ingilizce konuşurken yapılan mallıklar

entry20 galeri0
    1.
  1. aklıma geldikçe küfür ediyorum hala kendime. geçen hafta müzik cdleri satan bir dükkana girmiştim. "skin var mı?" gibi aptal bir soru sormuştum mına koyim.

    adam da boş boş bana bakmıştı. zaten keldi ayar oldum. koduğumun keli.

    o değilde, ya "var" deseydi?

    kafamı sikim. neyse ucuz atlattık hehe.
    6 ...
  2. 2.
  3. different ve diffecult ayrımını yapamayıp kapalı çarşı ingilizcemle saçmalamam. turistik bi mağazada ingilizce olarak başka modellerimiz var demek yerine zor modellerimiz var demiş bulundum. zor bir durumdu. ~ ~swh~ ~
    2 ...
  4. 3.
  5. Bağırarak konuşunca daha iyi olduğunu sanmaktır.
    0 ...
  6. 4.
  7. ingilizcenin mallığıdır bizim değil. çok değil biraz özgüven. ingilizler çok mu Düzgün türkçe konuşuyor.
    ben var almak ekmek iki.
    0 ...
  8. 5.
  9. cümlenin geri kalanını unutup hay amk ya demek.
    0 ...
  10. 6.
  11. bilmiyorsan konuşmayacaksın diye uyarmazsak insanları mal eden mallıklar silsilesidir.
    bugün taksim metrosuna iki ingiliz anne ve baba, onun tatlı mı tatlı çocukları bindi. bi tane bizim mal türkte tarzanca ingilizce konuşmaya başladı. osmanbey i geçtik mecidiyeköy e gelirken ingilizceyi akıcı bir şekilde konuşan bir çocuk dedi ki "what are you fucking talkin about? are u drunk?" dedi herkes güldü ancak ingilizler götüyle güldü.
    demek ki bilmiyorsan ortamda mal mal konuşmayacaksın.
    0 ...
  12. 7.
  13. meslek lisesinde görülen (görülmeyen de denilebilir) sikindirik ingiilizce ile metroya nasıl bineceğini soran bir turiste yardımcı olmaya çalışmak, 10 dakika boyunca fiziksel hareketler harici anlaşamamak, en sonunda utançtan yerin dibine girecekken son umut 'ticket alacan ağbi' demek, ingilizin ticket kelimesinden sonra mevzuya uyanması ve 'thanks' diyip yalandan gülümseyerek gitmesi.
    0 ...
  14. 8.
  15. he yerine she, she yerine he demek.
    0 ...
  16. 9.
  17. bilmiyorsan konuşmayacaksınmış.

    elin amerikalısından rusuna kadar hepsi sanırsın türkçe grameri yalayıp yutmuş da ben onlarla konuşurken az biliyorum diye konuşmayacağım.

    la şu yabancıların götünü kaldırmayı ne kadar seviyorsunuz ya.
    0 ...
  18. 10.
  19. Ar yu kola?
    Ar yu disko?
    E vat ar yu?
    1 ...
  20. 11.
  21. ay em yirmi yırs old. hala yaparim bunu. hala.
    0 ...
  22. 12.
  23. çoğu zaman olduğu gibi sayıları türkçe söylemektir. bir turiste gömlek satmaya çalışırken it is 15 turkish liras demişliğim vardır. kızın ha? tepkisinden sonra durumu düzeltmiş olsam da bu mallığı arada yaparım.
    0 ...
  24. 13.
  25. istanbul'un fetih yıldönümü..

    ergenlik çağları, sultanahmet meydanındayız. sevdiceğimle geziyoruz. orta yaşlı bir turist çift yanıma yaklaştı ve sonun başlangıcı olan o soruyu sordu: "do you speak english?"

    hatun kişiye bi yerde ingilizce biliyoruz da demişiz...

    aya sofya'nın nerede olduğunu, yere batan sarnıcını, belkide yanıbaşımızda duran sultanahmet camii'ni sorar umuduyla ve de lise bilgisi ve kişisel gayretlerimle canlı tuttuğum ingilizceme güvenerek "yess!" dedim.

    fakat turist kişi parmağını sultanahmet camii'nin minareleri arasına çekilmiş mahyalara çevirerek orada ne yazdığını sordu.

    kafayı korkarak çevirdim. oha!.. mahyalarda "fethin kutlu olsun aziz istanbul" yazıyor... şöyle bir düşündüm. ulan cümlede tek bildiğim ingilizce kelime "istanbul"...

    bir süre salak salak mahyaları izledikten sonra tam olarak şöyle dedim turiste: "eee... ımmm... congrulation.. üüü..." saniyeler geçiyor hatun, turist ve eşi acılar içinde kıvranışımı izliyorlar. terin sırtımdan kıçıma doğru süzüldüğünü hissediyorum...

    sonra turist nolduysa ''thank u'' deyip gitti.
    9 ...
  26. 13.
  27. durarak ve düşünerek konuşmak. daha sonra yanlış yapınca 1 dakika diyip kuracağı cümleyi tekrar düşünmek.
    1 ...
  28. 15.
  29. Oda arkadaşım: do you need the light?
    me: yoo
    5 ...
  30. 16.
  31. Sürekli aksan kullanmaya çalışmak. Ben kim allahın burdurlusu diksiyonum bile yok iken beni madur eden çabam ulan. Cümleden cümleye kıta değiştiriyorum konuşurken.
    1 ...
  32. 17.
  33. Abartılan dil sürçmeleri.

    Arkadaşlar hatadır, herkes yapar. Anadilini konuşurken hiç hata yapmıyor musun? Yabancı dil konuşurken bu aklında bulunsun.
    Ayrıca eğer gerçek bir ingilizle konuşmuyorsan karşındaki senden neyi daha fazla biliyor olabilir ki?
    Gerçek ingiliz veya amerikan insanlar da farkında oluyorlar bunun senin yabancı dilin olduğunun.
    Bunun salaklık olarak görülmesi, eğitim sistemimizdeki mükemmeliyetçilikten kaynaklanıyor. En azından yabancı dil konusunda. Geçmişte izlenen ezberci eğitim politikası, öğrencilerin utangaçlıklarını kırmalarına izin vermemiş olduğu için, yabancı dil konuşurken hata yapmaktan çekinen bir nesil yetişti.
    Verebileceğim tek tavsiye; konuşun ulan!

    "practice makes everything better."
    3 ...
  34. 18.
  35. Gramer kasacağım, antin kuntin kelimeler kullanıp, uzun cümleler kuracağım diye kendini yiyip bitirme.

    Lan olum, nobel filan mı alacaksın, nedir bu dille cebelleşme durumun?
    Altı üstü turistsin, bir hafta sonra evine dönüp, çekirdek çitleyeceksin.
    Rahat ol, sakin ol, kelimelerle konuş, merak etme anlarlar!
    Relax şekerim relax!
    7 ...
  36. 19.
  37. 20.
  38. yaklaşık 1 hafta önce gerçekleşti.

    bir macar tarihçi ile sohbet ediyoruz. bir ara avusturya arşivlerinden söz açıldı. adam konuşurken sürekli "viennese archieves" diyor. ben de "austrian archives" diyorum, çünkü viennese demeye dilim dönmüyor. bir yerde tartışma epey hararetlendi. o heyecanla epey hızlı ve düşünmeden konuşmaya başladım. tam o esnada, "viennese" diyeceğime "vietnamese" çıktı ağzımdan. ondan sonra öyle gülüştük falan.

    böyle bir anımdır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük