Neye göre kime göre? Gerçeğe bakarsanız her bir dilin ayrı bir güzelliği vardır. Bu güzelliği almayı bilmek kelime hazinesinin büyüklüğüne, insanın edebiyatla ilişkisine bağlıdır ki milletçe ne kadar edebiyatla ilişkimiz olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Bu bağlamda "ingilizcenin türkçeden daha iyi bir dil olması" gibi saçma bir değerlendirmeyi savunanlara da türkçe en güzel cevabını gene kendi verir: "Eşek hoşaftan ne anlar"
bir şeyi beş kelime ile anlatmanın, beş şeyi bir kelime ile anlatıp gönül gözüyle görmeyi öğretmesinden daha iyi olduğunu sananlar için olabilir. Kıstas kelime sayısı, vokabüleri ise;
bir dilin gelmiş geçmiş en genç, en başarılı ve en bitirici noktasını yapmış filozofu * matematik için bir dil ararken matematik gibi bir dil bulduğunu belirtmesi ve bunun Türkçe olduğunu açıklamasını, kendi anadiline rağmen bunu savunmasını yokgörenler için olabilir. Kıstas kültürsüzlük ise;
tarihi bu boyunca sayısız dille en çok kaynaşan üstelik çok güçlü Arapça, Farsça hatta Latince ile bunu yapabilen, sonra da tekrardan kuralları sayesinde bu dillerden ayırt edilebilen bir dil yerine özü Roma'nın Latince ve Yunan bileşimini anayasa diye uymayana keserek uydurduğu, her tür avrupai dilin bu nedenle birbirinin sadece tonaj farkında olduğunu ve bu dillerden şimdilik en rağmet görenini lakin daha iki yüzyılı bırakın elli sene önceki Amerikan ingilizcesi içinde bile büyük farkı olduğunu bile bile seçenler için olabilir. Kıstas tarih sevmemekse;
milyonun üstünde en çok kök sözcüğe sahip ve her "isim"inin bir anlamı olduğu, her kelimenin birden çok anlama gelebileceği ve ek ve lisanlarla sonsuz kelimeye türetebileceği bir dil yerine, kapitalizmin tek değerciliğine maşa edilebilecek tek şey diyebilen onda da direten dediğim dedik bir dile saygı duyanlar olabilir. Kıstas eziklik ise;
birleştiriciliği kabulleniciliği ile başka dillerden bu kadar kelime alabilmesini ve kendini kaybetmesini, artı yeni kelime üretme becerisini Latince gibi tıbbın ve temel bilimlerin yerine kaptırmayan bir dil karşısında yeni kelime üretmek için üç kelimenin baş harflerini alarak akronim üretmeyi çare bulmuş, "lazer de böyle bir kelimedir "l"ight .. "e"mition "r"ay ", bir dili kabul etmeyi, bunu da televizyon, telefon, internet gibi 100 kelimeyi geçmesen bir repertuar yüzünden dile getirmeyi isteyenlerin olabilir. Maksat birhaber olmanın dayanılmaz hafifliğini duymaksa;
ve kulağa hoş gelen tınısını ritmini duymak bu ritim ile şarkılarının türkülerinin yüzyıllarca hiçbir coğrafyadan silinemediğini anlamak, yabancıların bile hatta öbür dili konuşanların bile "soylu" bulduğu bir konuşma biçime sahip olmaktansa yumuşak, kolay telaffuz edilebilen sessizlerin 3te birine seslilerin yarısına sahip olmayan, ö ü ^a ^o ^u gibi, bir dilde ancak bir kaç kafiye bulunabilmesinden ötürü hiphop ve rape arkafon oluşturabilecek olan bir dilden yana seçimini kullanmaktır. Kıstas sağır olmaksa;
Latin Alfabesinin kabulünden sonra, yine bazı lehçelerden feragat edilmiş de olsa, okuma yazması en çabuk öğrenilen, okunduğu gibi yazılan, F klavyenin dünya daktilo yarışmalarında yıllar boyu fark ile birinci olmasını sağlayan bir dil yerine, yazılışıyla okunuşu arasında bazen alaka bile bulunamayan sadece böyle gelmiş böyle okunur denilebilen, üniversitelerinde dahi "spelling" yani heceleme dersleri bulunan çünkü akademik yazılarda yazım hatalarıyla karşılaşmaktan bıkmış olan bir dili, tuşlarının yerleştirilmesi tümüyle insanı daha zor yazmaya alıştırsın parmakları geliştirsin diye geliştirilmiş, isteyen araştırsın baksın, Q klavyeyi tercih etmektir. Kıstas okuma yazmanın PSP oynamaktan daha eğlenceli olmadığına inanmak ve herkes kullanıyor diye q klavye kullanmak, köşeye itilmiş en çok kullanılan ünlü seslere karşın buna boyun eğerek "konformist" koyun olmaksa;
proposition olarak bulamayacağınız sadece üç örnekten -i (yönelme), -i (tamlanan), -in (tamlayan) eklerine sahiplik ederek cümleye matematiksel boyutu katan, cümlenin takibini kolaylaştıran, cümledeki parça bütün ilişkisini kelimeler arasına çokça kelime girse de koruyan bir dil yerine öyle olmayanı, sonda olan yüklem ile vurguyu ayarlamayı sağlayan bir dil yerine yüklemi koyduktan sonra alışveriş listesi sayar gibi araya virgül koyup koyup uzayıp giden, dinleyiciyi sıkan ve bırakın vurgusunu ne zaman bitirileceği bile kestirilemeyen bir cümle yapısını tercih etmektir. Kıstas cümlelerin on kelimeden fazla olmamasına, konuşmanın günlük hayatta ve insan sorunlarını çözmede pek de önemli olmadığına inanmaksa;
(bkz: kendim ettim kendim buldum)
bir süredir doğru olduğunu düşünerek hayıflandığım önermedir.
fakat bunun suçlusu türkçe değildir, ingilizce de değildir, hatta ingilizler bile değildir; bunun suçlusu türklerdir.
bir dilde istisnalar ne kadar azsa o dil o denli kalitelidir. ingilizcede sırf fiil çekimlerindeki istisnaları örnek vererek kalitesini ortaya koyabiliriz.
ayrıca bükümlü dil olması nedeniyle türeme sıkıntısı çektiği ortadadır. türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için ve ek kombinasyonlarını farklı şekillerde kullanabileceğimiz için sözcük türetmede sınırımız yoktur.**
Her dilin farklı zenginliğini görememekten kaynaklı, muhtemelen bir kompleks duygusu ile yazılmış; böylece yüzlerce türküye, destana, öyküye sahip olan bir dile yapılan haksızlığı işaret etmemiz gereken bir yargı.
dilin iyisi kötüsü olmaz, zengini fakiri olur.
bir gün dünya tek ulus olacak olursa türçe ne durumda olur. büyük ihtimalle afrika kabilelerinin kulladığı etnik dil konumunda olur. ve korkarım ingilizce çoğunluğun dili olacak bu gidişle.
yanlis bir önermedir. yapi olarak ingilizce direk bir dildir. bircok durumun özel söylenisi vardir.türkce karsiliklari ayni olan ingilizce´de bircok kelime vardir. ama türkce gramer olarak ingilizceden daha gelismistir. yalniz kullanilan kelime sayisi olarak ingilizcenin türkceden de almancadan da fransizcadan da daha zengin oldugu söylenebilir- hos gerci fransizca da cok zengin bir dildir ama gene de ingilizce gercekten daha zengindir- ama türkce dili gramer bakimindan son derece gelismis, söylenmek istenenin istenilen sekilde sinirlanabildigi, ya da acik birakilabildigi bir dildir. gramar olarak türkcenin geldigi yerin ne kadar ileri oldugunu türkce ögrenmeye calisan yabancilarin bazi case´leri anlamayi bir türlü basaramamalarindan anlariz.
yeni türkçenin geçirdiği beyin ameliyatları dolayısıyla doğru olan önermedir. ingilizcede her duygunun kelimesini bulabilirken, yeni türkçede her kelimeye duygu sığdırmak için zorlarsınız. çünkü dil insanlığın yüzyıllardan beri edindiği, denediği gerçek ve hikmetleri saklayan bir hazinedir*. fakat bugün kullandığımız dil birkaç on yıllık köksüz bir dildir.
öte yandan bu önermenin dili zengin kullanan takıntısı olmayan yazarlar için geçerli olmayacağı kanaatindeyim.
"Aşk içre azap olduğu bilirem kim
Her kimseki aşıktır işi ahü figandır
Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır
Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanmaki şair sözü elbette yalandır."
"Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
"Yandık" diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,
Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında,
Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i islâm;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!
Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i,
En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn'i!..."
"ay, munann sil yüzünden, menden ışıq qızğanma
ben bir garip yolcu edim, qaldım qara dağlarda!
yol şaşırdım, kün aşırdım sana baqıp ağlar da,
ax çekemen, aç yüzüfvni meni yaman köz sanma!"
"Hasret çekerek uğruna ölmek kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler! "
batı emperyalizminin ruhlarını emdiği bazı türklerin içine düştükleri yanılgıdır. dilin doğuşu gelişimi vs. üstüne uzun uzun yazmanın yeri burası değildir meraklıları araştırır bulur.
ingilizce tüm dünya dillerinden daha iyidir. çünkü kolaydır. ayrıntılarla insanı boğmaz, bu nedenle ortak dil kabul edilmiştir. ingilterenin ve abd'nin bürokratik başarısı falan değildir. gelin görün ki türkçe de tüm dünyanın kabul ettiği gibi zengin bir dildir. arapça da öyledir, ispanyolca da... bu bahsi geçen diller de iyidir yani.
buna göre "iyi" kelimesi görecelidir. kime göre, neye göre iyidir? tartışmalıdır...
küfür konusunda türkçe kadar hiç bir dil görmedim. adamların bir fuc cümlesi var. herşeye onu kullanıyorlar. ama türkçe öyle mi * milyonlarca küfürümüz seç beğen al misali. seviyorum bu dili ulan..