağ olsun) ve çoğuyla günlük olarak yazışıyorum, ya da ses kayıtlarıyla konuşuyorum.
Şöyle bir şey fark ettim, konuşmanın akışına göre bazen bir cümle kuruyorum otomatik olarak, ya da bir kalıp/deyim kullanıyorum ama sonra fark ediyorum ki anlamını tam olarak bilmiyorum. anlamına ve kullanılışına bakınca görüyorum ki doğru kullanmışım.
Yani nasıl oluyorsa kelimeleri tam bilmeden otomatik olarak doğru mesajlar yazıyorum. Bunu cidden anlamıyorum niye böyle.