imamın ordusunu küçücük emniyette, küçücük ordu da bulmanın sevincini yaşayan at gözlüklülere, kafalarını kumdan çıkarıp koca dünyaya bakmalarını öneriyorum.
imamın ordusu türkiyeye sığmayacak kadar büyüktür.
işte o muazzam ordu ve askerleri; (bkz: türk okulları)
"Ahmet Şık'ın yazdığı imamın Ordusu isimli basılmamış kitabın kopyalarının mahkeme kararıyla silinmesine karar verilirken, önceki gün uluslararası internet alan adı (domain) satışı yapan firmadan kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce http://www.imaminordusu.com isimli internet sitesi satın alındı.
Aynı saatlerde aynı adla Twitter hesabı açıldı. Türkiyede yer yerinden oynayacak, Kitabı yayımlamamıza çok az zaman kaldı,11 Nisan 2011i bekleyin yazılarının bulunduğu Twitter hesabının yanı sıra internet sitesine de Gazeteci Ahmet Şık'ın yazdığı ancak henüz basılmayan emniyet içindeki cemaat ilişkilerini konu alan imamın Ordusu adlı kitabın her yerde aranan taslağına ulaştık ve çok yakında sayfamızda yayınlayacağız diye yazıldı. Kitabın Facebook hayran sayfası da açıldı. Hesap sahipleri, Hazırlıyoruz, biraz daha sabır, yurt dışındayız, kopyamız güvende 11.04.2011i bekleyin! diye yazdı."
kitabı okudum yeni bir şey yok. Dr. Jekyll ve Mr. Hyde kitabındaki gibi Fethullah Gülen'in geceleri imam, gündüzleri Başbakan olduğu anlatılıyor; aslında Erdoğan ile Gülen aynı kişiler. iddia bu.
görmediğim-duymadığım birşey hakkında yazmak istemediğim gibi okumadığım kitap için de yazmak istemezdim ama bu kadar tantanası döndüğünnden olacakları yazayım...
apo, imralı'dan konuşup istediği yönlendirmeleri yapabilirken ergenekon uydurmacası ile içeri alınanlar aciz durumdalar. kimlerin neye hizmet ettiği, ne için çalıştığı belli. akp iktidarında dönen dolapları da bunlara ekleyin. olacağı şu;..
ahmet şık isimli kişiye, iktidarı ve arkasındaki gücü rahatsız etmeyecek, suya-sabuna dokunmayan belgeler yazdırılıp kamuoyuna sunulacak. bu kadar. zaman değişse de taktik değişmez.
anlamadığım, hanefi avcı'nın kitabından farkı neydi bu kitabın? hanefi avcıda -ağzına sağlık- olan biteni net bir şekilde anlatmış cemaat yapılanmasıyla ilgili. hoş, toplatılması gündeme gelmişti bir ara ama o kadar da değildi artık.
imamın ordusu da bu tarz bir kitap olsa gerekti ve neden daha yazılma aşamasındayken bu denli rahatsız etti? çok mu oluyorlardı acep?
edit: tabiki kitabı yazmaya teşebbüs etmek bile yeterlidir kanımca; içeri tıkılmak için. hanefi avcı'dan sonra ahmet şık'ın da akıbeti aynı oldu.
geniş bir fişleme listesi çıkartılmış...listede yok yok...cemaatin karşıtı olduğu bilinen adil serdar saçan bile listede.
bir ekip, kendisine rakip gördüğü her ismi listeye katmış...
gene benzer durum elazığ da yaşanmış...
elazığ da ''fethullahçı polisler'' listesini cemaatten bir polis camii şadırvanında unutuvermiş...(!)
mizansele bak hele...
o unutuverenlerin mantığı şu; bu fethullahçılar dincidir, dincilerse namaz kılıyorlardır. öyle ise camiiyede giderler biz en iyisi bunu camii şadırvanında unutulmuş gibi yapalım böylece fişleme listesine yasal bir içerik kazandıralım...
tiyatro yav resmen...
telekulak skandalları...daha neler var neler..
imdi ergenekon diye bir dava var mı? var...
iddia edilen ergenekon derin bir darbe mi planlamakta mı iddialara göre... evet...
bunun medya ayağı olabilir mi...bu iletişim çağında olmaması düşünülemez.
ergenekon gibi bir yapılanma dezenformasyona girişemez mi...girişebilir...
iddia edilen üyelerine dezenformasyon ve soruşturmada görev alan kadroları sindirtme talimatı verilebilir mi...
verilebilir.
verilip verilmediğini biliyormuyuz..bilmiyoruz.
ahmet şık ve nedim şener ile ilgili iddianameyi okuduk mu...
biliyormuyuz...hayır.
neye göre aklıyoruz veya suçluyoruz...
maşallah herkes mahkeme...
bu ülkede herkes teknik direktör,herkes hakim,herkes başbakan,herkes hakem zaten...
açıyorum belli gazeteler; olur mu öyle şey istibdat dönemine girdik...sultan abdülhamit geri döndü...bu yapılan faşizmdir. falan fişman.
yahu madem o kadar baskı var söyle bakalım hele sen nasıl bunları diyebiliyorsun...
mesele şudur; hukuk artık seçkinler içinde uygulanmaktadır....
dert ve tasa budur....hukuk artık zencilere değil beyazlarada icabında dokunmaktadır...
kimse bir şey düşündüğünden,bir şey yazdığından tutuklanmamakta...ama örgütsel eylem planı çerçevesinde emir-talimatla psikolojik harp,kamu görevlilerini sindirme görevi iddiası ile yazıyorsan hukuk mekanizması işler tabii.
savcılığın elinde bu yöndeki bilgi ve bulgulardan habersiz,mahkeme süreci nihayetlenmeden ezbere sorgulanıyor...
ileri demokrasi;suç işlediği iddia edilen seçkin beyazlara dokunulamaması değil...en dokunulmazlara bile dokunma olsa gerektir.
tüm kopan velvele bundan.
şu anda medya ayağını ajite ediyorlar...çünki masum gazeteci ayakları daha kolay..esas dert tasa bazı hörmetlülerin içeride olması
bazılarının hakkı hukuku yanlış anlamış olduğunu görmemizi sağlayan olayın baş aktörü kitap müsveddeleridir. basılmamış olduğundan kitap olamadı.
önceden şöyle olmuşlara böyle olmuşlara hiç girmiyorum. zira gerçekten hak hukuk gözeten dürüst bir insanın önceden bir takım haksızlıklar olduğunu iddia etmesi bugün yapılanlara çanak tutmasını gerektirmez. bilakis o yapıldığını iddia ettiği haksızlıkların gerçekten yapıldığına ve haksızlık olduğuna kanaat getirmişse asıl kendisi çıkıp bugün yapılanlara dur diyebilmesi gerekir.
--spoiler--
iddia edilen ergenekon derin bir darbe mi planlamakta mı iddialara göre... evet...
bunun medya ayağı olabilir mi...bu iletişim çağında olmaması düşünülemez.
ergenekon gibi bir yapılanma dezenformasyona girişemez mi...girişebilir...
iddia edilen üyelerine dezenformasyon ve soruşturmada görev alan kadroları sindirtme talimatı verilebilir mi...
verilebilir.
verilip verilmediğini biliyormuyuz..bilmiyoruz.
ahmet şık ve nedim şener ile ilgili iddianameyi okuduk mu...
buyurmuş kendileri. doğrudur bahsettikleri iddialar vardır. ama kendilerinin de söylediği gibi onu bilmiyoruz bunu bilmiyoruz ve kimse de bilmiyor. çünkü ortada henüz ispatlanmış hiç bir şey yok ve hiç bir hüküm verilmiş değil. ama gözden kaçırdıkları nokta şu; en basitinden uygulandığını iddia ettikleri hukukun en önemli öğelerinden olan "suçsuzluk karinesi" uygulanmamaktadır. yani bu söylediklerini bilmiyorsak herkes suçu ispatlanana kadar suç-suz-dur.
psikolojik harp falan filanlara gelirsek basılmamış bir kitabın psikolojik harp malzemesi olması mümkün değil. ayrıca bu kitabın örneklerinin bilgisayarda saklanması, kağıtlara yazılı olarak yazarın karısında bulunması hangi hukuka göre suç oluyor bir zahmet açıklasınlar biz az bilenler de öğrenelim. eğer o suçsa günlüklerinize tuttuğunu notlar da suçtur. bir yere bir şey yazdığınızda kimse bilmese de suç teşkil etmektedir ve polis herkesin evinde bu tip suç unsurlarını aramak için baskınlar düzenleyebilmelidir. kitabın basılmasını yasaklamaktan çok öte bir durum bu.
ileri demokrasi herkese dokunmak değildir beyim. onu da yanlış anlamışsınız. demokrasi herkesin eşit haklara sahip olmasıdır en basitinden. yani herkese dokunmak ya da daha açığını söyleyelim herkesin haklarını gaspetmek değil herkesin hakkını korumaktır.
sizin gidişiniz gidiş değil. bir papazın sözü sizin için değerli olmayabilir belki ama gene de belirteyim martin niemoller'in aktardığı meşhur anekdot tam size göre;
"Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; Çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım. Çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; Çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; Benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı."
yazarının terör örgütü üyesi olduğuna dair bir hüküm bulunmamasının yanı sıra bahsedilen terör örgütü de terör örgütü olarak tescillenmiş değil.
ülkemizde ki terör sorununun baş öğesi örgütün terör örgütü olduğu tescilli değil mi tüm dünyada. peki lideri de kim biliyoruz. hüküm giydiği ve an itibariyle hapiste olduğu biz, siz, savcılar, hakimler, polisler hatta tüm dünyaca bilinmekte.
peki o zaman buyrunuz;
--bu alanda kitaplara ilişkin linkler vardı.--
not: bu entry için ekşi sözlük yazarı elisurencil'e gıyabında teşekkürü borç bilirim.
edit2: linklerin burada durmasının kitapların reklamına fayda sağlayabileceğini düşündüğüm için linkleri kaldırdım. entrynin anlatmak istediğini beyni olan herkes anlayabilmiştir nasılsa.
herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hürriyetine sahiptir. Bu hürriyet, resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir alma ya da verme serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
(2) herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.
(3) Bu hak ve hürriyetlerin kullanılması; millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlâkın, başkalarının şöhret veya haklarının, özel veya aile hayatının korunması, suçların önlenmesi, devlet sırrı olarak usûlünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması, savaş kışkırtıcılığının engellenmesi, her türlü ayrımcılık, düşmanlık veya kin ve nefret savunuculuğunun önlenmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
her ne kadar 3. maddeye göre toplatılıp imha edildiği söylensen de, öyle görünse de kesinliklikle öyle değildir. bir tırsma, bir panik, çok büyük korku bu kitabı toplatmaya yetmiştir. bu kitabın imhası, durmadan sorulan ''ulan kim bu adamlar'', ''nasıl bu kadar etkin olabiliyorlar'' sorularına biraz fikir vermiştir.
henüz basılmadan toplatılan, basacak olan yayınevleri "basılan" bu kitabı yayına sokmak için birçok yayınevi bir araya gelmişler. faşizme karşı bu kitabı basmaya karar vermişler. kitap çıktığı ilk gün kitabı hemen alıp kızılay meydanında bitene kadar okuyacağım. almayanlara da aldırıp, alamayanlara ben alacağım. heil gülen değil hayır gülen diyeceğiz.
gerekli yerler tarafından servis edildikten sonra emre aköz türevi gazete yazıcıları tarafından okunduğunu sanıyorum. şimdiden dezenformasyon yapılmaya başlanması bunun en büyük göstergesi. yazarın notları üzerinden yapılmaya çalışılan yaygaraya göre savcılığın kitabı herkesten önce basarak türk matbuat tarihine geçeceği günleri görmek çok yakındadır.
lakin,
acaba bu kitap piyasaya çıksa kaç satardı?
1000?
10.000?
100.000?
1.000.000?
kaç satarsa satsın bu kadar bilinemezdi.
şimdi kime sorarsan sor dilinde "imamın ordusu"...
hatta kitap okuma alışkanlığı "sıfır" olan milletvekillerimiz bile bu kitap hakkında konuşmakta.
yahu,
akp'nin iktidara gelişiyle birlikte emniyet teşkilatında fethullahçı bir yapılanma olduğundan herkes haberdar, siz neyi yasaklayıp hasıraltı etmeye uğraşıyorsunuz ki?
emniyet müdürlüklerinin tuvaletleri abdest alan polislerle dolu. mescitler yetmiyor. bunu yeni mi görüyorsunuz.
herkesin bildiği bu durumu bir kitabı yok ederek mi gizleyeceksiniz.
bence hükümet burada milleti bilinçlendirmiştir.
bu kitabı yok ettikleri için onlara teşekkür etmeliyiz.
bu sefer maskelerini kendileri düşürdü.
imamın ordusu ve ahmet şık değil...
örgütsel metaryellerin toplandığı ordudur. sene 90-95 arası abi evlerinde yani bilinen adlarıyla ışık evlerinde olupta bu orduyu bilmeyen gelsin bana başvursun. cümleyi dikkatlice okuduğunu umuyorum. o evlerde bulunup bu orduyu bilmiyorsan bana başvur diyorum. yok ben o evlerde değilim diyorsan zaten gelme.
the imam ordusunu kurar ve buna nefer toplamakta hiç zorlanmaz. zira burası türkiye. din dediğin vakit kimsenin bir şey sorguladığı yoktur. halbuki din sorgulamaya dayalı bir sistemdir. öyle bir sistem olmasa idi, en azından benim dinimin ilk emri oku olmazdı. okumak güzeldir. hayat güzel.
sonuç; imamın ordusu vardır. o kitabı bir milyon kere yaksanız bile NT mağazalarında raf altından dağıtılan the imam kitapları gibi çoğala çoğala okunacaktır. bilen zaten biliyor bilmeyenlerde en kısa zamanda imamı tanır diye umuyorum.